Bahse konu tahrif farklı şekillerde yapılır. Örneğin;
- Mesajın zarfı olan sözü değiştirmek, bozmak yani farklı bir kelime kullanmak ile.
- Kelime/cümle eksiltme veya ekleme yapmak ile.
- Kelime veya cümlenin aslının muhafaza edildiği durumlarda, tevil (anlam giydirme) ederek mesajın anlamını farklılaştırmak/çarpıtmak ile.
Kutsal Kitabın tahrife uğrayıp-uğramadığı, eldeki en eski kitapla şuan mevcut olanlar arasındaki METİN MUKAYESESİ ile çok net anlaşılabilir.
Bu metod gözlere ve kulaklara hitap ettiği için, itirazın mümkün olmayacağı bir yöntemdir. Fakat buradaki en önemli nokta; eldeki en eski kitabın, vahiy ile indirilen ilk kitap olup-olmadığından emin olmaktır.
Gelecekte bir gün, eldekilerden daha eski tarihli bir kitabın bulunması olasılığı göz ardı edilemez.
İsteyen bu olasılığı beklemeyi tercih edebilir fakat bu olasılık, o kişinin yaşam süresi içinde gerçekleşir mi, bilinemez?
Bunun gerçekleşmesi fakat inancını doğrulamaması durumunda kişinin, sonsuz ahiret yaşamında Rab rızasını ve cenneti tamamen kaybedecek olması, imana sadakat ile açıklanabilir mi ve Rab için bu kıymetli bir tercih olmuş olur mu?
Bu durumda emin olmanın en hızlı yöntemi;
Son Allah rasulunun getirdiği kitap olan Kur’an ile ellerindeki kitaplarda anlatılan Tanrı inancı, ahiret inancı, nebiler ve onların yaşadıklarının Kur’andaki anlatımları ile karşılaştırmaktır.
Rab, gelmiş gelecek tüm yaratılmışların sahibidir.
Farklı kavimlere, zamanın ve ihtiyaçların gereğine göre rasullerle gönderdiği şeriatler farklı olsa da;
Sünnetim dediği yasaları (EVRENSEL YASALARI) ve sünnetimde değişiklik olmaz dediği ayetlerle bize açıkladıklarını dikkate aldığımızda;
Zatıyla ilgili isimleri değil ama SIFATLARI, vahyettiği şekilde kendisine inanan ve inanmayanların dünya ve AHİRETTEKİ AKİBETLERİ, insanlara gönderdiği rasullerin ve nebilerin SEÇKİNLİĞİ ve SIFATLARI, onların YAŞAMLARI ve akibetleri arasında ZITLAŞMA ASLA fakat ÖRTÜŞME MUTLAKA olmalıdır.
Bu kesin bir yasadır.
Çünkü bu kitapların kaynağı aynı Tanrıysa, ondan gelen kitapları ve ilahi yasaları arasında ZITLIK OLAMAZ.
Zıtlık olabilir kabulünü taşıyanlar için kainat dolusu delil sunmak faydasızdır. Herkes hak ettiğini çağırır, der susarız.
Kişinin bu karşılaştırmadan sonuca ulaşabilmesi için; Kur’anı Rabbin son kitabı, Muhammed nebinin de Rabbin son rasulu ve nebisi olduğuna iman etmesi gerekir.
Kişi bunlara iman etmiyor veya iman ediyormuş gibi görünüyorsa, bu karşılaştırma kendisine sadece azaptır ve azgınlığını artırır.
Kişi temiz akıl sahiplerindense eğer, bu karşılaştırma yıkımlara sebep olacak olsa da doğruların inşasında yoluna ışık tutacaktır.
Rab, kullarını en iyi bilendir. Kulunun kendine tam teslim olabilmesi için, kitabında yer yer ayetlerin doğruluğunu teyit etmelerini tavsiye ederek, kalplerinin huzurla teslim olmasını ister. Örneğin;
Mümin-82: “Onlar yeryüzünde gezip dolaşarak kendilerinden önce gelenlerin sonlarının nasıl olduğuna bakmadılar mı? Hâlbuki onlar kendilerinden daha güçlü, yeryüzündeki eserleri daha üstündü. Fakat kazandıkları şeylerin kendilerine bir yararı olmadı.”
