İslam öncesindeki tarihte, birçok kültürde ve medeniyette kölelik ve cariyelik toplumların acınası gerçeklerindendir.
Araplar arasında hürriyetini bir nedenle kaybetmiş, sözleşme veya güç ile birilerinin himayesine girmiş kadın, erkek ve çocukların hepsi ayrıca savaş esirleri o dönemde kölelik sözleşmesi ile yani bir nevi akitle efendilerine ait oluyorlardı.
Onlar eş, hizmetçi, işçi, cariye vb gibi sözleşmelerden birine tabi idiler. Ve hepsi de “Ma melaket eymanukum/eymanuhunne” deyimi kapsamı içindeydiler.
Yani “Ma melaket eymanukum/eymanuhunne” deyimi içine giren kimselerin çoğu, iradesi dışında bu deyim kapsamındaydı.
İslamda kölelikle ilgili ayetler inmeye başladığında hem müslüman olmuşların hem de müslüman olacakların ellerinde köleler ve cariyeler zaten bulunuyordu.
Ve Allah köleliği parça parça kaldırırken, onlara yapılan zulümlere son veren emirler içeren ayetler indiriyor ve mevcut kölelerin mal ve ırz güvenliğini sağlayarak hür topluma hazırlıyor ve kazandırıyordu.
O halde önce hürriyeti kaybetme sebeplerine bakalım;
KÖLELİĞİN BAŞLICA SEPEPLERİ;
1- Savaşlar: Sırf köle edinmek için seferler düzenlendiği, çevredeki kabilelere baskınlar yapılıp insanların köleleştirilmek üzere kaçırıldığı bilinmektedir.
2- Özellikle beyaz olmayanların zulümle köle yapılması: Aristo’nnu felsefesini devletin temeli olarak gören toplumlarda, özellikle Batılılarda, aristokrat zümreye hizmet etmek üzere, özellikle beyaz olmayanların zulümle köle yapılması, toplumun sınıflara ayrılması ve “insanlar, yaratılıştan hür veya köle doğar” felsefesinin hayata geçirilmesi. Bu Arap kültüründe de vardır.
3- Suçluların kölelikle cezalandırılması: Suçluların köle statüsünü geçirilerek cezalandırılması usulü. Mesela, Roma hukukunda idamlık suçlar, aynı zamanda kölelik sebebidir. Cinayet ve soygun gibi bazı ağır suçlar da kölelik sebebi sayılıyordu.
4- İnsanın kendini veya çocuğunu köle olarak satması: Fakirlik sebebiyle, bir insanın kendisini veya çocuklarını ya da diğer yakınlarını köle olarak satması usulü.
5- Bulunan insanın köleleştirilmesi: Terkedilmiş veya kimsesi çıkmayan insanların köle olarak kabul edilmesi. Mesela Kur’anada zikredildiği üzere (Yusuf, 19-21), kuyuda terkedilmiş olarak bulunan Yusuf nebinin kervan tarafından alınarak Mısır’da köle çarşısında satılmıştır.
6- Borçluluk: Özellikle Roma hukuku gibi bazı sistemlerde borçluluk, borcunu vadesinde ödeyememe, kölelik sebebiydi. Araplarda riba nedeniyle borçlunun hür ailesiyle birlikte köleleştirildiği bilinmektedir.
7- Serflik/işçilik: Feodalite rejiminde işçilik, yani serflik, bir nevi yarı kölelik demekti. Bu sınıfa ait olanlar köle muamelesi görüyordu.
8- Köle çocuğu olmak: Köle ana-babadan veya köle anneden doğma da köleliğin sebebi idi.
9- Ticaret yoluyla: Ticaret gayesiyle hür insanları köle yapmak, özellikle Amerika ve Avrupa’da uygulanan vahşi bir kölelik sebebiydi.
10- Haydutluk vb. sebepler: Haydutluk, eşkıyalık, ırkçılık, saldırganlık gibi sebepler de kölelik kaynağıydı.
“MA MELAKET EYMANİKUM/ EYMANİHUM/ EMANUHUNNE” NE DEMEKTİR?
Ma melaket eymanikum; öznesi, erkeklerin olduğu bir deyimdir.
Ma melaket eymanihunne; öznesi, kadınların olduğu bir deyimdir.
Eyman kelimesi yemin kelimesinin çoğulu olan “yeminler” anlamına anlamına gelir.
Bu yeminler aynı zamanda sözleşmelerdir.
Çünkü; Tevbe-12. ayete göre yemin varsa ahid de vardır. Ahid; uyulması gereken antlaşmaya denir.
Eyman kelimesi sağ el anlamına da gelir. Sağ el, deyim olarak “güç” demektir.
