NESHİ KABUL VE REDDEDENLERİN DELİL AYETLERİ

Neshi kabul edenlerin delil ayetlerine bakalım önce;

a) Bakara-106: “Biz, bir ayeti yürürlükten kaldırır veya unutturursak ya onun benzerini ya da ondan daha iyisini getiririz. Sen, Allah’ın her şeye gücü yeten olduğunu bilmez misin?”

Oysa bu ayet, Kur’an için neshe değil, kitaplar arası neshe işaret eder. Çünkü Kur’an ile diğer kitaplara ait birçok hüküm iptal edilerek değiştirilmiştir. Örneğin tevhid ve Allah inancı, cumartesi yasakları, yiyecek yasaklarının iptali ve yeni yasak gıdalar, oruç gecelerinde eşlerine yaklaşmaları vb.

Diğer kitaplarda tevhid ve Allah inancının bozulması, bozulmadan kalmış ayetleri olsa bile bu kitaplarla amel etmeyi nesh eder. Çünkü tüm kitapların maksadı; Allah’ı hakk olarak tanıtmak ve sonra emir ve yasakları bildirmektir.

Bu nedenle Kur’an, tümden diğer kitapları nesh ederek, onları Kur’ana imana davet etmiştir. Kur’ana iman etmiş kişi ise, elbette Kur’an ile amel edecektir. Bu konuda ilgili çalışmamın linki;

https://nurseldurabay.com/allah-diger-kitaplari-nesh-ederek-kitap-ehlini-kuran-davet-etti/

b) Rad-38: “Andolsun Biz senden önce de elçiler gönderdik. Onlara eşler ve çocuklar verdik. Allah’ın izni olmadan hiçbir elçi bir  ayet (mucize) getiremez. Her biri için eceli(süresi) yazılıdır.

Nesihe delil ayet, 39. ayettir fakat onu 38. ayetten bağımsız okumak hata yaptırır.

Rad-39: “Allah dilediğini siler (yok eder), dilediğini delil yapar1. Ana Kitap O’nun katındadır.”

1- (ثَبَت) delil, hüccet demektir. İf’al babı ismi, fiile dönüştürür. Yani “delil yapmak” olur.

39. ayet delil bırakmak ve silmekten bahsederken, neye ait delil bırakıp neye ait sildiğini 38. ayette açıklar. Her bir rasulun ait olduğu dönemin belli bir süresi olduğunu 38. ayetten okuruz.

Özcesi; 39. ayetin konusu, diğer rasullerin yaşadığı dönemlere ait iz ve delil bırakmak veya bırakmamaktır.

Kaldı ki bu ayette nesh kelimesi de geçmez.

Peki biz Kur’anda ismi sayılanların dışında rasul olup-olmadığını biliyor muyuz?

Elbette biliyoruz. Aşağıdaki ayette, Kur’anda kıssaları anlatılan rasuller olduğu gibi haklarında hiç bir bilgi verilmeyen rasuller olduğunu okuyoruz. Ne isimleri ne yaşadıkları coğrafya ve de akıbetleri hakkında hiç bilgi vermemiş Allah. Buna delil ayetlerimizse;

Mümin-78: “Ant olsun ki, senden önce de birçok rasul gönderdik. Onlardan bir kısmını sana anlattık, bir kısmını ise anlatmadık. Hiçbir rasul, Allah’ın izni olmaksızın bir ayet(mucize) getiremez. Allah’ın emri geldiği zaman hak ile uygulanır ve batıldan yana olanlar hüsrana uğrarlar.”

Yunus-49: “De ki: “Ben, kendime dahi Allah’ın dilediğinden başka ne bir yarar sağlama ne de bir zarar verme gücüne sahibim. Her ümmetin bir süresi vardır. Süreleri gelince ne bir saat öne alınırlar ne de geriye bırakılırlar.”

Özetle bu ayette, Kur’an içi ayetlerin birbirini nesh etmelerine örnek değildir.

c) Nahl-101: “Biz, bir ayeti, başka bir ayetle değiştirdiğimiz1 zaman ve Allah ne indirdiğini bilirken, “sen kesinlikle uyduruyorsun.” derler. Hayır, onların çoğu gerçeği bilmez.”

1-Ayette nesh değil, (ب د ل) kelimesi kullanılmış olsa da iddiaya göre Kur’an içinde nesh söz konusu olmuştur.

Her bedel veya nesh kelimesinin geçtiği ayeti konusuna bakmadan Kur’an içi neshe delil kabul etmek, metni okumak ama muhakeme etmemektir. Bakalım;

101. ayette; ayetin ayetle değişimine kızan, öfkelenen ve nebiyi iftira ile suçlayan insanlar konu edilmektedir.

Bu öfkeli kimseler, iman edenler olamaz. Çünkü iman edenlerin, sırf Kur’an içinde nesh oldu diye nebiyi iftira ile suçlaması imkansızdır. Çünkü nesh olduğu iddia edilen ayetlerin hiçbirinde, nebiyi suçlama söz konusu değildir. Eğer bu kimseler Kur’ana iman edip nesh olduğuna inanan kimselerse, bilirler ki ilk hükmü veren de o hükmü değiştiren de yine Allah’tır.

Fakat anlıyoruz ki bu kimseler, Kur’ana iman edenler değildir. Onlar kitap ehlinden olup, kitaplarındaki hükmün değiştiğine şahit olanlardır.

Kaldı ki Arap müşrikleri olamaz çünkü kendilerine ait yazılı kutsal metinleri yoktur.

Gördüğünüz üzere bu ayet Kur’an içi değil, Kur’anın ve diğer kitapları nesh etmesinden bahsetmektedir.

Neshi reddedenleri delil ayetlerine bakalım şimdi;

a) Nisa-82: “Onlar Kur’an’ı iyice düşünmüyorlar mı? O, Allah’tan başkasının katından olsaydı, elbette onda birçok çelişki bulurlardı.

b) Hac-51: “Ayetlerimizi etkisizleştirmeye çabalayanlar. İşte onlar cehennem ehlidirler.

c) Sebe-5: “Ayetlerimizi etkisizleştirmeye çabalayanlar. İşte onlar için iğrenç acı bir azap vardır.”

d) Sebe-38: “Ayetlerimizi etkisizleştirmeye çabalayanlar. İşte onlar azapla yüz yüze bırakılacak olanlardır.

e) Fussilet-42: “Onun(kitabın) ne önünden ne de arkasından batıl gelebilir¹⁷. O, Hakim ve Hamid olandan indirilmiştir.”

Görüldüğü üzere; Kur’anda birbiriyle çelişkili ayet bulunamaz. Allah’ın aynı konuda farklı hükümler vermesi çelişkidir. Bu çelişki hem ayetler arasında çelişki demektir hem de Allah’ın zatı için çelişki demektir. Oysa bu olasılık dahilinde bile değildir.

Kur’an içi nesh vardır demek, “Allah’ın zatında ve indirdiğinde çelişki vardır” iddiasına dönüşür ki bunların masum iddialar olmadığı kanaatindeyim.

Ve iman söz konusu olduğunda kılı kırk yararcasına onun korunması gerektiğine ayrıca inanmaktayım.

Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
En Yeniler
Eskiler
Inline Feedbacks
View all comments