MEVT(ÖLÜM) İLE VEFAT FARKLIDIR

Türkçe “Ölüm “kelimesinin karşılığı; Arapça mevt(م و ت), vefat(و ف ي), helak (هَلَكَ) kelimeleri ile tanımlanır. Fakat aralarında fark var mıdır?

Öncelikle mevt ve vefat kelimelerini inceleyelim.

Zümer-42. ayet, mevt (م و ت) ve vefat (و ف ي) kelimelerini net anlayacağımız muhkem ayettir.

Diğer ayetleri ise bu ayet çerçevesinde okuyacağız.

Zümer-42: “Allah, ölümü (م و ت) anında nefisleri vefat ettirir (و ف ي), ölmeyenleri de uykularında. Üzerlerine ölümü (م و ت) hükmettiğini tutar ve diğerlerini belirlenmiş bir süreye kadar gönderir.                   ( يُرْسِلُ ). Bunda düşünen bir halk için alınacak ayetler vardır.”

Ayette mevt ve vefat birlikte kullanılmıştır. İkisi birbiriyle sıkı ilişkilidir fakat aynı değildir.

Türkçe ölüm kelimesinin, Arapça karşılığının (م و ت) olduğunu anlarız.

Allah, nefisleri hem mevt (ölüm) sırasında hem de uykuda vefat ettirmektedir.

Ölümüne (م و ت) hükmettiğini tutar demek, bedenden alınan nefs geri gönderilmez, demektir. Bu durum bedenin canlılığını tamamen kaybetmesi yani tıbben “ex” olması demektir.

Fakat uykuda vefat ettirilen nefs, tekrar geri gönderilir. Bu vefat türünde, nefsin bedenle ilişkisi tamamen kesilmez. Çünkü beden canlı kalmaya devam eder. Yani mevt ve de tıbben “ex” olma durumu söz konusu değildir.

Bu ayete göre nefsin, bedenden daimi veya kısa süreli AYRILMASI durumuna “VEFAT” denir.

Peki bedenden ayrılan nefs nereye gider?

Nefs dünya hayatının içinde bulunduğu boyuttan, zaman ve mekanın farklılaştığı başka bir boyuta gider.

Bunu nerden biliriz? derseniz eğer;

Yasin-52: “…Bizi uyuduğumuz yerden kim kaldırdı? derler…”

Nefslerin kıyametten sonra, kabirlerinden çıkarken sordukları bu soru ilginçtir. Çünkü kabirdeki sadece bedendir ve bir süre sonra toprak olur. Oysa nefsler başka bir mekanda -azapta olmadıkları gibi- uyuduklarını itiraf etmektedirler.

Müminun-112-113: “(İnkarcılara) “Yeryüzünde kaç yıl kaldınız?” der. Bir gün veya günün bir kısmı kadar kaldık…”

Oysa insanların ortalama ömrünün, dünyanın olduğu boyuttaki zaman ile bir gün veya daha azı ile tanımlanması mümkün değildir.

Bu ayetler, nefslerin tutuldukları yeri ve zamanı farklı algıladıklarını, dolayısıyla bulundukları boyutun farklı bir boyut olduğunu anlayabiliriz.

Fakat bu boyutun detayları bize gayptır.

Vefatın sürekliliği farklı sonuçlara neden olduğundan sonuçlar da farklı isimlerle ifade edilir.

Nefsin bedenden tamamen ve daimi ayrılmasına “ÖLÜM” denirken,

Nefsin bedenden geçici süreyle ayrılmasına “UYKU” denir.

Ölüm de uyku da vefat ile başlar.

Bu kelimelerin halk içinde birbiri yerine kullanılması, hatalı kullanımı kabul ederek oluşan anlam kaymasıdır.

Şimdi bu tevili doğrulayacak diğer ayetlere bakalım;

Enam-61: “…..Sizin üzerinize koruyucular gönderir. Nihayet birinize ölüm (م و ت) geldiğinde elçilerimiz onu vefat ettirirler(و ف ي)…. ”

Bahsedilen elçi, ölüm meleğidir. Gelen ölüm meleği olduğundan, nefsi bedene geri dönmemek üzere almak için gelmiştir. Yani beden, dünyanın bulunduğu boyutta artık tıbben “ex” olmuştur.

Özetle Zümer-42. ayette tanımlanan ölümü, yani nefsin bedenden “daimi ve tamamen” ayrılmasını teyit eder.

Enam-60: “Geceleyin sizi vefat ettiren (وَفَى), gündüz ne işlediğinizi bilen; sonra belirlenmiş süre tamamlansın diye onda (gündüz) sizi gönderen (ب ع ث) O’dur. Sonra dönüşünüz O’nadır. Sonra yaptıklarınızı size bildirir.”

İnsan, yaratılışı gereği gece uykuda olur. Gece insanın vefat etmesi (وَفَى) demek; uykudayken nefsin bedenden kısa süreli ayırılması demektir.