Tam olarak anlamı ise; “Yeminlerinizle/Sözleşmelerinizle/Gücünüzle Üzerlerinde Hak Sahibi Olduklarınız” yani “Himayeniz Altında Bulunanlar” demektir.
O halde “Ma melaket eymanukum” deyimi;
Yeminlerinizle/ sözleşmelerinizle/antlaşmalarınızla/gücünüzle sorumluluğunu üstlendikleriniz, bakmakla yükümlü olduklarınız, himaye altına aldıklarınız gibi geniş bir anlam yelpazesine sahiptir.
Çünkü birisini ya da birilerini yeminlerinizle/ sözleşmelerinizle/gücünüzle himayeniz altına alıyorsanız birçok nedeniniz olabilir.
Nedenlerinizden bazıları;
1-Merhametiniz nedeniyle yetim(leri), yetim kadın(ları) (kocası ölmüş kadın), yoksul(ları), fakir öğrenci(leri), akraba(larınızı), hasta(ları) vb ihtiyaç sahiplerini himayenize alıp onların ihtiyaçlarını üstlenmeniz olabileceği gibi,
2-Evlendiğiniz eş/eşler, dul olarak evlenmişlerse beraberinde getirdikleri çocuk/çocukları,
3-Kölelik ve insan ticaretini mideniz kaldırmıyorsa, onları özgürlüklerine kavuşturmak için mecburi sistem gereği onları satın alarak himayenize katmanız,
4-Eğer işverenseniz, maiyetinizde çalıştırdığınız her bir işçiniz. Çünkü Araplar aralarında sözleşme yapmak için bu deyimi kullandıklarından, iş sözleşmesi yapan işçiler patronun sağ elinin altındakiler olurlar.
Örneğin; Ahmet yaptığı sözleşmede patron Mehmet’e tabi olacaksa, Ahmet Mehmet’in sağ eli altındadır, denir.
5-Askerseniz ve savaş esiri size zimmetlenmişse, o savaş esiri,
6-Evinizde sizinle kalan, evinizin temizlik ve yemek gibi ev hizmetlerinde çalıştırdığınız hizmetliler,
7-Sahip olduğunuz köleleriniz ki bu himaye altında bulunanların önemli bir kısmı, yukardaki 10 maddeden herhangi biri yoluyla genellikle İRADELERİ YOK SAYILARAK; yemin ile ahid ile sözleşme ile maddi bedel veya hibe vb yollarla hürriyetlerini kaybetmiş olan erkek ve kadın kölelerdir. Kölelerin toplum içindeki statüleri yok denecek kadar azdır. Karın tokluğuna çalıştırmak veya fuhuş amaçlı kullanmak, onlara ilk sahip olma nedenleridir.
8-Ahlaksız bir fıtratınız varsa eğer; şehvetiniz için satın aldığınız veya değiştirdiğiniz kadın köle/köleler (Türkçesi cariye) ve belki daha başka nedenleriniz de olabilir.
Burada önemle vurgulamak istediğimiz şey;
“Ma melaket eymanukum” deyimini her gördüğünüzde sadece cariye anlamak veya sadece yetim anlamak veya sadece eş anlamanın hatalı olduğudur.
“Ma melaket eymanukum” deyimi iyi niyet sahibi kimseler için kullanıldığında masum bir ifade olurken, azgın niyet sahibi kimseler için kullanıldığında birçok zihinde yanlış çağrışımlar yapar.
Nitekim bu detaylar gözetilmeden yapılan ayet mealleri, bu çağrışımları neredeyse sabitlemiştir.
Örneğin;
a)“Ma meleket yeminuke”; Yemininle/Sözleşmenle/Gücünle Hak Sahibi Oldukların (Nebi için, Ahzab-52)
Bu deyimde diğerlerinin aksine; yeminler değil tekil ifade olan yemin kullanılması çok dikkat çekicidir.
Çünkü nebinin tek bir sözleşme maksadı vardı.
O maksat ise; köleleri farklı amaçlarla kullanmak değil sadece özgürleştirmek için sözleşme yapmaktı.
Özgürleştirmeyi ise; az kısmını (mehirlerini verip )nikah yolu ile evlenerek diğerlerini ise özgürlük bedellerini vererek yapardı.
