MA MELAKET EYMANUKUM, “SADECE KÖLE ÖZELLİKLE CARİYEDİR” İDDİASI DEHŞETTİR

Bu yazımız aslında, sonlarda yer alacak yazılarımızdan birisiydi.

Fakat konunun çok geniş olması ve tüm yanlışların başı; “Ma melaket eymanukum/eymanuhunne” deyimine verilen anlamın sınırlandırılması olduğundan bu konudan yüzeysel ama etkili giriş yapmak istedik.

Dolayısıyla bu yazı, konu hakkında az-çok bilgisi olanların daha rahat anlayacağı basit gramer bilgiler içerir.

İslam öncesindeki dönemde, birçok kültür ve medeniyette kölelik ve cariyelik toplumların acınası gerçeklerindendi.

Araplar arasında hürriyetini bir nedenle kaybetmiş, sözleşme veya güç ile birilerinin himayesine girmiş kadın, erkek ve çocukların hepsi ayrıca savaş esirleri o dönemde kölelik sözleşmesi ile yani bir nevi akitle efendilerine ait oluyorlardı.

Ve hepsi de “Ma melaket eymanukum/eymanuhunne” deyimi kapsamı içine dahil oluyorlardı.

Fakat o kültürde bu deyimin kapsamı bu derece dar değildi ama sonradan daraltılması sağlandı.

Bunun sonucu, özellikle meal ve tefsirlerde kendini çok trajik biçimde kendini gösterdi.

“Ma melaket eymanukum” deyimine dahil olanların hepsi olmasa da çoğu, iradesi dışında bu deyim kapsamında bulunuyordu.

İslamda kölelikle ilgili ayetler inmeye başladığında hem müslüman olmuşların hem de müslüman olacakların ellerinde köleler ve cariyeler zaten vardı.

Ve Allah köleliği parça parça kaldırırken, onlara yapılan zulümlere son veren emirler içeren ayetler indiriyor ve mevcut  kölelerin mal ve ırz güvenliğini sağlayarak hür topluma hazırlıyor ve kazandırıyordu.

“Ma melaket eymanukum/eymanuhunne” deyimine dönersek; SADECE erkek veya kadın köle (cariye) demek değildir. Kapsamı oldukça geniştir.

Bu deyimin her kullanıldığı yerde aynı şeyi kastettiğini söyleyerek bu mantıkla meal-tefsir etmek son derece yanlıştır.

Yanlışlığı, Kur’ana ve akla zarar verilmiş hükümlerle sabittir.

Aşağıdaki ayetler; ilgili iddiayı çöp etmeye fazlasıyla kafidir.

Müminun-5: “Onlar, ırzlarını korurlar.” 

Müminun-6: “Eşleri yani ma melaket eymanuHUM dışında. Elbette onlar kınanmazlar.” 

Ayetteki deyime özellikle dikkat etmenizi rica ederim.

…eymanukum değil (erkekler için siz),

….eymanuhunne değil (kadınlar için onlar),

…yeminuke değil (nebi için senin),

…eymnanuhum (erkekler için onlar) anlamına sahiptir.

Ayet müminler diye başlayıp “Onlar (hum)” ( hem erkek hem de kadın) öznesiyle devam ettiğinden, ilgili deyim de gramer olarak değişmiştir. 

“Hum” zamiri her ne kadar erkek zamiri olsa da, ayetin başından beri erkek ve kadınlardan birlikte bahsedildiğinden “hum” zamiri artık erkeği işaret etmez.

Çünkü hitap edilen toplumda tek bir erkek olması bile,  Arapçada hitapları eril yapmak için kafidir.

Bu durumda “ma melaket eymanuHUM” deyiminde; sadece erkeklerin sözleşmelerle sahip olduklarından değil hem erkek hem de kadınların sözleşmelerle sahip olduklarından bahseder.