Çünkü ayetin devamında, nefsin geri gönderilmesinden bahsedilmektedir. Tıbbi olarak “ex” olma durumuysa söz konusu değildir.

Nefsin geri gönderilmesini ifade etmek için; Zümer-42. ayette (ر س ل) kökünde türeme (وَيُرْسِلُ) yursilu fiili kullanılırken, Enam-60. ayette (ب ع ث) kökünden türeme (يَبْعَثُكُمْ) yeb’asukum fiili kullanılmıştır.

Kök anlamları farklı olmasına rağmen tartışmasız aynı eylem” için kullanılmış, yazılışları farklı ama anlamları aynı iki kelimedir.

“Kur’anda vücuh ve nezair yoktur” deniliyor olsa da tam aksine varlığına örnek ayetlerdir.

Özetle Zümer-42. ayette, uykudayken nefsin bedenden “kısa süreli” ayrılmasını teyit eder.

Konumuza dönersek;

Nefsin her vefatı, mevt değildir.

Çünkü uykuda nefsin vefat ettirilip iade edilmesi söz konusu olduğundan mevt söz konusu değildir.

Fakat mevt olmuşsa; vefat, nefsin bedenden daimi ve tamamen ayrılığını ifade eder.

ÖZETLE ÖLÜM(MEVT) NEDİR?;

Mevt 2 aşamalı bir hal ve durum değişikliğidir;

  1. Nefsin bedenden daimi vefatıdır (ayrılığıdır). Nefsin zaman ve mekan olarak farklı bir boyuta geçmesi halidir.
  2. Nefs; bedene canlılık veren olduğundan, dünyanın olduğu boyutta nefsin kullanmış olduğu bedenin tıbben “ex” olması durumudur.

Nefs Kur’anda; kimse, herkes, kişi, kendisi, içerisi, can, birbirinizi, içinizde vb farklı anlamlarda kullanılmıştır. Bu nedenle bazı yerlerde neyi kastettiği hatalı anlaşılmıştır.

Ayetlerde vefat ettirilense nefstir. Nefsi beden olarak anlamak büyük yanılgıya ve ayetleri anlamada zorluğa neden olur.

Bu ayetlerde geçen nefs, kesinlikle beden değildir. Bedene canlılık verendir.

Nefs dediğimiz “beden” olsaydı eğer, mevt halinde alınan ve iade edilmeyen beden olurdu. Ama bu söz konusu değildir. Çünkü kabre koyduğumuz bedendir.

Nefs dediğimiz “beden” olsaydı eğer, rüyada alınan ve geri iade edilen de beden olurdu. Ama bu da söz konusu değildir. Çünkü uyuyan kişinin bedeni gözlerimizin önündedir.

Beden; bu boyutta nefsin kullandığı muhteşem biyolojik bir mekanizmadır. Aslında tam bir avatardır.

O halde bedenden alınan şey; bedenin içinde olan, ondan ayrılabilen ve ona canlılık veren bir şey olan nefstir.

Nefs vefattan sonra, dünyanın olduğu boyutta kullandığı bedene ihtiyacı olmayan varlıktır. İlgili ayeti;

Müminun-99-100: “Onlardan birine ölüm geldiği zaman, “Rabbim beni (dünya/hayata) geri döndür.” der.“ Böylelikle terk ettiğim orada (dünyada) salih iş yaparım.” Asla! Şüphesiz bu onun söylediği bir laftır. Onların arkasında diriltilecekleri(ب ع ث) güne kadar bir berzah (engel) vardır.”

Bu ayetler, vefat eden nefsin dirilmeden önceki Allah’a yalvarmasıdır.

Dünyaya geri dönemezler çünkü arkalarında engel (berzah) vardır. Bu geleneğin öğrettiği berzah alemi de değildir. Sadece geri dönüşün imkansızlığını ifade eder.

Dirilmemişlerdir, çünkü ayette “diriltilecekleri güne kadar” ifadesi vardır. Yani din gününde yapacağı konuşması hiç değildir.

Bu ayet nefsin, şuan kullandığı bedene ihtiyacı olmadığını ispatlar.

Çünkü nefsin; pişmanlık hissetmek, muhakeme etmek ve konuşmak için beyine ve bedene ihtiyaç duymadığını gösterir.

Yukardaki ayetleri bir bütün olarak okuduğumuzda ölen nefslerin, zamanın ve mekanın başka olduğu bir boyutta, kıyamet sonrasına kadar bizim anlayacağımız tabirle ayrıca uyku hali olarak tanımlanan bir hale geçtiklerini de anlarız.

 

 

 

Subscribe
Bildir
guest
2 Yorum
En Yeniler
Eskiler
Inline Feedbacks
View all comments
saltay
saltay
28 Temmuz 2024 12:48

ilk defa karşılaştım sizinle şaşırdım çok güzel açıklamışsınız teşekkürler