Çünkü Arap örfünde kölenin azad olması ya evlenerek ya da bedelini ödeyerek olurdu. Oysa Nisa-25. Ayetteki önemli detay evlenilecek olan köle kadın olsa da mehirinin verilmesini emreder. Mehir vermeden evlilik onun hakkını istismardır.
b)“Ma melaket eymanuhunne”; Yeminlerinizle/Sözleşmelerinizle/Gücünüzle Hak Sahibi Olduklarınız (Kadınlar için, Nur-31, Ahzab-55)
c)“Ma melaket eymanukum”; Yeminlerinizle/ Sözleşmelerinizle/Gücünüzle Hak Sahibi Olduklarınız (Erkekler için, Nisa-3-24-25-36, Nur-31 vb.)
d)“Ma melaket eymanuhum”; Yeminleriyle/Sözleşmeleriyle/Güçleriyle Hak Sahibi Oldukları (Hem kadın hem erkek, Müminun-6,Mearic-30,Ahzab-50)
KUR’ANDA “MA MELAKET EYMANUKUM” DEYİMİ HANGİ AYETLERDE NEYİ KASTEDER?
1-Köleleşmiş bekar kadınlardır.
Nisa-3: “… Adil olamamaktan korkarsanız bir tane (özgür kadınlardan) ya da “Ma melaket eymanukum” (içinden bir tane) NİKAHLANIN….”
Arapça metnine bakarsak “bir tane” kelimesi; hem hür kadınlara hem de “ma meleket eymanukum”a gider.
Fakat ayetin öznesi, erkek ve erkeklerin evlenmesi olduğundan ma meleket eymanukum arasındaki bekar kadınlar kastedilir, erkek olanlar değil.
Nikah kelimesi gramer açısından sadece hür kadını değil; ma meleket eymanukum arasındaki bekar kadını da karşılar. Ve ayet, ister hür ister diğerinden ama bir tane ile nikahlanın, der.
Bu ayetten şimdilik 3 temel sonuç çıkaracağız;
- Ma meleket eymanukum arasındaki BİR KADIN İLE (KADINLAR İLE DEĞİL) nikahlanmaktan bahseder.
- O halde bu ayetteki ma meleket eymanukum, BEKAR/NİKAHSIZ KADINLARDIR.
- Ma meleket eymanukum arasındaki kadınla nikah emrini görmeyenler; ayetin içinde yer almayan ve asla ima dahi etmediği “yetinin” kelimesini parantezli veya parentezsiz ayete eklemiştir.
- Oysa bu ekleme; ma meleket eymanukum arasındaki kadınla nikahsız ilişkiyi yani zinayı doğrudan meşrulaştırmış olur.
2-Erkeğin nikahlı eşleridir.
Doğru meal;
Nisa-23-24: “…..Ma meleket eymanukum (nikahlı eşleriniz) dışındaki kadınlardan evli kadınlar size haram kılındı…..”
24. ayetin ilk cümlesinde görünürde fiil yoktur. Ama hakiki fiili, Nisa-23. ayetin başındaki “haramdır” fiilidir. Çünkü Nisa-24. ayet onun devamıdır ve yine son haram evliliğin sınırını çizer.
Ayetteki muhsenat kelimesi; evli kadın, hür kadın ve iffetli kadın olmak üzere 3 anlamı vardır.
Türkçe’de eş sesli kelime dediğimiz bu durum Arapça’da “Vücuh” olarak bilinir.
Evli kadın; hür de olabilir köleleşmiş kadın da.
Ayetin konusu yapılacak haram evlilikler olduğundan; hür veya iffetli kadınlarla evlenmeyi haram kabul etmek mantık dışıdır.
Bu nedenle “muhsenat” kelimesine evli kadın anlamı vermek mecburidir.
Erkek, ister hür ister köle olan BAŞKASIYLA EVLİ BİR KADINLA EVLENEMEZ.
KÖLE KADIN EVLİYSE, NİKAHI TEK ŞART İLE DÜŞER;
Kur’an hukukunun uygulandığı yerde, hüküm sahibi sadece ALLAH’TIR..
Müslüman olanın nikahı da boşanması da Kur’an hükümlerine göre yapılır.
Kadının nikahı sadece; ister özgür ister köle olsun kendisi müslüman olupta kocası müşrikse nikahı düşer.
Yani “ESARET”, Kur’anda nikahın düşmesine tek başına sebep değildir.
Köle ve evli olan kadın müslüman olmazsa, kendisi veya kocası da boşanmayı istemedikçe evli kadının nikahı düşmüş kabul edilemez. Onu bekar kabul edip onunla nikah yapılamaz.
ALLAH, KÖLE KADIN ve ERKEĞİN İFFETİNİ KORUMA ALTINA ALDIRMIŞTIR;
Ma melaket eymanukum arasındaki ister bekar ister başkalarıyla evli kadınların iffetleri, Kur’an tarafından korumaya alınmıştır.
