KUTSAL KİTAPLARIN TAHRİF EDİLDİĞİNİN BAZI DELİLLERİ

Bahse konu tahrif farklı şekillerde yapılır. Örneğin;

  • Mesajın zarfı olan sözü değiştirmek, bozmak yani farklı bir kelime kullanmak ile.
  • Kelime/cümle eksiltme veya ekleme yapmak ile.
  • Kelime veya cümlenin aslının muhafaza edildiği durumlarda, tevil (anlam giydirme) ederek mesajın anlamını farklılaştırmak/çarpıtmak ile.

Kutsal Kitabın tahrife uğrayıp-uğramadığı, eldeki en eski kitapla şuan mevcut olanlar arasındaki METİN MUKAYESESİ ile çok net anlaşılabilir.

Bu metod gözlere ve kulaklara hitap ettiği için, itirazın mümkün olmayacağı bir yöntemdir. Fakat buradaki en önemli nokta; eldeki en eski kitabın, vahiy ile indirilen ilk kitap olup-olmadığından emin olmaktır.

Gelecekte bir gün, eldekilerden daha eski tarihli bir kitabın bulunması olasılığı göz ardı edilemez.

İsteyen bu olasılığı beklemeyi tercih edebilir fakat bu olasılık, o kişinin yaşam süresi içinde gerçekleşir mi, bilinemez?

Bunun gerçekleşmesi fakat inancını doğrulamaması durumunda kişinin, sonsuz ahiret yaşamında Rab rızasını ve cenneti tamamen kaybedecek olması, imana sadakat ile açıklanabilir mi ve Rab için bu kıymetli bir tercih olmuş olur mu?

Bu durumda emin olmanın en hızlı yöntemi;

Son Allah rasulunun getirdiği kitap olan Kur’an ile ellerindeki kitaplarda anlatılan Tanrı inancı, ahiret inancı, nebiler ve onların yaşadıklarının Kur’andaki anlatımları ile karşılaştırmaktır.

Rab, gelmiş gelecek tüm yaratılmışların sahibidir.

Farklı kavimlere, zamanın ve ihtiyaçların gereğine göre rasullerle gönderdiği şeriatler farklı olsa da;

Sünnetim dediği yasaları (EVRENSEL YASALARI) ve sünnetimde değişiklik olmaz dediği ayetlerle bize açıkladıklarını dikkate aldığımızda;

Zatıyla ilgili isimleri değil ama SIFATLARI, vahyettiği şekilde kendisine  inanan ve inanmayanların dünya ve AHİRETTEKİ AKİBETLERİ, insanlara gönderdiği rasullerin ve nebilerin SEÇKİNLİĞİ ve SIFATLARI, onların YAŞAMLARI ve akibetleri arasında ZITLAŞMA ASLA fakat ÖRTÜŞME MUTLAKA olmalıdır.

Bu kesin bir yasadır.

Çünkü bu kitapların kaynağı aynı Tanrıysa, ondan gelen kitapları ve ilahi yasaları arasında ZITLIK OLAMAZ. 

Zıtlık olabilir kabulünü taşıyanlar için kainat dolusu delil sunmak faydasızdır. Herkes hak ettiğini çağırır, der susarız.

Kişinin bu karşılaştırmadan sonuca ulaşabilmesi için; Kur’anı Rabbin son kitabı, Muhammed nebinin de Rabbin son rasulu ve nebisi olduğuna iman etmesi gerekir.

Kişi bunlara iman etmiyor veya iman ediyormuş gibi görünüyorsa, bu karşılaştırma kendisine sadece azaptır ve azgınlığını artırır.

Kişi temiz akıl sahiplerindense eğer, bu karşılaştırma yıkımlara sebep olacak olsa da doğruların inşasında yoluna ışık tutacaktır.

Rab, kullarını en iyi bilendir. Kulunun kendine tam teslim olabilmesi için, kitabında yer yer ayetlerin doğruluğunu teyit etmelerini tavsiye ederek, kalplerinin huzurla teslim olmasını ister. Örneğin;

Mümin-82: “Onlar yeryüzünde gezip dolaşarak kendilerinden önce gelenlerin sonlarının nasıl olduğuna bakmadılar mı? Hâlbuki onlar kendilerinden daha güçlü, yeryüzündeki eserleri daha üstündü. Fakat kazandıkları şeylerin kendilerine bir yararı olmadı.”