Kalbi huzur bulsun isteyen nebisi bile olsa, nebisini terslemez ve onun temiz niyetine karşılık istediğini verir. Örneğin;
Bakara-260: “Hani İbrahim Rabbine, “Ey Rabbim! Bana ölüleri nasıl diriltiyorsun göster!” demişti. O da ona, “Yoksa inanmıyor musun?” diye sormuştu. O da: “Bilakis! Bunu kalbimin mutmain/emin olması için” diye cevap verdi…..”
O Rab ki, kullarına sürekli olarak akıllarını kullanmalarını, düşünmelerini, sorgulamalarını ve muhakeme etmelerini ister.
Kur’anın önceki kitaplardan kalanları TASDİK ETTİĞİ ve KORUDUĞU doğrudur. Ayeti;
Maide-48:“Biz sana kendinden önce gelmiş olan kitapları doğrulamak ve böylece onları da koruma altına almak [muheyminen] üzere, gerçeği bildiren Kitap’ı indirdik. O hâlde sen, onların arasında Allah’ın sana indirdiğiyle hükmet …..”
Ehli kitabın dilinden düşürmediği ayet yukardaki ayettir. Tasdik kısmı dillerindedir ama koruduğu kısmını asla dikkate almazlar.
Çünkü peşinden gelecek olan, kimden ve neye karşı korumuş olduğu soruları, zihinleri kurcalasın istemezler.
Tevrat ve İncil’in Allah’tan gelen iki ilahi kitap olduğu gerçeği, bizzat Kur’anda defalarca vurgulanır. Bu kitaplara inanmayan hiç kimse müslüman olmaz.
Dolayısıyla, bu kitaplarda olan HER ŞEYİN YANLIŞ olduğuna dair iddia yoktur fakat ÖNEMLİ DERECEDE TAHRİFAT YAPILDIĞI Kur’an ayetleriyle sabit olup, Rabbin azabı vurgulanmaktadır.
Rasul ve nebiler Rabbin seçilmiş, her açıdan özellikle AHLAK ve EDEP açısından insanlığa örnek insanlardır.
Rasulluk vazifesi sırasında mutlak hatasız oldukları fakat nebilik vazifesi sırasında beşer olmalarından dolayı küçük hatalar yapabildikleri fakat Rab tarafından uyarıldıkları Kur’an ayetleriyle belirtilmiştir.
Bu linkten ilgili yazımıza ulaşabilirsiniz. (https://nurseldurabay.com/nebi-rasul-tanimlarinin-uzerleri-ozellikle-mi-ortuldu/)
BURSA PRORESTAN KİLİSESİ‘ne ait “https://kutsalkitap.info.tr/” linkindeki Kutsal Kitap ile Kur’anı karşılaştırdığımızda;
KUR’AN önceki kitaplarda olan neyi TASDİK ETMİŞ, neyi REDDETMİŞ ve neyi KORUMUŞ bazı örneklerler üzerinden bakalım;
BAZI KONU BAŞLIKLARI;
1- LUT NEBİ; | 7- ADEM NEBİ; | 13-YAHUDA İLE TAMAR; |
2- NUH NEBİ; | 8- HAVVA; | 14- FAHİŞELİK VE ZİNA EMİRLERİ ARASINDAKİ ÇELİŞKİ; |
3-İBRAHİM NEBİ (AVRAM); | 9-SÜLEYMAN NEBİ; | 15- TANRI İNANCI; |
4- MUSA NEBİ; | 10-MUSA NEBİNİN ÖLÜMÜ; | 16-EZGİLER EZGİSİ; |
5- HARUN NEBİ; | 11-YAKUP NEBİ; | |
6- DAVUD NEBİ; | 12-AMMON’UN KIZ KARDEŞİ TAMARA TECAVÜZ ETMESİ; |
1- LUT NEBİ;
Kutsal Kitabın Yaratılış 19:30-38. ayetlerine göre;
Kur’an, Tevrat’taki adı geçen LUT’U TASDİK EDER.
Fakat Lut nebinin kızlarının evlenecek kimse olmadığı ve nesillerini devam ettirmek için babaları Lut’u ayrı gecelerde sarhoş edip cinsel ilişkiye girerek hamile kalmalarını, bunu bir nebinin kızlarının yapabileceğini, homoseksüellik helak sebebiyken ENSEST İLİŞKİYİ kabullenebileceklerini, Lut nebiyi kızlarıyla cinsel ilişkiye girdiğini fark edemeyecek kadar sarhoş olmasını KUR’AN REDDEDER.
