TALAK-4: LEM EDATI SÜBYANCI VE İNKARCILARA KAPIYI KAPATIR

Talak-4: “Kadınlarınızdan adetten kesilmiş olanlarla hiç adet görmeyenler (لَمْ يَحِضْنَۜ) hakkında eğer bir tereddüt ederseniz, onların iddetleri (bekleme süreleri) 3 aydır. Hamile olanların süresi doğum yapmasıdır. Kim Allah’tan sakınırsa, Allah ona işinde kolaylık verir.”

Ayetin konusu; Evlilik yapmış erkek ve kadınların boşanmadan önce, Allah’ın kadına tanıdığı iddet süreleridir. 

Kadına verilen İddet süreleri;

  1. Önceden adet olupta adetten kesilen kadınlar için 3 aydır, (Menopoz veya Seconder Amenore).
  2. Hiç adet olmamış kadınlar için de 3 aydır, (Primer Amenore).
  3. Hamile kadınlar için, doğuma kadardır.

Bu süreler; nesebin sağlığı açısından hem kadının gebe olup-olmadığının anlaşılması hem de erkekle kadın arasındaki sorunların bir ihtimal çözülmesi için verilmiş son süredir.

Bu ayetin farklı meal ve tefsirlerinde çok açık katliamlar yapılmaktadır;

Ayet tamamen evli kadın ve erkeğin boşanma sürecinden bahseder.

Evlenmekten ve evlenilecek adet görmemiş kızlardan ASLA bahsetmez.

En vahim kasıtlı hata; “Hiç adet görmeyenler” cümlesinin, “Henüz adet görmeyenler” olarak meal edilmesidir.

Buna çeviriye sebep; ayette yer alan “لَمْ” edatı yerine لَمَّا” edatının anlamının kullanılmasıdır.

“لَمْ”edatı: Muzari fiillerin başına gelerek olumsuz geçmiş zaman anlamı vermede kullanılır. Söz konusu fiilin  şu ana kadar olmadığını bundan sonra da olmayacağını belirtir.

“لَمَّا”edatı:  Bu edatta diğeri gibi muzari fiillerin başına gelir ve olumsuz geçmiş zaman anlamı vermede kullanılır. Söz konusu fiilin şu ana kadar olmadığını ancak konuşma anından itibaren bu olumsuzluğun değişebileceğini ifade eder, değiştiğini değil.

Türkçeye “henüz …..-medi, henüz…-madı” şeklinde çevrilir.

Talak-4. ayete baktığımızda “لَمْ”edatı kullanılmıştır.

Yani evlenmiş kadın, evlenmeden önce genç kızken de evlendikten sonra da hiç adet olmamıştır.

Tıpta bu rahatsızlığa “Amenore” denir.

Fakat ayetin bu kısmında; sanki لَمَّا”edatı kullanılmış gibi “Henüz adet görmeyenler” diye meal edilmiştir.

Bu çeviri ise bazılarının aklına henüz adet olmamış kız çocuklarını getirir.

Katliamın en trajik tarafıysa bu çeviriye binaen;

“Henüz adet görmeyenle boşanmak söz konusu ise, evlenmekte söz konusudur. O halde adet görmemiş kız çocuklarıyla evlenilebilir.” fetvası veren türemiş sübyancılardır.

Oysa Kur’anda evlilik; kızın ne adet görmesi ne de yaşıyla ilgilidir.

Kızın ve erkeğin evlenme şartı, her ikisinin de “rüşd” ve “finansal okur-yazar” olmasıyla alakalıdır.

Rüşd olmak demek, sadece 18 yaşını doldurmak demek değildir.

Kur’anda evlenme şartları hususunda; aşağıdaki yazımızı okuyabilirsiniz.

EVLİLİK KRİTERİ “RÜŞD”TÜR ERGENLİK DEĞİL

Birçok ayetin mealinde olduğu gibi  “لَمْ”edatı ile“لَمَّا”edatının anlamını ayırmadan mealler yapılınca; Talak-4. ayet sübyancıların cinsel dürtüleri; inançsızlarınsa Kur’anda çelişki arayışları için en sevdiği ayetlerden biri olmuştur.