Kalbi huzur bulsun isteyen nebisi bile olsa, nebisini terslemez ve onun temiz niyetine karşılık istediğini verir. Örneğin;

Bakara-260: “Hani İbrahim Rabbine, “Ey Rabbim! Bana ölüleri nasıl diriltiyorsun göster!” demişti. O da ona, “Yoksa inanmıyor musun?” diye sormuştu. O da: “Bilakis! Bunu kalbimin mutmain/emin olması için” diye cevap verdi…..”

O Rab ki, kullarına sürekli olarak akıllarını kullanmalarını, düşünmelerini, sorgulamalarını ve muhakeme etmelerini ister.


Kur’anın önceki kitaplardan kalanları TASDİK ETTİĞİ ve KORUDUĞU doğrudur. Ayeti;

Maide-48:“Biz sana kendinden önce gelmiş olan kitapları doğrulamak ve böylece onları da koruma altına almak [muheyminen] üzere, gerçeği bildiren Kitap’ı indirdik. O hâlde sen, onların arasında Allah’ın sana indirdiğiyle hükmet …..”

Ehli kitabın dilinden düşürmediği ayet yukardaki ayettir. Tasdik kısmı dillerindedir ama koruduğu kısmını asla dikkate almazlar.

Çünkü peşinden gelecek olan, kimden ve neye karşı korumuş olduğu soruları, zihinleri kurcalasın istemezler.

Tevrat ve İncil’in Allah’tan gelen iki ilahi kitap olduğu gerçeği, bizzat Kur’anda defalarca vurgulanır. Bu kitaplara inanmayan hiç kimse müslüman olmaz.

Dolayısıyla, bu kitaplarda olan HER ŞEYİN YANLIŞ olduğuna dair iddia yoktur fakat ÖNEMLİ DERECEDE TAHRİFAT YAPILDIĞI Kur’an ayetleriyle sabit olup, Rabbin azabı vurgulanmaktadır.

Rasul ve nebiler Rabbin seçilmiş, her açıdan özellikle AHLAK ve EDEP açısından insanlığa örnek insanlardır.

Rasulluk vazifesi sırasında mutlak hatasız oldukları fakat nebilik vazifesi sırasında beşer olmalarından dolayı küçük hatalar yapabildikleri fakat Rab tarafından uyarıldıkları Kur’an ayetleriyle belirtilmiştir.

Bu linkten ilgili yazımıza ulaşabilirsiniz. (https://nurseldurabay.com/nebi-rasul-tanimlarinin-uzerleri-ozellikle-mi-ortuldu/)


BURSA PRORESTAN KİLİSESİ‘ne ait “https://kutsalkitap.info.tr/” linkindeki Kutsal Kitap ile Kur’anı karşılaştırdığımızda;

KUR’AN önceki kitaplarda olan neyi TASDİK ETMİŞ, neyi REDDETMİŞ ve neyi KORUMUŞ bazı örneklerler üzerinden bakalım;


BAZI KONU BAŞLIKLARI;

1- LUT NEBİ; 7- ADEM NEBİ; 13-YAHUDA İLE TAMAR;
2- NUH NEBİ; 8- HAVVA; 14- FAHİŞELİK VE ZİNA EMİRLERİ ARASINDAKİ ÇELİŞKİ;
3-İBRAHİM NEBİ (AVRAM); 9-SÜLEYMAN NEBİ; 15- TANRI İNANCI;
4- MUSA NEBİ; 10-MUSA NEBİNİN ÖLÜMÜ; 16-EZGİLER EZGİSİ;
5- HARUN NEBİ; 11-YAKUP NEBİ;
6- DAVUD NEBİ; 12-AMMON’UN KIZ KARDEŞİ TAMARA TECAVÜZ ETMESİ;

 

1- LUT NEBİ;

Kutsal Kitabın Yaratılış 19:30-38. ayetlerine göre;

