NİSA-34:EVLİLİKTE YAŞANAN SORUNLARA KADEMELİ ÇÖZÜMDÜR

Nisa-34:” (Erkeklerin) Kendi mallarından infak etmelerinden ve Allah’ın onların bazısını bazısına göre fazla(lık) vermesinden (faddale) dolayı erkekler kadınlara göre koruyucudur/gözeticidir(kavvam). Saliha kadınlarsa gönülden bağlı (kanitat), Allah’ın kendilerini koruduğu gibi kendi iffetlerini (lilgaybı) koruyanlardır. Geçimsizliğinden (nuşuz) endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, yataklarda ayrılın (ه ج ر) ve onları bırakın/vaz geçin (ض ر ب). Eğer size uyarlarsa onların aleyhine bir yol aramayın. Kuşkusuz Allah Yücedir ve Büyüktür.”

Neden bu meali verdiğimizi açıklamak isteriz;

Ayetin, kadın ve erkek hakkında kısa bir giriş yaptıktan sonra zina hariç olmak üzere, problemli karı-koca ilişkisini düzenlediğini anlarız.

Zinaya yaklaşmayın emri varken, bu ayetin evli olmayan kadın ve erkek birlikteliğinden bahsediyor olması imkansızdır.

Ayetteki tavsiyelerden biri olan yatakta ayrılmak tedbiri, karı koca ilişkisi yaşayan başka kadın ve erkeği kastetmesine engeldir.

1-“Kavvam” kelimesi, Kuran boyunca örneğin Nisa-135, Maide-8. gibi ayetlerde “gözetmek, dikkat etmek, ayakta tutmak” diye çevrilmesine rağmen, bir çok mealde  aynı kelimeye “hakim, yönetici” diye anlam vermeleri Kur’an dışı erkek egemen bakışın yansımasıdır.

Bizce doğru meal;

“Erkekler kadınlara göre koruyucudur/gözeticidir (kavvam)” anlamı daha doğrudur.

Bunun nedeni; على‬” edatına “-e göre” anlamı verilmesidir.

“Erkekler kadınlar üzerinde kavvamdırlar.” meali;

على‬”edatına  “-in üstünde” anlamı verilmesinden kaynaklanmaktadır.

Oysa aynı kişiler, aynı cümlenin devamındaki على‬” edatına “-e göre” anlamını vermiştir.

Bu ayetten erkekler kadınlara göre kavvamdır, derken; aslında kadınların da kavvam olduğunu anlarız.

Örneğin kadın, eşinin kudretini kaybetmiş olması durumunda kocası için; eşi ölmüş veya eşinden ayrılmış olması durumlarındaysa kalan ailesi için koruyucu yani kavvam olacaktır.

Kavvamlık, sadece cinsiyet farkından sebep erkek ve kadın arasındaki üstünlük mukayesesi değildir aksine salih erkek ile saliha kadın arasında denge söz konusudur.

Kaldı ki hakiki üstünlük, cinsiyet ve fiziksel farklılıklarla ilgili değildir. Hucurat-13. ayet gereği daha takvalı olmayla mümkündür.

Hucurat-13: “Ey insanlar! Muhakkak ki Biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Sizin en yüceniz Allah katında en çok takva sahibi olanınızdır. Muhakkak ki Allah Alimdir, Habirdir.”

2-Gayb: Gizli, kadının gizlisi yani iffeti,

3-Fadl: Fazlalık demektir. Allah, hem kadına hem erkeğe her şeyden ortak vermiştir. Birinde olan diğerinde de mutlaka vardır.

Fakat bazı konularda kadın erkeğe göre, bazı konulardaysa erkek kadına göre öne çıkmaktadır.

Öne çıkmasının sebebi, kişinin o özelliğe kendinde daha fazla sahip olmasındandır.

4-Kunut kelimesi, gönülden bağlılık ile beraber olan sürekli itaattir.

Ve bu sürekli itaat sadece Allah’adır.  Aşağıdaki ayetleri örnek verebiliriz;

Bakar-238: “….Gönülden tam bir bağlılıkla [kanitin] Allah’ın huzurunda durunuz.”

Ahzab-31: “İçinizden kim Allah’a ve elçisine gönülden itaat eder…”

Kanit kelimesinin geçtiği diğer ayetlerde de itaat, mutlaka Allah’a ve rasule olduğundan ayette bahsedilen İTAAT KESİNLİKLE KOCAYA DEĞİLDİR.

Ama Allah’ın özgür kıldığı kadın, kocaya itaatle kısırlaştırıldı. İnanırız ki bu kısırlaştırmayı ayet hükmü olarak kabul ettirenler, kadınların veballeri altında kalacaktır.

5-Nuşuz, “çıkıntı, tümsek” anlamına gelir ve “isyan, başkaldırı, geçimsizlik” anlamlarına gelir.

Nüşuz; Nisa-19. ayette geçen türden açık bir fuhuş (fahişeten) olmaktan ziyade, “eşler arası ilişkiyi zedeleyip şiddetli geçimsizliğe yol açan davranışlardır.

Çünkü fahişeten, Nisa-25. ayet göre bildiğimiz zina anlamında fuhuş olarak tanımlanmıştır.

Ayetin devamında, evlilikte geçimsizlik başladığında erkeğin alacağı kademeli tedbirlerden bahsedilmektedir.