Ma melaket eymanukum kapsamına, ibad (erkek köleler) ve imai (kadın köleler) de girer.
Aşağıdaki ayette de köle sahiplerine, köle kadın ve erkeğin iffetlerini korumaları emredilir.
Nur-32: “İçinizden bekarları (eyyim), ibadikum (erkek köleleriniz) ve imaikum (kadın köleleriniz) olanlardan salih olanları evlendiriniz. Eğer yoksul iseler, Allah onları lütfuyla zenginleştirir. Zira Allah, Vasidir, Alimdir.”
Bu ayet bekar erkek veya kadın ama özgürlüğünü bir sebeple kaybetmişlerden bahsederken; bırakın onların cinselliğinden istifade etmeyi tam aksine EVLENDİRMEYİ TAVSİYE EDEREK İFFETLERİNİ KORUMAYA ALIR.
Aşağıdaki ayette de köle kadın ve erkeğe kendi iffetlerini korumaları emredilir.
Nur-33: “Nikaha imkan bulamayanlar iffetlerini korusunlar. Allah lütfedip kendilerine bir imkan verinceye dek… Basit dünya hayatının geçici çıkarı için iffetli kalmak isteyen genç kızlarınızı iffetsizliğe zorlamayın. Kim onları zorlarsa, bilsin ki Allah, onların zorlanmalarından dolayı onlara karşı çok Bağışlayıcıdır, Rahmeti Kesintisizdir.”
Ayetin devamında kadın köle anlamlarındaki emetun veya imaun (emetun’un çoğulu) değil feteyate kullanılmıştır.
Feteyate daha yeni gençlik çağına erişmiş genç kızdır ama kız evlat değildir.
Allah; ma meleket eymanukum kapsamındaki genç bekar kızlara; imai değil feteyate yani genç kızlarınız demesi muhteşem bir bakış açısıdır.
Onlara genç kızlarınız demesi, köle sahiplerine, eski kölelik uygulamalarını terk ederek kızlarınız nazarıyla bakın ve onları iffetsizliğe yani gerek satıp el değiştirerek gerekse cinselliklerinden faydalanarak geçici dünya kazançları ve hevesleriniz için zorlamayın emri vermiştir.
Bu ayetler buradayken, onların nikahını düşüren ve cinselliğine göz dikme ruhsatı veren o dehşet fetvalar.
ZİNAYI MEŞRULAŞTIRAN NİSA-24. AYETİN HATALI MEALİ;
Nisa-23-24: “ (Savaş esiri olarak) sahip olduklarınız hariç, evli kadınlar (da size) haram kılındı.(Bunlar) üzerinize Allah’ın emri olarak yazılmıştır.….” (Diyanet)
“İlla ma melaket eymanukum” deyimine, “(Savaş esiri olarak) sahip olduklarınız hariç” anlamı verilmiştir.
Bu ayetin malum mealinden ilk şu anlaşılır; evli kadınlarla evlenemezsiniz. Buraya kadar doğrudur.
Fakat devamına “İlla ma melaket eymanukum= (Savaş esiri olarak) sahip olduklarınız hariç” anlamı verilince mesaj;
“Evli kadınlarla evlenemezsiniz ama “yeminle sahip olduğunuz kimseler” hariç. Onlar evli de olsa bekar da olsa önemli değil, evlenebilirsiniz” ruhsatına evrilmiştir.
Maalesef bu meal ve tefsirler, neden oldukları ahlak dışı uygulamalarla Allah’ın birçok ayetini inkar ederek cariye ile nikahsız ilişkinin önünü (zina) açmışlardır.
Bin yılı aşkındır tecavüzleri ve zinayı meşrulaştırmaya dayanak gösterilen bu ayet, anlamca tahrif edilmiştir. Oysa yukarda bahsettiğimiz üzere kastedilen, erkeğin nikahlı eşleridir.
Bu ayetten şimdilik 7 temel sonuç çıkaracağız;
- Kur’anda bir nedenle köleleşmiş evli kadının müslüman olup, kocasının müşrik olması hali hariç evliliğinin bittiği kabul edilemez.
- Ayetin öznesi erkek ve erkeğin başka evli kadınlarla evliliği yasak olduğundan; ma melaket eymanukum olanlar a)Hür eşler, b)Nikahla hürleşen eşlerdir.
- Bu deyimin içine hür eş veya nikahla hürleşen eşler nasıl dahil olur derseniz; evlilik de bir sözleşmedir ve evlenilmiş eşler ma melaket eymanukum arasına dahil olur. (Ahzab-52)
- Ayette yasaklanan evli kadınlar; ister HÜR ister KÖLE olan DİĞER EVLİ KADINLARDIR. Dikkat çekilen, kadının evli olmasıdır. Kadının inanç kimliği değil.
