Salat kelimesi Arapça slv kökünden gelen “secde, secde ederek yapılan ibadet, dua, yakarış, namaz” sözcüğünden,
Ayrıca Aramice/Süryanice aynı anlama gelen ṣəlūthā veya ṣəlawthā צְלוֹתָא sözcüğünden alıntıdır. Ve bu sözcük Aramice/Süryanice sly kökünden gelen ṣəlā צְלָא “eğilme, bükülme, dönme” fiilinden türetilmiştir.
Tekilinin “صالة “, aslının ( صلوثا veya saluta صلوت) ve İbraniceden Arapçaya geçen Arapçalaşmış bir kelime olduğu bilinen bir bilgidir. Yahudiler de salat kelimesini kullanılır. Ve bu kelimenin geçmişi onlarda daha da uzundur.
Salat kelimesi Kur’an ile tanınmış bir kelime değildir.
Araplar salatı zaten hristiyan ve yahudilerden biliyordu.
Yahudilerde salat ise, bildiğimiz namaz olarak kullanılıyordu.
Yahudilerde salat namaz iken, Kur’anda salat namaz değildir.
Allah, Kur’ana muhatab olan Arapların da bildiği namazı belirlilik takısı olan (el takısı) ile ES-SALAT olarak emretmiş ve diğer anlamlardaki salattan ayırmıştır.
Şimdilerde salatın namaz olmadığı (ki bence de salat namaz değildir) ama ısrarla her salata vahiyle iletişim, vahiye destek olmak, vahiyden destek almak vb anlamlar yükleyenlerin sayısı artmaktadır.
Bu anlam yüklemelerinin yanlış olduğunu şimdi ayetlerle izah edelim.
Ayet okumalarında Arapça dil bilgisini bilmek çok önemlidir.
Diğer önemli olan husus ise, cümle ögelerini aramaktır.
Kur’andaki kelimelerin anlamını Kur’andan bulup anlamak, olması gerekendir.
Ama tüme bakmamak veya cümle ögelerine dikkat etmemek hem ayetleri yanlış anlamaya hem de hatalı hüküm çıkararak inkarlara sürükleyebilir.
Bu duruma “salat” kelimesi örnek verilebilir.
Kur’an kendini tefsir eden bir kitaptır. Salatın anlamlarını Kur’andan tespit etmek en doğru icraattir. Örneğin; salatın bir anlamına Kıyame-31-32 ayetlerde geçen 4 fiil, zıtlarıyla birlikte verildiğinden delil olarak gösterilir. Aslında çok da isabetli örnektir.
Bu ayetlerdeki salat; vahiye yönelmek vahiyle bağ kurmak vahiyle etkileşim halinde olmak, kök anlamından da yola çıkarak vahiye destek olmak veya vahiyden destek almak destekleşmek dayanışmaktır, denir.
Şimdi ilgili ayetlere bakalım;
Kıyame-31: “O ne doğruladı(saddak), ne yöneldi (salla)”
Kıyame-32: “Fakat yalanladı(kezzebe)ve yüzünü çevirip uzaklaştı(tevella).”
Nasıl ki kezzebe fiili saddak’ın zıttıysa, tevella fiili de “salla” fiilinin zıttıdır.
Süreklilik ifade eden “tevellâ” sözcüğü, “sürekli geri durmak, sürekli ilgisiz kalmak, pasiflik göstermek, yapılan işleri kösteklemek” demektir. Salatın sözlük anlamı, ayrıca tevella fiili üzerinden de ortaya çıkmaktadır.
Bu ayetlerde salat kelimesinde yapılan basit ama çok büyük bir yanılgıya dikkatlerinizi çekmek isteriz.
31 ve 32. ayetlerde salat, sadece “yönelmek” anlamında kullanılmıştır. Ama tek anlamı bu değildir.
Kıyame-31. ayette bahsedilen inkarcı kişinin, neye veya kime yöneldiği bu ayetler içerinde bildirilmemiştir.
Yani salatın tümleci ayette yer almamıştır.
O halde bu kişinin “Neye/Kime” yöneldiğini nasıl bileceğiz?
Aynı surenin önceki ayetlerine baktığımızda, o kimsenin yönelmediği şeyin; Kıyame-16-17-18-19. ayetlerde belirtildiği üzere vahiy olduğunu görürüz.
Başka birçok kimseye hata yaptıran yanılgıysa; Kıyame suresindeki salatın kelime anlamını sadece “destek olmak” olarak kabul ederek “vahiye destek olmak vb” anlamı verip bu anlama şartlanmaktır.