Rab, Lut nebinin yaşamını ve nebiliğini Kur’anda anlatarak bilgilerin doğrusunu KUR’ANDA KORUMA ALTINA ALIR.
2- NUH NEBİ;
Kutsal Kitabın Tekvin, 9/20-25.ayetlerine göre;
Diğer zıtlıklar bir yana, Nuh nebinin torunu tarafından tecavüze uğramasını KUR’AN REDDEDER.
Rab, Nuh nebinin yaşamını ve nebiliğini Kur’anda anlatarak bilgilerin doğrusunu KUR’ANDA KORUMA ALTINA ALIR.
3-İBRAHİM NEBİ (AVRAM);
Kutsal Kitabın Tekvin, 9/20-25.ayetlerine göre;
Diğer zıtlıklar bir yana, İbrahim nebinin yaşamak arzusuyla ve korkudan Allah’a değil karısına sığınan, kendisi evliyken karısının Firavunla evlenmesine göz yuman, korkaklık ve namussuzluk yalancılık gibi sıfatlarla tanıtılmasını KUR’AN REDDEDER.
Rab, İbrahim nebinin yaşamını ve nebiliğini Kur’anda anlatarak bilgilerin doğrusunu KUR’ANDA KORUMA ALTINA ALIR.
4- MUSA NEBİ;
Kutsal Kitabın Çölde Sayım 11:1-35. ayetlerine göre;
Diğer zıtlıklar bir yana, MUSA nebinin Rabbe çıkışmasını, isyan etmesini KUR’AN REDDEDER.
Rab, Musa nebinin yaşamını ve nebiliğini Kur’anda anlatarak bilgilerin doğrusunu KUR’ANDA KORUMA ALTINA ALIR.
5- HARUN NEBİ;
Kutsal Kitabın Çıkış, 32/1-5. ayetlerine göre;
5Harun bunu görünce, buzağının önünde bir sunak yaptı ve, “Yarın RAB’bin onuruna bayram olacak” diye ilan etti.”……
Diğer zıtlıklar bir yana, Harun nebinin kavmin zorlamasıyla altın buzağıyı yaptığını/yaptırdığını KUR’AN REDDEDER.
Rab, Harun nebinin yaşamını ve nebiliğini Kur’anda anlatarak bilgilerin doğrusunu KUR’ANDA KORUMA ALTINA ALIR.
6- DAVUD NEBİ;
Kutsal Kitabın II. Samuel, 11/2-27. ayetlerine göre;
Diğer zıtlıklar bir yana, Uriya adlı bir komutanının hanımıyla zina eden, ondan gayrimeşru çocuk sahibi olan ve onunla evlenmek için kocası (iyi ve mert) Uriya’ya komplo kurarak öldürten bir zorba olarak takdim edilmesini KUR’AN REDDEDER.
Rab, Davud nebinin yaşamını ve nebiliğini Kur’anda anlatarak bilgilerin doğrusunu KUR’ANDA KORUMA ALTINA ALIR.
7- ADEM NEBİ;
Kutsal Kitabın Tekvin, 3/17;22-23. ayetlerine göre;
“17 RAB Tanrı Adem’e, “Karının sözünü dinlediğin ve sana, Meyvesini yeme dediğim ağaçtan yediğin için, Toprak senin yüzünden lanetlendi” dedi,“ Yaşam boyu emek vermeden yiyecek bulamayacaksın…. 22 Sonra, “Adem iyiyle kötüyü bilmekle bizlerden biri gibi oldu” dedi, “Artık yaşam ağacına uzanıp meyve almasına, yiyip ölümsüz olmasına izin verilmemeli.” 23Böylece RAB Tanrı, yaratılmış olduğu toprağı işlemek üzere Adem’i Aden bahçesinden çıkardı. 24Onu kovdu. Yaşam ağacının yolunu denetlemek için de Aden bahçesinin doğusuna Keruvlar ve her yana dönen alevli bir kılıç yerleştirdi. “
Diğer zıtlıklar bir yana Adem’in ölümsüz yaratıldığından, karısı yüzünden meyve yemesinden bahsedilerek hem Allah’a hem Adem’e hem de karısına iftira atılmasını ve toprağın lanetlenmesini KUR’AN REDDEDER.