“Lut ile Kızları
30Lut Soar’da kalmaktan korkuyordu. Bu yüzden iki kızıyla kentten ayrılarak dağa yerleşti, onlarla birlikte bir mağarada yaşamaya başladı. 31Büyük kızı küçüğüne, “Babamız yaşlı” dedi, “Dünya geleneklerine uygun biçimde burada bizimle yatabilecek bir erkek yok.32Gel, babamıza şarap içirelim, soyumuzu yaşatmak için onunla yatalım.” 33O gece babalarına şarap içirdiler. Büyük kız gidip babasıyla yattı. Ancak Lut yatıp kalktığının farkında değildi. 34Ertesi gün büyük kız küçüğüne, “Dün gece babamla yattım” dedi, “Bu gece de ona şarap içirelim. Soyumuzu yaşatmak için sen de onunla yat.” 35O gece de babalarına şarap içirdiler ve küçük kız babasıyla yattı. Ama Lut yatıp kalktığının farkında değildi.
36Böylece Lut’un iki kızı da öz babalarından hamile kaldılar. 37Büyük kız bir erkek çocuk doğurdu, ona Moav adını verdi. Moav bugünkü Moavlılar’ın atasıdır. 38Küçük kızın da bir oğlu oldu, adını Ben-Ammi koydu. O da bugünkü Ammonlular’ın atasıdır.”
Burada;

Kur’an, Tevrat’taki adı geçen LUT’U TASDİK EDER.

Fakat Lut nebinin kızlarının evlenecek kimse olmadığı ve nesillerini devam ettirmek için babaları Lut’u ayrı gecelerde sarhoş edip cinsel ilişkiye girerek hamile kalmalarını, bunu bir nebinin kızlarının yapabileceğini, homoseksüellik helak sebebiyken ENSEST İLİŞKİYİ kabullenebileceklerini, Lut nebiyi kızlarıyla cinsel ilişkiye girdiğini fark edemeyecek kadar sarhoş olmasını KUR’AN REDDEDER.

Rab, Lut nebinin yaşamını ve nebiliğini Kur’anda anlatarak bilgilerin doğrusunu KUR’ANDA KORUMA ALTINA ALIR.


2- NUH NEBİ;

Kutsal Kitabın Tekvin, 9/20-25.ayetlerine göre;

“20Nuh çiftçiydi, ilk bağı o dikti. 21Şarap içip sarhoş oldu, çadırının içinde çırılçıplak uzandı. 22Kenan’ın babası olan Ham babasının çıplak olduğunu görünce dışarı çıkıp iki kardeşine anlattı. 23Sam’la Yafet bir giysi alıp omuzlarına attılar, geri geri yürüyerek çıplak babalarını örttüler. Babalarını çıplak görmemek için yüzlerini öbür yana çevirdiler. 24Nuh ayılınca küçük oğlunun ne yaptığını anlayarak25şöyle dedi:
“Kenan’a lanet olsun,
Köleler kölesi olsun kardeşlerine.
26Övgüler olsun Sam’ın Tanrısı RAB’be,
Kenan Sam’a kul olsun.”
Burada;
Kur’an, Tevrat’taki adı geçen NUH’U TASDİK EDER.

Diğer zıtlıklar bir yana, Nuh nebinin torunu tarafından tecavüze uğramasını KUR’AN REDDEDER.

Rab, Nuh nebinin yaşamını ve nebiliğini Kur’anda anlatarak bilgilerin doğrusunu KUR’ANDA KORUMA ALTINA ALIR.


3-İBRAHİM NEBİ (AVRAM);

Kutsal Kitabın Tekvin, 9/20-25.ayetlerine göre;