Kıymetli bir takipçimize bir başkası; Fetih-21, Necm-36, Müminün-69 ve Yunus-39. ayetlerde yer alan  “لَمْ” edatının sanki “لَمَّا” edatı  varmış gibi,  “Henüz…” şeklinde çevirilerini delil olarak sunmuş ve sözde bu delilin Talak-4. ayet içinde geçerli olabileceğinden bahisle, adet görmemiş çocuklarla bile evlenmeye kapı açtığı iddiasını savunmuştur.

Birçok edat birbiri yerine kullanılabilir fakat şunu net anlamalısınız; “لَمْ” ve “لَمَّا” edatları anlamca birbirinden farklıdır ve birbiri yerine kullanılabilecek edatlar değildirler.

Bu edatların anlamlarına dikkat etmemek kabul edilebilir bir hata değildir.

Ayetleri sırasıyla inceleyelim o halde;

1) Fetih-21. ayet tek başına okunacak bir ayet değildir. 20. ayetin devamıdır. Ve birçok mealde hatalı çevrilmiştir. Biz aralarındaki ilişkiyi daha net görebilmek için 20. ve 21. ayetleri birlikte okuyacağız.

Fetih-20-21: “Allah size, alacağınız birçok ganimet sözü verdi. İnananlara ayet olsun ve sizi dosdoğru yola iletsin diye, size bunu verdi ve insanların ellerini sizden çekti. ALLAH üzerlerine gücünüzün yetmediği diğerini kuşatmıştır. ALLAH her şeye gücü yetendir.

Ayette geçen “تَقْدِرُوا” kelimesinin kökü (ق د ر); ayarlamak, kadrini bilmek, tazim etmek daraltmak, kısıtlamak, takdir etmek, kaderini çizmek, gücü yetmek, ölçüp biçmek anlamlarına gelir.

21. ayet birçok meal eden tarafından hatalı meal edilmiştir. 21. ayet sanki Allah’ın vaad ettiği diğer ganimetlerden söz etmektedir. Oysa kastettiği bu değildir.

Allah müslümanlara bir zafer vermiş ve şimdilik diğerlerinin ellerini müslümanların üzerinden çekmiştir. Müslümanların düşmanları çoktur. Bunlar, müslümanların gücünün yetmediği diğer düşmanlardır. “Allah onları kuşatmıştır” cümlesi; müslümanlar lehine fakat diğerlerinin aleyhine olan bir kuşatmadır. Yani Allah müslümanlara yardım edecek demektir. Çünkü Allah, her şeye güç yetirendir.

Özetle bu ayette; “henüz güç yetirmediğiniz” anlamı hatalı mealdir.

Çünkü لَمَّا” edatı kullanılmamıştır. Doğrusu; “Gücünüzün yetmediği لَمْ تَقْدِرُوا)” şeklindedir.

21. ayetin vaad edilmiş diğer ganimetlerden değil de müslümanların diğer düşmanlarından bahsettiğine delil ayetimiz 22. ayettir;

Fetih-22: “Eğer, kafirler sizinle savaşsalardı, arkalarını dönüp kaçarlardı. Sonra da bir veli ve yardımcı bulamazlardı.”

2) Necm-36-37: “Yoksa Musa’nın ve çok vefalı İbrahim’in sahifelerinde bulunanlar verilmedi mi?”

Bu ayetlerden önceki ve sonraki ayetleri okuyacak olursak bahsedilen kişi, Allah’ın yolundan sapan, cimri ve zan üzerine hareket eden kişidir.

Ayette “لَمْ”edatı kullanılmıştır. Bu edat nedeniyle, kişinin Musa ve İbrahim’in öğretileri ulaştığı halde hiç ulaşmamış gibi yaşamaması, eleştirilmektedir.

Eğer لَمَّا” edatı kullanılmış olsaydı anlam; kişi Musa ve İbrahim’den sonra yaşamış ve onların öğretilerinin kendisine henüz haber verilmediği ama haber verilebileceği, anlamı oluşurdu. Ve eğer bu edat kullanılmış olsaydı Allah’ın, bu kişiyi ayetlerdeki gibi yaptıkları ve yapmadıklarından dolayı eleştirmesi haksızlık olurdu ki bu olası değildir.