Rab, Adem nebinin yaşamını Kur’anda anlatarak bilgilerin doğrusunu KUR’ANDA KORUMA ALTINA ALIR.
8- HAVVA;
Kutsal Kitabın Tekvin, 3/12-13;16.ayetlerine göre;
“12Adem, “Yanıma koyduğun kadın ağacın meyvesini bana verdi, ben de yedim” diye yanıtladı.13 RAB Tanrı kadına, “Nedir bu yaptığın?” diye sordu. Kadın, “Yılan beni aldattı, o yüzden yedim” diye karşılık verdi……16RAB Tanrı kadına,
Diğer zıtlıklar bir yana, kadının doğum ağrı ve sancısını, kocaya arzu duymayı ve kocanın hakimiyetine girmeyi yasak meyve yedirmenin cezası olarak anlatılmasını KUR’AN REDDEDER.
Rab, Adem’in eşinin ismini Kur’anda geçirmez ve Adem nebi ile yaşamını Kur’anda anlatarak bilgilerin doğrusunu KUR’ANDA KORUMA ALTINA ALIR.
9-SÜLEYMAN NEBİ;
Kutsal Kitabın Krallar, 11/1-4. ayetlerine göre;
Diğer zıtlıklar bir yana, Süleyman nebinin hanımlarından putperest olanların oyununa gelerek küfre düşen ve puta tapan biri olarak gösterilmesini KUR’AN REDDEDER.
Rab, Süleyman nebinin yaşamını ve nebiliğini Kur’anda anlatarak bilgilerin doğrusunu KUR’ANDA KORUMA ALTINA ALIR.
10-MUSA NEBİNİN ÖLÜMÜ;
Kutsal Kitabın Yasa’nın Tekrarı 34/5-8. ayetlerine göre;
“Musa’nın Ölümü
Diğer zıtlıklar bir yana, Musa nebinin insanlara tebliğ ettiği Tevratta kendisinin ölüm hikayesini anlatıyor olmasını KUR’AN REDDEDER.
11-YAKUP NEBİ;
“24Böylece Yakup arkada yalnız kaldı. Bir adam gün ağarıncaya kadar onunla güreşti. 25Yakup’u yenemeyeceğini anlayınca, onun uyluk kemiğinin başına çarptı. Öyle ki, güreşirken Yakup’un uyluk kemiği çıktı. 26Adam, “Bırak beni, gün ağarıyor” dedi.
Diğer zıtlıklar bir yana, Yakub nebinin Tanrı ile fiziki olarak güreşmesini, Tanrının yarattığı varlık karşısında aciz kalmasını, yenilmesini yani mutlak güç sahibi Tanrının aciz gösterilmesini KUR’AN REDDEDER.
Her ne kadar müslüman bazı kimseler ve yahudi alimleri, bu güreşmenin Tanrı ile olmadığını, Yakub’un kutsanmak için kendi kendisiyle yani egosu ile güreştiğini, adam dediği kişinin yani yendiği egosunun olduğunu, kendi kendine İsrail ismini taktığı şeklinde yeniden anlam giydirme çabaları olsa da ” BURSA PROTESTAN KİLİSESİ” ne ait;
“https://kutsalkitap.info.tr/” sitesinde hizmet veren “Kutsal Kitap” isimli sayfada, bu güreşmenin bizzat Tanrı ile fiziki olarak güreştiğini açıklar. Çünkü devam eden son 2ayette;
“Yaratılış 32:31-32.ayete göre; 31Yakup Peniel’den ayrılırken güneş doğdu. Uyluğundan ötürü aksıyordu. 32Bu nedenle İsrailliler bugün bile uyluk kemiğinin üzerindeki siniri yemezler. Çünkü Yakup’un uyluk kemiğinin başındaki sinire çarpılmıştı.” der.
Özetleyecek olursak; mecazi anlam giydirme çabasını son 2 ayet ve ilgili kilise çok net yalanlar.
Çünkü; kişinin egosu veya nefsiyle mücadelesi, zihinsel ve manevi bir mücadele olmasından sebep fiziki bir zarar ile sonuçlanamaz.