“Avram Mısır’da
10Ülkedeki şiddetli kıtlık yüzünden Avram geçici bir süre için Mısır’a gitti. 11Mısır’a yaklaştıklarında karısı Saray’a, “Güzel bir kadın olduğunu biliyorum” dedi, 12“Olur ki Mısırlılar seni görüp, ‘Bu onun karısı’ diyerek beni öldürür, seni sağ bırakırlar. 13 Lütfen, ‘Onun kızkardeşiyim’ de ki, senin hatırın için bana iyi davransınlar, canıma dokunmasınlar.”
14Avram Mısır’a girince, Mısırlılar karısının çok güzel olduğunu farkettiler. 15Kadını gören firavunun adamları, güzelliğini firavuna övdüler. Kadın saraya alındı. 16Onun hatırı için firavun Avram’a iyi davrandı. Avram davar, sığır, erkek ve dişi eşek, erkek ve kadın köle, deve sahibi oldu.
17RAB Avram’ın karısı Saray yüzünden firavunla ev halkının başına korkunç felaketler getirdi. 18Firavun Avram’ı çağırtarak, “Nedir bana bu yaptığın?” dedi, “Neden Saray’ın karın olduğunu söylemedin? 19Niçin ‘Saray kızkardeşimdir’ diyerek onunla evlenmeme izin verdin? Al karını, git!” 20Firavun Avram için adamlarına buyruk verdi. Böylece Avram’la karısını sahip olduğu her şeyle birlikte gönderdiler.”
Burada;
Kur’an, Tevrat’taki adı geçen İBRAHİM’İ TASDİK EDER.

Diğer zıtlıklar bir yana, İbrahim nebinin yaşamak arzusuyla ve korkudan Allah’a değil karısına sığınan, kendisi evliyken karısının Firavunla evlenmesine göz yuman, korkaklık ve namussuzluk yalancılık gibi sıfatlarla tanıtılmasını KUR’AN REDDEDER.

Rab, İbrahim nebinin yaşamını ve nebiliğini Kur’anda anlatarak bilgilerin doğrusunu KUR’ANDA KORUMA ALTINA ALIR.


4- MUSA NEBİ;

Kutsal Kitabın Çölde Sayım 11:1-35. ayetlerine göre;

10Musa herkesin, her ailenin çadırının önünde ağladığını duydu. RAB buna çok öfkelendi. Musa da üzüldü. 11RAB’be, “Kuluna neden kötü davrandın?” dedi, “Seni hoşnut etmeyen ne yaptım ki, bu halkın yükünü bana yüklüyorsun? 12Bütün bu halka ben mi gebe kaldım? Onları ben mi doğurdum? Öyleyse neden emzikteki çocuğu taşıyan bir dadı gibi, atalarına ant içerek söz verdiğin ülkeye onları kucağımda taşımamı istiyorsun? 13Bütün bu halka verecek eti nereden bulayım? Bana, ‘Bize yiyecek et ver’ diye sızlanıp duruyorlar. 14Bu halkı tek başıma taşıyamam, bunca yükü kaldıramam. 15Bana böyle davranacaksan –eğer gözünde lütuf bulduysam– lütfen beni hemen öldür de kendi yıkımımı görmeyeyim.”
Burada;
Kur’an, Tevrat’taki adı geçen MUSA’YI TASDİK EDER.

Diğer zıtlıklar bir yana, MUSA nebinin Rabbe çıkışmasını, isyan etmesini KUR’AN REDDEDER.

Rab, Musa nebinin yaşamını ve nebiliğini Kur’anda anlatarak bilgilerin doğrusunu KUR’ANDA KORUMA ALTINA ALIR.


5- HARUN NEBİ;

Kutsal Kitabın Çıkış, 32/1-5. ayetlerine göre;

“Altın Buzağı
(Yas.9:7-29)
1 Halk Musa’nın dağdan inmediğini, geciktiğini görünce, Harun’un çevresine toplandı. Ona, “Kalk, bize öncülük edecek bir ilah yap” dediler, “Bizi Mısır’dan çıkaran adama, Musa’ya ne oldu bilmiyoruz!”
2Harun, “Karılarınızın, oğullarınızın, kızlarınızın kulağındaki altın küpeleri çıkarıp bana getirin” dedi. 3Herkes kulağındaki küpeyi çıkarıp Harun’a getirdi. 4 Harun altınları topladı, oymacı aletiyle buzağı biçiminde dökme bir put yaptı. Halk, “Ey İsrailliler, sizi Mısır’dan çıkaran Tanrınız budur!” dedi.