- Allah Nur-32-33. ayetler; kölelerin iffetini koruma evlilik yoluyla koruma altına almışken, sanki bu ayetler yokmuş gibi; Nisa-24. ayetteki ma meleket eymanukum içindeki evli kadınları nasıl helal sınıfa sokmuşlardır?
- Allah Nur-32-33. ayetlerde efendilerine; “Ma melaket eymanukum” arasındaki köle kadınların iffetlerini koruma ve evlendirme emri vermişken, zorlama ve cesaretli fetvalarla nasıl onlarla NİKAHSIZ CİNSEL İLİŞKİ KURULABİLİR?
- Ne yazık ki köleleşmiş insanlarla zinayı kapatan ayet, zinayı meşrulaştıran ayet olarak meal ve tefsir edilmiştir.
3-Kölelşemiş bekar kızlardır.
Nisa-25: “Sizden kim muhsenat mümin kadınlarla evlenecek güce sahip değilse, “ma melaket eymanukum”(içinden) mümin KIZLARINIZLA evlensin….”
Bu ayette de “ma melaket eymanukum” kapsamı değişir ve onlarla evlilik yapmanın yasak olmadığı belirtilir.
“ma melaket eymanukum” ifadesi ;mümin, bekar, iffetli kızlardır.
4-Nikahlı eşler ile kadın ve erkek köleler;
Nisa-36: “… Anne ve babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yol oğluna, ma melaket eymanukum’e iyilik edin…”
Bu ayette Allah’ın kibirli ve kendini övenleri sevmediği belirtilmiş ve geniş bir yelpazedeki insanlara iyiliği emretmiştir.
Ve ma melaket eymanukum deyimi en geniş kapsama sahip olup; sorumluluklarını üstlendiğiniz herkestir.
O dönem için erkek ve kadın köleler, nikahlı eşler, çocuklar, yetimler, zimmetli esirler, ticaret erbabının maiyetindeki işçiler vb.
“ma melaket eymanukum” ifadesi içine; anne ve baba, yakın akraba, yetimler, yoksullar, yakın komşu, uzak komşu, yakın arkadaş, yol oğlu sayılmamıştır. Çünkü bunlar herhangi bir sözleşme veya güç ile himaye altına alınmış değillerdir.
Fakat kadın eşler sayılmamıştır. Bunlar yakın akrabaya dahil edilemez. Kadın eşler de ma meleket eymanukum kapsamı içindedir. Çünkü eş; evlilik sözleşmesiyle sorumluluk altına alınmıştır.
5-Erkeğin nikahlı eşleridir.
Müminun-5: “Onlar, ırzlarını korurlar.”
Müminun-6: “Eşleri ve ma melaket eymanuHUM (kölelerden evlilik yoluyla eşleri) dışında. Elbette onlar (eşleriyle olan ilişkilerinden dolayı) kınanmazlar.”
Müminun-7: “Kim bunun ötesinde bir şey isterse, işte onlar haddi aşanlardır.”
Maide-87: “……Haddi aşmayın. Allah, haddi aşanları sevmez.”
Ayetteki deyime özellikle dikkat etmenizi rica ederim.
…eymanukum değil,
….eymanuhunne değil,
…yeminuke değil,
…eymnanuhum (onların)’dır.
Ayet müminler diye başlayıp “Onlar” ( hem erkek hem de kadın) öznesiyle devam ettiğinden, deyim de değişmiştir.
Bu ayete kadar bahsedilen kişiler mümin kimselerdir. Kur’an “müminler” terimiyle hem erkek hem de kadın müminleri kastetmekte; ezvac (eşler) terimi de hem erkek hem de kadın eşlere işaret etmektedir.
Yani “ma meleket eymanuhum” ifadesine “onların kadın köleleri” anlamı verilmesi imkansızdır.
Eğer böyle olsaydı; özne sadece erkekler olmalıydı.
Fakat Diyanet dahi ma melaket eymanuhum’u cariye olarak tercüme etmiştir. ma melaket eymanuhum’u cariye olduklarını kabul edersek;
a) Öznelerden biri olan mümin kadınların da cariyelerle olan cinsel ilişkilerinden (yani lezbiyenlik) dolayı kınanmadıklarını anlamamız,
Kölelerin içinde erkek köle olduğunu bildiğimiz için;
b) Öznelerden biri olan mümin kadınların erkek kölelerle olan cinsel ilişkilerinden dolayı kınanmadıklarını anlamamız gerekecektir.
Peki Allah’ın emri bu mudur! Asla..