Özetle bu ayete kadar bahsedilen kişiler erkek ve kadın mümin kimselerdir.

Kur’an “müminler” terimiyle hem erkek hem de kadın müminleri kastetmekte; ezvac (eşler) terimi de hem erkek hem de kadın eşlere işaret etmektedir.

Yani ma meleket eymanuhum ifadesine “onların kadın köleleri(=cariyeleri)” anlamının verilmesi imkansızdır.

Eğer böyle olması istenseydi, özne sadece erkek olsun diye deyim…eymanukum yazılmalıydı.

Fakat Diyanet dahi “ma melaket eymanuhum”u cariye olarak tercüme etmiştir.

Akıl dışına çıkıp, ma melaket eymanuhum’u cariye olduklarının kabul edersek;

1)Öznelerden biri olan mümin kadınların da cariyelerle olan cinsel ilişkilerinden (yani lezbiyenlik) dolayı kınanmadıklarını anlamamız,

Akıl dışına çıkıp, kölelerin içinde erkek köle de olduğunu bildiğimiz için;

2)Öznelerden biri olan mümin kadınların erkek kölelerle olan cinsel ilişkilerinden dolayı kınanmadıklarını kabul etmemiz gerekecek.

Bu ayetler, ilgili deyimin kapsamını sadece erkek ve kadın köle ile sınırlandırmanın ne derece hatalı olup çöp ettiğinin delilidir.

Kaldı ki her ma melaket eymanuhum’a yetim manasını vermek isteyenler için de vereceğimiz cevap; oldukça çirkin bir anlam oluşacağından sebep zaten olası değildir.

Ama Ma melaket eymanuhum ile gerçekte kastedilen şey; nikah yoluyla sorumluluklarını üzerlerine aldıkları eşlere (ezvaç: kadın+erkek) vurgu yapmaktadır.

Yukarda belirttiğimiz üzere erkek, kadının….eymanuhunne’si; kadın da erkeğin …eymanukum’u olur.

Bu durumda doğru meal;

Müminun-6: “Eşleri yani “ma melaket eymanuHUM (evlilik yoluyla hak sahibi oldukları)” dışında. Elbette onlar (eşleriyle olan ilişkilerinden dolayı) kınanmazlar.”

Peki isimler arasındaki “ev” edatına neden “yani” anlamı verildi derseniz; İcmalden Sonra Tafsil (özetten sonra açıklama) ifade etmesinden sebeptir.

“MA MELAKET EYMANUKUM” deyimini çarpıtanlar Allah’ın 2 önemli ikazında ilki;
Ahzab-50:“….Onlara zevceleri ve ma meleket eymanuhum hakkında NEYİ FARZ KILDIĞIMIZI BİLİRİZ…”
Allah’ın, bu deyimin kapsamının SADECE kadın esir/köle olarak daraltılıp değiştirilmesini, onlarla nikahsız ilişkinin insan mahsulü helal fetvaları ile meşrulaştırılmasını, iffetlerinin yok sayılması gibi uygulamaların kendinden olmadığını; bu konuda, onlara neyi farz kıldığımızı ve kılmadığımızı biz biliriz, anlamında meydan okuması olarak değerlendiriyoruz.
Diğeri ise;

Müminun-6: “Eşleri yani “ma melaket eymanuHUM (evlilik yoluyla haksahibi oldukları)” dışında. Elbette onlar (eşleriyle olan ilişkilerinden dolayı) kınanmazlar.” ayetinin hemen peşinden gelen;

Müminun-7:Kim bunun ötesinde bir şey isterse, işte onlar haddi aşanlardır.

Maide-87: “……Haddi aşmayın. Allah, haddi aşanları sevmez.”

Mearic-29 ve Mearic-30. ayetler; Müminün-5 ve Müminün-6. ayetle aynı olduğundan yukardaki izahımız aynen geçerlidir.

Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
En Yeniler
Eskiler
Inline Feedbacks
View all comments