NİSA-23. AYETİN MEALİNDEKİ MÜTHİŞ HATA: ÖNCEKİ HARAM EVLİLİKLERE İZİN VERDİ!

Diyanete ait meal aşağıdaki gibidir;

Nisa-23: “Size şunlarla evlenmek haram kılındı: Analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeş kızları, kız kardeş kızları, sizi emziren sütanneleriniz, süt kız kardeşleriniz, karılarınızın anneleri, kendileriyle zifafa girdiğiniz karılarınızdan olup evlerinizde bulunan üvey kızlarınız, -eğer anneleri ile zifafa girmemişseniz onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur- öz oğullarınızın karıları, iki kız kardeşi (nikâh altında) bir araya getirmeniz. Ancak geçenler (önceden yapılan bu tür evlilikler) başka (113). Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.”

Diyanetin (113) numaralı açıklaması: Ayetin bu cümlesinde, geçmişte yapılan bu tür çirkin uygulamaların affedildiği vurgulanmaktadır. Ancak ayetin hükmü gereği, yasak kapsamına giren mevcut evliliklere de son verilmesi gerekmiyordu.

Diyanetin önceki haram evliliklerin devam etmesi hükmünü çıkarmasına neden olan cümle; “ اِلَّا مَا قَدْ سَلَفَۜ” cümlesidir.

Diyanet gibi birçok mealde “ اِلَّا مَا قَدْ سَلَفَۜ” cümlesi istisna cümlesi olarak kabul etmiştir.

Uç ve radikal bir örnek üzerinden ayetin bu kısmını daha anlaşılır hale getirelim.

Bu hüküm inmeden önce haram evliliklerden olan bir baba ile kızının evlendiğini düşünelim.

Bu ayet indikten sonra, önceden yapılmış bu evlilik ve kurulmuş düzenleri olduğu için bu evlilik istisna tutularak baba-kız evli kalmaya devam mı etmelidir?

Diyanetin (113) numaralı açıklamasına göre, evet devam edebilir.

Oysa cevap; iman ederek Allah’ın hükümlerini kabul ettikten sonra hayır, devam etmemelidir şeklinde olmalıdır.

Çünkü Kur’an yanlışları, doğrular ile düzeltmek için indirilmiştir.

Tüm yanlışlar içinde sadece böylesi çirkin evliliklerin istisna tutulması, “EDEB”in sahibi Allah için düşünülebilir mi?

Üstelik erkek ve kadın kullarına “Talak ve İftida” gibi boşanma haklarını vermişken.

Kur’anın birçok ayetinde; sadece iman etmenin yetmeyeceği, günahlarından dolayı Allah’a yönelen günahkar kimselerin beraberinde salih amel işlemesi de emredilir. Örneğin;

Ali İmran-57: “Allah, iman edip iyi ve yararlı işler yapanların da mükafatını tam olarak verir. Allah, zalimleri sevmez.” gibi onlarca ayet varken;

Yaptığı evliliği, harama dönüşmüş kişilerin, bunu bilerek o haram evliliği devam ettirmesi; iman ve salih amel ilişkisi arasındaki ilişkiyi yok eder. Çünkü kişi harama devam ederken, haram ile salih amel yanyana gelemez.

Buradaki en büyük hata; “اِلَّا” edatına “hariç” anlamı verilmesinden kaynaklanır.

Oysa bu edat, Kur’anda farklı anlamlarda kullanılmıştır.

Bu kullanımlarından biri; atıf vav’ı yani “وَ” olarak kullanılmasıdır.

Atıf vav’ı Türkçe’de “ve, ve…(de) ” anlamı kazanır.

Bu durumda; ilgili cümlenin anlamı “Ve önceden olanlar (da)” olur.

Cümleyi ayetin içerisine yerleştirdiğimizde mealim;

Nisa-23: “Anneleriniz, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeş kızları, kız kardeş kızları, sizi emziren (süt) anneleriniz, süt kız kardeşleriniz, kadınlarınızın anneleri, kendileriyle cima ettiğiniz kadınlarınızdan himayeniz altında olan üvey kızlarınız -eğer kendileriyle cima etmeniz olmamışsa size bir günah yoktur-, kendi neslinizden oğullarınızın helalleri (nikahlı eşleri) ve iki kız kardeşi  bir araya getirmeniz size haram kılındı. “Ve önceden olanlar da (size haram kılındı)” Şüphesiz ki Allah çok bağışlayandır, çok merhametlidir.”

(size haram kılındı) fiilini parantez içinde meale ekledim. Çünkü parantez içindeki fiil, bu cümlenin görünürde olmayan fiilidir.

Ayetin sonundaki Allah’ın çok bağışlayıcı, çok merhametli olduğu vurgusu; müslümanlar için hatadan dönmüş olanlara geçmiş hatalarının bağışlanacağı, müjdesidir.

Yoksa; “Harama dönüşen bu evlilik madem olmuş yine de devam etsin, ben affederim”, şeklinde mesaj veren bir vurgu değildir.

 

 

Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
En Yeniler
Eskiler
Inline Feedbacks
View all comments