Kaldı ki her ma melaket eymanuhum’a yetim manasını vermek isteyenler için de oldukça çirkin bir anlam oluşacağından zaten bu da olası değildir.
Ama bu ayette ma melaket eymanuhum ile gerçekte kastedilen şey; nikah yoluyla sorumluluklarını üzerlerine aldıkları eşlere (ezvaç) vurgu yapmaktadır.
Ve Rab son noktayı koyar;
Müminun-7: “Kim bunun ötesinde bir şey isterse, işte onlar haddi aşanlardır.”
Maide-87: “……Haddi aşmayın. Allah, haddi aşanları sevmez.”
İsimler arasındaki (اَوْ) edatı, seçenek sunmaz ve (وَ) bağlacı görevi yapar.
Bu yoruma göre, cümlenin başında yer alan (اَوْ) takısı “yahut” anlamında zinaya kapı aralayacak bir seçenek bildirmeyip;
Müminun-5-6. ve aynı şekilde Mearic-29-30. ayetlere göre müminlerin edep yerlerini, sadece hür kimselerden evlendikleri eşlerine ve köle kimselerden evlendikleri eşlerine açabileceğini açıklamaktadır.
İslamda kadınla evlilik;
- Hür kadınsa mehrini vererek veya
- Ma meleket eymanuhum içinden olan bekar kadınsa mehirsiz evlenerek olur bilgisi hatalıdır. Çünkü Nisa-25. ayet; evlenilecek olan köle kadın olsa da mehirinin verilmesini emreder. Mehir vermeden evlilik onun mehir hakkını istismardır.
Özetle ayet der ki; müminler ırzlarını korurlar. Elbette nikahlı eşleriyle olan ilişkileri helaldir bundan dolayı kınanmazlar.
6-Erkeğin nikahlı eşleridir.
Mearic-29 ve Mearic-30. Ayetler; Müminün-5 ve Müminün-6. ayetle aynı olduğundan yukardaki izahımız aynıdır.
7- Kadın kölelerdir.
Nur-31: “Ve de mümin kadınlara söyle, bakışlarından bir kısmını sakınsınlar, ırzlarını korusunlar… ma meleket eymanuhunne …..avret yerlerinin henüz farkında olamayan çocuklar hariç açığa vurmasınlar…”
Ma melaket eymanukum deyimine sadece cariye demek mutlak hatadır demiştik. İşte kadınlar için kullanılan deyim.
Bu deyim ne sadece kadın köleyi ne de kadın eşi kasteder.
Ekonomik gücü olan kadınların da yeminleriyle/sözleşmeleriyle/gücüyle hak sahibi olduklarından bahseder.
Buna kocası olabilir diyenler için belirtelim, ayetin üst kısmında kocaları yani (bu’uletihinne) ifadesi geçer.
Belirtelim ki zengin kadınların da kocalarından ayrı kadın veya erkek köleleri veya sorumluluklarını aldıkları ve hatta ziynet yerlerini görmelerinde mahsur olmayacak kadar yakın kimselerini kastettiği anlaşılır.
8- Kadın kölelerdir.
Nur-33: “Nikaha imkan bulamayanlar iffetlerini korusunlar. Allah lütfedip kendilerine bir imkan verinceye dek. Eğer onlar için hayrlı olduğunu görüyorsanız yeminle hak sahibi olduklarınızdan (ma melaket eymanukum) mukatebe yapmak isteyenlerle hemen antlaşma yapın. Ve Allah’ın size verdiği mallardan onlara verin. Basit dünya hayatının geçici çıkarı için iffetli kalmak isteyen genç kızlarınızı iffetsizliğe zorlamayın. Kim onları zorlarsa, bilsin ki Allah, onların zorlanmalarından dolayı onlara karşı Çok Bağışlayıcıdır, Rahmeti Kesintisizdir.”
“Mukatebe”, köle kendi diyet bedelini kazanarak ve taksitle ödemek üzere efendisiyle bir sözleşme yapabilir, taksitleri bitince de hür olurdu. Taksitler adil ve ödenebilir ölçüde olması gerekirdi. Köleden böyle bir mukatebe teklifi geldiğinde, efendisinin reddetme yetkisi yoktur.
Ayette kadın köle anlamlarındaki emetun veya imai değil feteyate kullanılmıştır.
Feteya; daha yeni gençlik çağına erişmiş erkek; feteyate daha yeni gençlik çağına erişmiş genç kızdır ama kız evlat değildir.
“Genç kızlarınızı iffetsizliğe zorlamayın.” emrindeki feteyate’nin ayetin bağlamından öz kız evladı değil, ma meleket eymanukum kapsamında olduğunu anlamak mümkündür.