12-AMMON’UN KIZ KARDEŞİ TAMARA TECAVÜZ ETMESİ;
Kutsal Kitabın 2. Samuel 13:1-14. ayetlerine göre;
15- TANRI İNANCI;
1-Tevrat’ın bazı bölümlerine göre Allah inancı, tamamen antropomorfik bir şekle büründürülmüştür. Tanrı’nın antropomorfik (beşeri) sıfatlarla takdimi, sonraki yahudi alimlerince farklı yorumlanmış, bunların hepsi mecazi olarak nitelendirilmiştir. Onlara göre; Tanrı, insanlara, anlayabilecekleri bir dille konuşmuştur. Bunun için, bu tip ifadelerin antropomorfik hususiyetler taşıması gayet tabiidir.
Bu mantıklı bir izah olsa da örneğin; Yakub’un Tanrı ile güreşmesini sonradan gelen sorgulayıcı neslin kabullenebilmesi için anlam giydirme çabasını aşağıdaki son 2 ayet ve Bursa Protestan Kilisesi net olarak boşa çıkarmaktadır;
Yaratılış 32:31-32.ayete göre; “Yaratılış 32:31-32.ayete göre; 31Yakup Peniel’den ayrılırken güneş doğdu. Uyluğundan ötürü aksıyordu. 32Bu nedenle İsrailliler bugün bile uyluk kemiğinin üzerindeki siniri yemezler. Çünkü Yakup’un uyluk kemiğinin başındaki sinire çarpılmıştı.” der.
2-Yahudilere göre, Rab, yahudi milletini seçmiş, alaka ve iltifatını sadece onlara vermiştir. Diğer varlıkları ve insanları da yaratmıştır; fakat onların yahudiler gibi bir değeri yoktur.
Efendi kavim yahudilerdir. Diğer bütün mahlukat, onların hizmetkarlarıdır. İlgili ayetlerden sadece birisi;
“Yasa’nın Tekrarı 7:6. ayete göre; 6 “Siz Tanrınız RAB için kutsal bir halksınız. Tanrınız RAB, öz halkı olmanız için, yeryüzündeki bütün halkların arasından sizi seçti.“
3-Tanrı daima kendi milleti olan İsrail Oğulları’nı destekler. Nitekim Tanrı, Mısırdan çıkarken İsrail Oğulları’na hırsızlık yapmalarını emretmiştir.
“Mısır’dan Çıkış 3:21. ayete göre;21 “Halkımın Mısırlılar’ın gözünde lütuf bulmasını sağlayacağım. Gittiğinizde eli boş gitmeyeceksiniz. 22Her kadın Mısırlı komşusundan ya da konuğundan altın ve gümüş takılar, giysiler isteyecek. Oğullarınızı, kızlarınızı bunlarla süsleyeceksiniz. Mısırlılar’ı soyacaksınız.”
4-Yine Tanrı Yehova İsrail Oğullar’ına vadettiği topraklara ulaşmaları için önlerine çıkan yetişkinlerin yanı sıra çoluk-çocuk, hayvan ve canlı varsa öldürmelerini emretmiştir.
“1. Samuel 15:2-3.ayetlere göre; 2 Her Şeye Egemen RAB diyor ki, ‘İsrailliler’e yaptıkları kötülükten ötürü Amalekliler’i cezalandıracağım. Çünkü Mısır’dan çıkan İsrailliler’e karşı koydular. 3Şimdi git, Amalekliler’e saldır. Onlara ait her şeyi tümüyle yok et[a], hiçbir şeyi esirgeme. Kadın erkek, çoluk çocuk, öküz, koyun, deve, eşek hepsini öldür.’ ”
5- Tevrat’ta Tanrının 7. gün dinlenmesini; “Yorgunluğunu değil, Tanrı’nın yaratma işini tamamladığını belirtir.” şeklinde tevil etseler de, Kur’ana göre Rabbin yaratması her an devam eder, asla ara vermez ve bitmez.
“Yaratılış 2:2-3. ayetlere göre;2 Yedinci güne gelindiğinde Tanrı yapmakta olduğu işi bitirdi. Yaptığı işten o gün dinlendi. 3Yedinci günü kutsadı. Onu kutsal bir gün olarak belirledi. Çünkü Tanrı o gün yaptığı, yarattığı bütün işi bitirip dinlendi.”
6-Yahudiliğe göre Rab kıskançtır.
“Nahum 1:1. ayete göre; 2RAB kıskanç, öç alıcı bir Tanrı’dır.”
7-Tanrıya göre inananlar birçok ayette kendi çocuklarıdır fakat mecazi anlamda bile, bunu Rab Kur’anda reddeder.