İlki; kadınla konuşarak problemleri çözmeye çalışmaktır. Konuşmak ve tavsiyeler fayda vermediğinde;

İkincisi; bir süre yatakları ayırmaktır. Bu evden çıkarıp göndermek şeklinde değildir. Çünkü;

Talak-1: “…Açıkça fuhuş (fahişeten) yapmadıkça onları evlerinden çıkarmayın; onlar da çıkmasınlar…” diye emreder.

Fakat bu yatakları ayırmak süresiz de değildir.

Eğer erkek, karısına yaklaşmamak üzere yemin etmişse bu ayrılık aşağıdaki ayet gereği üzere en fazla 4 aydır;

Bakara-226: “Kadınlarına yaklaşmamaya yemin eden kimseler için dört ay bekleme süresi vardır. Eğer bu yeminlerinden dönerlerse; doğrusu Allah, Çok Bağışlayandır, Rahmeti Kesintisizdir.”

Kadın ilk iki tedbir sonucunda evliliğinde yaşanan problemin ve sonuçlarının ciddiyetini idrak etmişse sorun kalmayacaktır fakat kadın geçimsiz olmakta ısrar ederse son tedbir olarak;

Üçüncüsü; darabedir.

Ayetteki “darabe” ASLA DÖVMEK DEĞİLDİR. Buna delilimiz; Zuhruf-5: “Şimdi siz haddi aşan kavim oldunuz diye Biz sizi uyarmaktan vaz mı geçelim (ض ر ب)?

Gördüğünüz üzere (ض ر ب); vaz geçme, bırakma anlamında kullanılmıştır.

Ahzab-28:“Ey nebi! Eşlerine söyle: “Eğer siz dünya hayatını ve süsünü istiyorsanız, gelin size umetti’ (geçimlik) vereyim ve güzel bir boşama ile sizi boşayayım (س ر ح).” 

Geçimsizlik halinde Kur’an dövmeyi değil, “ EV İÇİNDE yatakları ayırmak ” veya “ boşanmayı” önerir.

Darabe; kadından ayrılmayı, vaz geçmeyi yani boşanmayı ifade eder.

Nisa-34. ayetteki (ض ر ب) ile Ahzab-28. ayetteki (س ر ح) köklerinin anlamlarından birinin aynı olduğunu anladık. Çünkü Kur’an kendini tefsir eden bir kitaptır.

Oysa “va’dribuhunne”; “dövünüz, hafifçe dövünüz, vurunuz, hafifçe vurunuz” gibi dövme ve vurmaya yönelik meal ve tefsir edilmiştir.

Vurmak”  bir nesneyle olur (tekme, sopa, taşla vb). Bu durumda “darabe” fiilinden sonra bir nesne gelmeli ve o nesne “bi” (ile) ekini almalıdır ama ayette bu ek yoktur.

Vurmak anlamında kullanılan ayetler; Bakara-60 ve 73; Araf -160; Enfal-12; Taha-77; Şuara-63; Saffat-93. ayetlerdir.

Dövmek” anlamında kullanılacaksa eğer, nereye vurulacağı bildirilmiş olmalıdır. Dövmek anlamında kullanılan örnek ayetler; Enfal-50 ve Muhammed-27. ayetlerdir.

Bu fiilin seyahata çıkmak anlamı da vardır. O da “fî” ekiyle kullanılır.

Yalın halde kullanıldığında; “düşürmek”, “çadır kurmak”, erkek devenin dişi deveyle ilişkiye girmesi”, “misal/örnek vermek”, “kışkırtmak”, “tahrik etmek”, “uzaklaştırmak/göndermek”, “bırakmak, vaz geçmek, ayırmak” vb anlamları vardır.

Ayrıca Kur’anda “vurma”nın hemen hemen her türlüsü ayetlerde yer alır.

Ancak canlı bir varlığa karşı vurmada hiçbir yerde “darabe” fiili ve türevleri kullanılmaz.

Canlı varlığa vurmak için mesela;

Zariyat-29; Surata tokat atmak veya yüzüne vurmak için “sakket”;

Kasas-15; Yumruk atmak için “vekezehu”;

Taha-18: Kamçıyla veya asayla vurmak veya çırpmak, çırpıştırmak için “ehuşşu”;

Nur-4: Değnekle veya sopayla cezalandırmak için vurmak için “f’eclidu”;

Hakka-46: Boynunu vurmak veya şah damarını koparmak için “kata’a; fiileri kullanılmıştır.

Özetle bu ayette boşanmadan önce yapılması gerekenler söz konusu edilmektedir.

Bu üç tedbir de fayda vermezse; Nisa-35. ayette kadın ve erkek tarafından hakemlerin aracılık etmesiyle son hamle yapılır.

Yine sonuç alınmazsa durum, artık boşanma hükümlerine yerini bırakır.

Kadın en son tedbir olarak evden ayrılmak zorunda kalmasaydı eğer, boşanma kararı alındığında bekleme süresi olan 3 ayı evinde geçirmesi gerekecekti.

Bu ayet, böyle güzel ve anlamlı tavsiyeler verirken, ayet içinde olmayan kelimeler ekleyerek veya kelimelere yeni anlamlar yükleyerek meali tahrif edilen ayetlerin başında gelir maalesef.

 

 

 

Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
En Yeniler
Eskiler
Inline Feedbacks
View all comments