Çünkü hemen üst cümlede köle sahiplerine, onlar isterlerse anlaşma yapın derken, özellikle genç kadın kölelerle anlaşma yapmayarak, onları gerek satıp el değiştirerek gerekse cinselliklerinden faydalanarak, geçici dünya kazançları ve hevesleri için nikahsız ilişkiye girmelerini bir kez daha yasaklamıştır. Üstelik onları zorlayanları, o genç kızların başına gelecek her fenalığı Rabbin affedeceği fakat zorlayanların bundan mesul tutulacağı ikazını yapar.
Bu kısmı, kendi öz kızlarınızı istekleri dışında evlendirme zorlamayın ve itaatsizliğe sürüklemeyin babında meal veren olsa da ayetteki konu bağlamından kopuk anlam vermek olur. Çünkü ayet, hala kadın kölelerden bahsetmeye devam etmektedir.
Meryem-20. ve 28. Ayetlerde biğa’ya, iffetsiz anlamı verildiğinden bu ayette biğa’ya taşkınlık değil iffetsizlik anlamı verilmesi çok daha doğrudur.
9-Evde yaşayan diğer kimselerdir. Bunlar; köleler, nikahlı diğer eşler, sorumluluğu üstlenilmiş yetimler, akrabalar, hastalar vb olabilir.
Nur-58: “Ey iman edenler! Yeminle hak sahibi olduğunuz kimseler, sizden erginlik yaşına gelmemiş olanlar; şu üç vakitte, yanınıza girmek için sizden izin istesinler; sabah salatından önce, gün ortasında elbiselerinizi çıkardığınızda, akşam salatından sonra. Bu üç vakit “avret” vaktidir. Bunlar dışında birbirinizin yanına girip çıkmanızda siz ve onlar için bir günah yoktur. İşte Allah, size ayetleri böyle açıklıyor. Allah, Her Şeyi Bilendir, En İyi Hüküm Verendir.”
Ayetin ev ortamı ve evdeki avret zamanlarından bahsetmesi ve düzenlemesi; ma melaket eymanukum deyiminin kapsamını daraltır.
Evdeki yetişkinlerin, yetişkinlerden kasıt sadece anne-baba değildir, mahrem zamanlarına vurgu yapıldığından; ma melaket eymanukum deyimi; ergenlik çağını geçmiş evdeki hizmetçiler, köleler, nikahlı diğer eşler, sorumluluğu üstlenilmiş yetimler, akrabalar, hastalar vb olabilir.
10-Kölelerdir.
Rum-28: “Kendinizden, size bir örnek vermektedir. Size verdiğimiz mallarda yeminle hak sahibi olduğunuz kimselerden ortaklarınız var mı?….”
Ayet, Rabbin yetkilerini kimseyle paylaşmayacağını ve şirk unsurunu kabul etmeyeceğine dair insanlar arasından örnek vermektedir.
İnsanların kendi aralarındaki oluşturduğu sınıf farkını örnek verir.
O dönemde insanlar arasında üst sınıf olan efendilerin sahip oldukları mallarda, kendilerine göre alt sınıf kabul ettikleri ma melaket eymanukum ile eşit oranda ortak olup-olmamalarını sorarak;
Bu deyim, siz size emanet edilenler üzerindeki tasarruf hakkınızı başkalarıyla paylaşmaya dahi yanaşmazken, Allah’ın mutlak otoritesini başkalarıyla paylaşmasını O’ndan nasıl beklersiniz? Şeklinde örnek vermek için kullanılmıştır.
Kastedilenler; köleler, hizmetliler vb efendinin emrinde olanlardır.
11- Savaş esirleridir. Fakat nebi onları özgürlüğüne kavuşturmuştur.
Ahzab-50: “Ey Nebi! Biz, ecirlerini verdiğin eşlerini ve Allah’ın sana verdiği1 yeminle hak sahibi olduğun eşlerini2 ;seninle birlikte hicret eden amcanın kızları, halalarının kızları, dayının kızları, teyzelerinin kızlarını; eğer kendisini nebiye hibe eden, nebinin de nikahlamayı istediği mümin bir kadını3, müminlerin dışında yalnız sana helal kıldık. Ebette senin için bir güçlük olmaması için onlara yeminle hak sahibi oldukları eşleri hakkında neyi farz kıldığımızı bildirdik. Allah çok Gafur Rahimdir.””
Ayetteki “Onlar” zamiri, 49. ayette hitap edilen müminlerdir. “Onlar” ( hem erkek hem de kadın) zamirinden dolayı deyim de değişmiştir. Müminun-6. ve Mearic-30. ayetlerde olduğu gibi.