“Yasa’nın Tekrarı 14:1;14. ayetlere göre;1 “Siz Tanrınız RAB’bin çocuklarısınız. 14 Ben ona baba olacağım, o da bana oğul olacak. Kötülük yapınca, onu insanların değneğiyle, insanların vuruşlarıyla yola getireceğim.”
8-Bursa Protesatan Kilisesinin (a) için açıklaması; “ilahi varlıklar İbranice’den birebir çevirisi: “Tanrı oğulları”. Burada meleklerden söz edilmektedir.” diyerek aynı ifadeyi yine kullanmaktadırlar Fakat Rab, Kur’anda bunu da reddeder.
“Eyüp 1:6. ayete göre;6Bir gün ilahi varlıklar[a] RAB’bin huzuruna çıkmak için geldiklerinde, Şeytan da onlarla geldi.”
9- Tanrı leşi, yani kendiliğinden ölen hayvan etini pis sayarak kendi halkına yasaklamış fakat onlardan olmayan yabancıları kendi halkından kabul etmediğinden, ayrımcılık yaptığından vermelerini istemiştir.
“Yasa’nın Tekrarı 14:21. ayete göre; 21 “Kendiliğinden ölen hiçbir hayvanın etini yemeyeceksiniz. Ölü hayvanı yemesi için kentlerinizde yaşayan bir yabancıya verebilir ya da öteki yabancılara satabilirsiniz. Siz Tanrınız RAB için kutsal bir halksınız.”
10-Tevrata tek tanrı inancı olsa de; insan şeklinde yeryüzüne inen, insanlarla görüşen, yemek yiyen, su içen, yorulan, dinlenen, koklayan, ayaklarını yıkayan, ya da insanlarla güreş tutup yenilen bir tanrı olarak tezahür eder. Bu haliyle o sadece yahudilerin tanrısı olarak bir kabile veya klan tanrısına indirgenmiştir, maalesef.
16-EZGİLER EZGİSİ;
Anlayamayacağım şeylerden birisi de EROTİZM dolu şiirlerin Kutsal Kitapların içinde neden ve nasıl yer aldığıdır?
Örnek vermek istemiyorum. İstediğiniz Kutsal Kitaptan bulup okuyabilirsiniz.
Tevrat’a tam hakim olduğumda çok daha fazlasını bulacağıma eminim.
Yukarıda bahsettiklerim, Tevrat’a sadece kısa bir bakış ile karşıma çıkanlardır. Fakat okuduklarım ile Kur’anda kendini tanıtan Allah’ın, zatı ve sıfatları arasında çok ciddi farklar olduğu çok açıktır.
Bu kadar bile okumamdan nebilerin, Rabbin elçisi olmaya layık sıfatlarının yerle bir edildiğine şahit oldum.
Günahkar insanlardan nerdeyse hiç farklarının bırakılmadığını, bayılacak kadar sarhoş olabildiklerini, ya öz kızları tarafından veya öz erkek torunu tarafından tecavüze uğradıklarını, nikahsız evli kadınla zina ederek hamile bıraktıktan sonra kocasını savaşta öldürtmek için yazılı emirle komplo kuracak ve bunu gerçekleştirecek kadar ahlaktan uzak anlatılmasını, oğulun aynı babadan olan olan üvey kardeşlerinin annesi ile yatmasını, aynı babadan üvey kardeşin tecavüzünü, gelinin kayınpederinden hamile kalmasını, Ezgiler Ezgisi kitabındaki EROTİZM ve hatta ilişki esnasında erkeğin menisini bile dışarı döktüğü detayını anlatan bir kutsal kitap ki daha neleri okuduk.
Sorguluyoruz, yukarıdaki şekliye anlatılan peygamberler hangi konuda, kime örnek olabilir?
Bu kitabı okuyan küçük yaştaki çocukların Tanrı algısı; karmaşık ve ensest ilişkiler, zinalar..
Çocukların henüz olgunlaşmamış cinsellik algısını nasıl şekillendirebilir, şekillendirmeli midir? Bu ayetlerle kime neyi yasaklayabilir ve yasağın mantığını nasıl kabul ettirebilirsiniz?
Oysa Kur’andaki Rab; EDEB ve AHLAK ‘ın sahibidir.
Nebiler de iffetin en güzel örnekleridir.