5Harun bunu görünce, buzağının önünde bir sunak yaptı ve, “Yarın RAB’bin onuruna bayram olacak” diye ilan etti.”……

25Musa halkın başıboş hale geldiğini gördü. Çünkü Harun onları dizginlememiş, düşmanlarına alay konusu olmalarına neden olmuştu. 26Musa ordugahın girişinde durdu, “RAB’den yana olanlar yanıma gelsin!” dedi. Bütün Levililer çevresine toplandı.
27Musa şöyle dedi: “İsrail’in Tanrısı RAB diyor ki, ‘Herkes kılıcını kuşansın. Ordugahta kapı kapı dolaşarak kardeşini, komşusunu, yakınını öldürsün.’ ” 28Levililer Musa’nın buyruğunu yerine getirdiler. O gün halktan üç bine yakın adam öldürüldü. 29Musa, “Bugün kendinizi RAB’be adamış oldunuz” dedi, “Herkes öz oğluna, öz kardeşine düşman kesildiği için bugün RAB sizi kutsadı.”
30Ertesi gün halka, “Korkunç bir günah işlediniz” dedi, “Şimdi RAB’bin huzuruna çıkacağım. Belki günahınızı bağışlatabilirim.”
31Sonra RAB’be dönerek, “Çok yazık, bu halk korkunç bir günah işledi” dedi, “Kendilerine altın put yaptılar. 32 Lütfen günahlarını bağışla, yoksa yazdığın kitaptan adımı sil.”
33RAB, “Kim bana karşı günah işlediyse onun adını sileceğim” diye karşılık verdi, 34“Şimdi git, halkı sana söylediğim yere götür. Meleğim sana öncülük edecek. Ama zamanı gelince günahlarından ötürü onları cezalandıracağım.”
35RAB halkı cezalandırdı. Çünkü Harun’a buzağı yaptırmışlardı.”
Burada;
Kur’an, Tevrat’taki adı geçen HARUN’U TASDİK EDER.

Diğer zıtlıklar bir yana, Harun nebinin kavmin zorlamasıyla altın buzağıyı yaptığını/yaptırdığını KUR’AN REDDEDER.

Rab, Harun nebinin yaşamını ve nebiliğini Kur’anda anlatarak bilgilerin doğrusunu KUR’ANDA KORUMA ALTINA ALIR.


6- DAVUD NEBİ;

Kutsal Kitabın II. Samuel, 11/2-27. ayetlerine göre;