Bu ayette Allah’ın müslümanlara ciddi bir ikazını görürüz.
Biz Allah’ın bu ikazının, ma meleket eymanuhum kapsamının kadın esir/köle olarak daraltılıp değiştirilmesini, onlarla nikahsız ilişkinin insan mahsulü helal fetvaları ile meşrulaştırılmasını, iffetlerinin yok sayılması gibi uygulamaların kendi emri olmadığını; bu konuda onlara neyi farz kıldığımızı ve kılmadığımızı biz biliriz anlamında meydan okuması olarak değerlendiriyoruz.
Ve Rab aynı konuda Müminun-7. ayetle son noktayı koyar;
Müminun-7: “Kim bunun ötesinde bir şey isterse, işte onlar haddi aşanlardır.”
Maide-87: “…Haddi aşmayın. Allah, haddi aşanları sevmez.”
12- Erkeğin nikahlı eşlerdir.
Ahzab-52: “(O) kadınların1 dışındakiler2 sana helal değildir. Onların güzellikleri hoşuna gitse bile onları eşlerin ve3 yeminle sahip olduğun eşlerinden hiçbirine tercih edemezsin4. Allah her şeyi gözetleyendir.”
“İlla ma meleket yeminuke= “Sahip oldukların dışında” anlamından kasıt, nebinin eşleridir.
Nebiye hem eşlerini boşamak hem de yeni evlilikler yapmak yasaklanmıştır.
Ayet der ki; HALEN SAHİP OLDUKLARIN DIŞINDA, gelecekteki savaşlarda esir veya başka yollarla (hediye gibi) ma melaket yeminuke olacak kadın olursa o kadınları nikahına almayacak ve azat edeceksin.
Çünkü nebi; kadınları köle olarak kullanmaz. Onları özgürlüğüne kavuşturur. Ya özgürlük bedelini ödeyerek ya da Nisa-25. ayet gereği mehirini verip nikahına alıp evlenerek. Fakat evlilik, bu ayet ile yasaklandığından, artık sadece özgürlük bedelini ödeyecektir.
13- Kadın kölelerdir.
Ahzab-55: “Onlara; Babaları, oğulları, kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, hemcinsleri ve Yeminle hak sahibi oldukları ile serbestçe görüşmelerinde bir sakınca yoktur. Allah’a karşı takva sahibi olun. Kuşkusuz Allah, Her Şeye Tanık’tır.”
Bu ayetin konusu; Ahzab-53: “…Onlardan (nebi eşleri) bir şey isteyeceğiniz zaman da hicap arkasından isteyin…” ayetiyle başlar ve ayette verilmiş emir, nebi eşleri ve eve gelen-gidenlerle ilgili verilmiş bir emirdir.
Çünkü nebinin evi sıradan bir ev değildir. İnananlara-inanmayanlara ayetlerin tebliğinin, müslümanların yeni dinlerini öğrenme çabalarının, gelen-gidenin her gün artan sayıda ve Araplardaki o dönem görgü kurallarının oldukça zayıf olmasının evdeki nebi eşlerinin kendilerine ait özel yaşam alanını zedelemesi üzerine bu emir verilmiştir.
Hicabın anlamlarından biri; iki şey arasına girerek, birini diğerinden koruyan, saklayan nesneyi ifade eder.
O dönem evlerin iç odalarında kapı değil örtü kullanıldığından, ayette iç odalara dalmayın ve hicap arkasından seslenin emri verilmiştir.
Aslında bu emrin mantığını izah bile abestir.
Devamı olan Ahzab-55. Ayette, nebi eşlerinin ev içinde sayılan kişilerle hicap arkasından değil doğrudan görüşebilecekleri erkekler bildirilirken, görüşebilecekleri arasında ma melaket eymanuhunne de sayılmıştır. Bu deyim, nebi eşlerinin sahip olduğu hizmetlilerini kasteder.
ÖZETLE; “MA MELAKET EYMANUKUM/ EYMANİHUM/ EYMANUHUNNE” DEYİMLERİNİN KAPSAMI HER YERDE AYNI DEĞİL, AYETİN KONUSUNA GÖRE GENİŞLEMEKTE VEYA DARALMAKTADIR.
Irzları ve canları koruma altındadır.
Ancak onlarla nikahla birliktelik sağlanabilir.
Nikahsız birliktelikler rıza ile “zina”, rızasız “tecavüzdür”.
Sevindim sayın adnan, biz teşekkür ederiz. Size de selamlar..
Teşekkürler Nursel hanım böyle derli toplu halde olması da çok güzel selamlar