Yani bu ayeti meal ederken, sanki لَمَّا” kullanılmış gibi “Yoksa henüz kendisine bildirilmedi mi…” şeklinde anlam verilemez, hatalı mealdir.

3) Müminun-69: “Yoksa elçilerini tanımadılar da bu yüzden mi onu inkar ediyorlar!”

Yine bu ayetten önceki ve sonraki ayetleri birlikte okuduğumuzda ayet, elçilerini dinleyen fakat alay eden, onu delilikle suçlayan ve azabı hak eden insanlardan bahsetmektedirler.

Ayette “لَمْ”edatı kullanılmıştır. Yani bu kimseler, rasullerinin tüm çabalarına rağmen inkarlarında ısrar edenlerdir. Rasulle muhatap olmuşlar ama çoğu yine de imandan yüz çevirmişlerdir. Delili; Müminün-75. ayette üzerlerindeki sıkıntılar kaldırılsa bile inkarlarında inat edeceklerinden bahsedilmesidir.

Eğer لَمَّا” edatı kullanılmış olsaydı anlam; bu kimseler kendilerine gelen rasulu tanımak için henüz fırsatları olmamışta inkar ediyorlar, anlamı olurdu.

Bu edat kullanılmış olsaydı eğer Allah, bu kimseleri ayetlerdeki gibi yaptıkları ve yapmadıklarından dolayı eleştiremezdi.

Özetle bu ayeti meal ederken, sanki لَمَّا” kullanılmış gibi “Yoksa onlar henüz kendi rasullerini tanımadılar da o yüzden mi onu inkar ediyorlar?”  şeklinde anlam verilemez. Hatalı mealdir.

4) Yunus-39. ayette hem “لَمْ” hem de لَمَّا” kullanılmıştır. İkisi arasındaki farkı daha net fark etmek adına güzel bir örnek olacaktır.

Yunus-39: ” Hayır, Onun (Kur’anın) hiç kavrayamadıkları ( لَمْ)  ilmini ve henüz kendilerine gelmeyen (لَمَّا) tevilini yalanladılar. Onlardan öncekiler de böyle yalanlamışlardı. Zalimlerin sonunun nasıl olduğuna bak.”

Yine önceki ve sonraki ayetleri birlikte okuduğumuzda bahsedilen konu, Kur’andır.

Bu ayet, Kur’anın uydurulduğunu iddia eden kimselerden bahsetmektedir.

Önyargılıdırlar. Ne şimdi ne de sonra da Kur’anı anlama çabaları yoktur. Zaten ayetin sonunda akıbetlerinden bahsetmektedir.

Bu kimselerin tavırlarından dolayı Kur’andaki ilmi, ne dün ne bugün ne de sonra hiçbir zaman kavrayamayacaklarını  “لَمْ” edatı ile anlatırken,

Kur’anın tevilini kendilerine henüz gelmeden yalanladıklarını da لَمَّا” edatı ile anlamış oluruz.

Aslında لَمَّا”edatında sonradan durumun değişme olasılığı vardır ama bu kimseler maalesef bu fırsatı değerlendirememişlerdir.

İnkar etmek için erken davranmış ve inkarlarında ısrarcı olmuşlardır.

Özetle; bu ayetlerde bilerek veya bilmeyerek “لَمْ”edatı ile لَمَّا” edatının anlamlarına dikkat etmemek, yukardaki ayetler için sosyal yaşamda çok değil belki ama Talak-4 gibi ayetlerde hayati önem arz etmektedir.

Talak-4’ün bu şekilde hatalı meal edilmesi; Arapça bilmemezlikten değil de ya kasıttan ya da kopyala yapıştırdan kaynaklandığına inanıyorum.

Doğrusu kendi adıma, kasıtlı hatanın daha ağır bastığını düşünüyorum.

 

 

Subscribe
Bildir
guest
2 Yorum
En Yeniler
Eskiler
Inline Feedbacks
View all comments
Mehmet Topçu
Mehmet Topçu
21 Şubat 2024 11:51

Değerli açıklamaların için teşekkürler