Rabbin salih kullarından, dosdoğru yola iletilmiş, alemlere üstün kılınmış, insanlara ve insanlığa iffette, terbiyede, terbiye etmede, ahlakta örnek sancak isimlerdir.
Özetle diyeceğim şu ki;
Tevratı okumamıza sebep olan arkadaşların cümlesine çok teşekkür ediyoruz.
Çünkü koşa koşa Kur’andaki Rabbe sığındık.
Buraya kadar okuduysanız eğer, şimdi Kur’an ayetleriyle değerlendirme yapalım;
Tevrat’ı korumak insanlara, insanlardan da rabbaniyyun ve ahbarlara bırakılmıştır. Bunların yerine geçen bazı kimseler görevlerini yapmamış ve tahrifin önü açılmıştır. İşte ayeti;
Maide-44: “Muhakkak ki Biz, doğru yol gösterici ve aydınlatıcı olarak Tevrat’ı indirdik. Allah’a teslim olmuş nebiler, Yahudiler arasında onunla hükmederlerdi. Kendilerini Allah’a adayanlar [rabbâniyyûn] ve din bilginleri/hahamlar [ahbâr] da Allah’ın kitabını korumakla görevlendirildiklerinden onunla hükmederler ve ona şahit olurlardı. Siz, insanlardan korkmayın; benden korkun. Ayetlerimi geçici bir bedelle satmayın. Allah’ın indirdiği hükümlerle hükmetmeyenler, kâfir olanlardır.”
Fakat Kur’anı bizzat Rab koruyacağını açıklar. İşte ayeti;
Hicr-9: “Muhakkak ki Kur’an’ı [zikr] Biz indirdik. Onun koruyucusu da elbette Biz’iz.“
Kitapların tahrif edildiğini yazan ayet var mı, diye soranlara, işte bu 2 ayet;
Bakara-75: “Şimdi onların size inanmalarını çok mu arzuluyorsunuz? Oysa onlardan bir grup [ferîk] vardır ki, Allah’ın sözünü işitir, ne demek istediğini akledip anladıktan sonra da bile bile tahrif ederler ( yuharrifûnehu).“
İzaha bile gerek bırakmayan ve içinde 2 kez elle yazmayı vurgulayan ayet;
Bakara-79: “Yazıklar olsun o kimselere ki: Kitabı elleriyle yazıyorlar, sonra da az bir kazanç elde etmek için “Bu Allah’ın katındandır.” diyorlar. Yazıklar olsun onlara elleriyle yazdıklarından dolayı. Yazıklar olsun onlara, kazandıklarından dolayı.”
Maide-19: “Ey KİTAP EHLİ! Resullerin arasının kesildiği bir dönemde “Bize herhangi bir müjdeleyici ve uyarıcı gelmedi.” demeyesiniz diye, size gerçekleri açıklayan müjdeleyici ve uyarıcı olarak resulümüz geldi…”
Hitap doğrudan Kitap ehlinedir. Bu ayet ;
1- Neden doğrudan onlara hitap etsin?
2- Onların kendi NEBİLERİ ve KİTAPLARI olmasına rağmen neden “BİZE MÜJDELEYİCİ VE UYARICI GELMEDİ” diye mazeret bildirsin?
Anlıyoruz ki; Muhammed nebi gelmeseydi eğer, Kitap ehli tahrif edilmiş inançlarıyla din günü sorguya çıktığında,
Yazılacak ve izah edilecek çok şey varken;
Özetle; Tevrat ve İncil’de tahrifat yapıldığını bildiren ve işaret eden ayetlerle, onlarda doğru bilginin olduğuna işaret eden ayetler arasında bir çelişki yoktur.
Çünkü Kur’an yukarda verdiğimiz örneklerde görüldüğü üzere; Kur’an doğruları tasdik ederken, yanlış olanları reddeden ve doğrusunu anlatıp koruma altına alan bir kitaptır.
7 Eylül tarihli sayın metin.
Sanırım konu çok fazla dikkat çekmedi. Çünkü müslümanların çoğunda şu mantık var, ki doğru da bir mantıktır. Bu mantıkta; önceki kitaplar tahrif olmasaydı eğer, yeni bir din ve yeni bir kitap gelmezdi, şeklindedir. Dolayısıyla bilindik ve şüphe götürmeaz bir konudur diye değerlendirilmiş olabilir.
bu makaleyi ne zaman yazdınız, hiçbir yorum gelmemesi ilginç