Tekrar edersek;
Salat kelimesi vahyi tümleç olarak almadıktan sonra, o salata vahye destek, vahiyle iletişim vb anlamlar verilemez.
Salatın tümleci ne ise salat; o şeye destek olmaktır, yönelmektir veya takip etmektir.
Salatın tümleci kim ise salat; o kimseye destek olmaktır, yönelmek veya takip etmektir.
Kıyame suresinde salatın tümleci vahiyken aşağıdaki ayetlerde salatın nesnesi nebi ve iman edenler olur.
Hemen Kur’andan örnekler verelim;
Ahzab-56: “Kuşkusuz Allah ve melekleri, nebiye salat ederler(destekler). Ey iman edenler! Siz de O’na salat edin. Tam bir bağlılıkla salat edin”
Salatın kelime anlamı bu ayette yine destek olmaktır.
Salat edilen yani destek verilen nebidir.
Bu ayette salat edilen şey vahiy olmadığından salata; vahiye destek, vahiyle iletişim, vahiyden destek almak vb anlamları verilemez.
Milyon çeşit eylem ile nebiye destek olabilirsiniz. Örneğin Kur’anı ikame etmek, ayetleri okumak, anlamak, anlatmak vb eylemler salata ait birer parçadır ama tek başına salat değildir.
Her eylem salatın farklı bir boyutunu gösterir ama hiçbir eylem tek başına salatın tamamı değildir.
Öyle olsaydı eğer; ayetin mealine milyon çeşit eylemden hangisi ne sebeple karşılık olarak yazılabilirdi, siz de düşünün lütfen?
Bu durumu infak ile açıklayalım;
Bakara-3: “Onlar …. ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler.”
İnfak kelimesinin sözlük anlamı vermek, harcamak vb dir.
Tıpkı salat gibi infakın da milyon çeşit türü vardır.
Çünkü rızık kelimesinin de kapsamı oldukça zengindir.
Mesela infak edecek kişi; üzerinde tasarrufa yetkili olduğu şeylerden, naktinden, malından, mahsulunden, ilminden, vaktinden, sanatından, el becerisinden ve daha bir çok Rabbin kendisine verdiği rızıktan, bir çok usulle ve bir çok ihtiyacı farklı kimseye infak edebilir.
Şimdi infak ile ilgili bir ayet meal ederken, “verirler, harcarlar vb” gibi, infak kelimesinin sözlük anlamını yazarız ama milyon çeşit infak türünden birisini infak sadece budur deme çabası harcamayız.
Çünkü bu, infak kelimesinin anlamını kasıtlı daraltma ve diğer infak ayetlerinin mealini anlaşılmaz hale getirmeye neden olur ki iyi niyetle yapılabilecek bir şey değildir.
Ahzab-43: “Allah ve melekleri, sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için size salat etmektedir(destekler). O, müminlere karşı çok merhametlidir.”
Salatın kelime anlamı bu ayette yine destek olmaktır.
Salat edilen, destek verilen bizler yani iman edenlerdir.
Bu ayette de salat edilen şey vahiy olmadığından salata; vahiye destek, vahiyle iletişim, vahiyden destek almak vb anlamları verilemez.
Allah iman edenlere milyon çeşit şekilde destek olur.
Örneğin iman, sağlık, eş, çocuk, anne-baba, iş, ilim, arkadaş, savaş, barış, koruma, öldürme, yaşam içinde fark ettiğiniz ve etmediğiniz milyon çeşit biçimlerde..
Hani salat; kimilerine göre sadece vahiye destek olmak veya vahiyden destek almak, vahiyle etkileşim vb anlamındaydı!
İsterseniz bu anlamları ayete yerleştirerek ortaya çıkan anlamsız ve zorlama mealleri siz de tecrübe edin.
Tekrar edelim; her eylem salatın farklı bir boyutunu gösterir. Ama hiçbir eylem tek başına salatın tamamı değildir. Öyle olsaydı eğer; ayetin mealine milyon çeşit eylemden hangisi ne sebeple karşılık olarak yazılabilirdi?
Dolayısıyla salat kelimesine “destek” anlamı vermekte doğruyken, salatın tümlecine bakmadan “vahye destek vb “ tanımlama yapmak, salat kelimesinin anlamını bile isteye kaydırmak olur ki bu iyi niyetle yapılmış bir hata değildir.
Ve salat, namaz değildir. Çünkü salat, hiçbir ayette anladığımız namaz anlamında kullanılmamıştır.
Çünkü namaz, ES-SALAT’tır. Nedenlerini itirazlar üzerinden açıklamaya devam edeceğiz inşaallah.