“Davut’la Bat-Şeva
1 İlkbaharda, kralların savaşa gittiği dönemde, Davut kendi subaylarıyla birlikte Yoav’ı ve bütün İsrail ordusunu savaşa gönderdi. Onlar Ammonlular’ı yenilgiye uğratıp Rabba Kenti’ni kuşatırken, Davut Yeruşalim’de kalıyordu.
2Bir akşamüstü Davut yatağından kalktı, sarayın damına çıkıp gezinmeye başladı. Damdan yıkanan bir kadın gördü. Kadın çok güzeldi. 3Davut onun kim olduğunu öğrenmek için birini gönderdi.
Adam, “Kadın Eliam’ın kızı Hititli Uriya’nın karısı Bat-Şeva’dır” dedi. 4Davut kadını getirmeleri için ulaklar gönderdi. Kadın Davut’un yanına geldi. Davut aybaşı kirliliğinden yeni arınmış olan kadınla yattı. Sonra kadın evine döndü. 5Gebe kalan kadın Davut’a, “Gebe kaldım” diye haber gönderdi.
6Bunun üzerine Davut Hititli Uriya’yı kendisine göndermesi için Yoav’a haber yolladı. Yoav da Uriya’yı Davut’a gönderdi. 7Uriya yanına varınca, Davut Yoav’ın, ordunun ve savaşın durumunu sordu. 8Sonra Uriya’ya, “Evine git, rahatına bak” dedi.
Uriya saraydan çıkınca, kral ardından bir armağan gönderdi. 9Ne var ki, Uriya evine gitmedi, efendisinin bütün adamlarıyla birlikte sarayın kapısında uyudu. 10Davut Uriya’nın evine gitmediğini öğrenince, ona, “Yolculuktan geldin. Neden evine gitmedin?” diye sordu.
11Uriya, “Sandık da, İsrailliler’le Yahudalılar da çardaklarda kalıyor” diye karşılık verdi, “Komutanım Yoav’la efendimin adamları kırlarda konaklıyor. Bu durumda nasıl olur da ben yiyip içmek, karımla yatmak için evime giderim? Yaşamın hakkı için, böyle bir şeyi kesinlikle yapmayacağım.”
12Bunun üzerine Davut, “Bugün de burada kal, yarın seni göndereceğim” dedi. Uriya o gün de, ertesi gün de Yeruşalim’de kaldı. 13Davut Uriya’yı çağırdı. Onu sarhoş edene dek yedirip içirdi. Akşam olunca Uriya efendisinin adamlarıyla birlikte uyumak üzere yattığı yere gitti. Yine evine gitmedi.
14Sabahleyin Davut Yoav’a bir mektup yazıp Uriya aracılığıyla gönderdi. 15Mektupta şöyle yazdı: “Uriya’yı savaşın en şiddetli olduğu cepheye yerleştir ve yanından çekil ki, vurulup ölsün.”
16Böylece Yoav kenti kuşatırken Uriya’yı yiğit adamların bulunduğunu bildiği yere yerleştirdi. 17Kent halkı çıkıp Yoav’ın askerleriyle savaştı. Davut’un askerlerinden ölenler oldu. Hititli Uriya da ölenler arasındaydı.
18Yoav savaşla ilgili ayrıntılı haberleri Davut’a iletmek üzere bir ulak gönderdi. 19Ulağı şöyle uyardı: “Sen savaşla ilgili ayrıntılı haberleri krala iletmeyi bitirdikten sonra, 20kral öfkelenip sana şunu sorabilir: ‘Onlarla savaşmak için kente neden o kadar çok yaklaştınız? Surdan ok atacaklarını bilmiyor muydunuz? 21 Yerubbeşet[a] oğlu Avimelek’i kim öldürdü? Teves’te surun üstünden bir kadın üzerine bir değirmen üst taşını atıp onu öldürmedi mi? Öyleyse niçin sura o kadar çok yaklaştınız?’ O zaman, ‘Kulun Hititli Uriya da öldü’ dersin.”
22Ulak yola koyuldu. Davut’un yanına varınca, Yoav’ın kendisine söylediklerinin tümünü ona iletti. 23“Adamlar bizden üstün çıktılar” dedi, “Kentten çıkıp bizimle kırda savaştılar. Ama onları kent kapısına kadar geri püskürttük. 24Bunun üzerine okçular adamlarına surdan ok attılar. Kralın adamlarından bazıları öldü; kulun Hititli Uriya da öldü.”
25Davut ulağa şöyle dedi: “Yoav’a de ki, ‘Bu olay seni üzmesin! Savaşta kimin öleceği belli olmaz. Kente karşı saldırınızı güçlendirin ve kenti yerle bir edin!’ Bu sözlerle onu yüreklendir.”
26Uriya’nın karısı, kocasının öldüğünü duyunca, onun için yas tuttu. 27Yas süresi geçince, Davut onu sarayına getirtti. Kadın Davut’un karısı oldu ve ona bir oğul doğurdu.
Ancak, Davut’un bu yaptığı RAB’bin hoşuna gitmedi.”
Burada;
Kur’an, Tevrat’taki adı geçen DAVUD’U TASDİK EDER.

Diğer zıtlıklar bir yana, Uriya adlı bir komutanının hanımıyla zina eden, ondan gayrimeşru çocuk sahibi olan ve onunla evlenmek için kocası (iyi ve mert) Uriya’ya komplo kurarak öldürten bir zorba olarak takdim edilmesini KUR’AN REDDEDER.

Rab, Davud nebinin yaşamını ve nebiliğini Kur’anda anlatarak bilgilerin doğrusunu KUR’ANDA KORUMA ALTINA ALIR.


7- ADEM NEBİ;

Kutsal Kitabın Tekvin, 3/17;22-23. ayetlerine göre;

17 RAB Tanrı Adem’e, “Karının sözünü dinlediğin ve sana, Meyvesini yeme dediğim ağaçtan yediğin için, Toprak senin yüzünden lanetlendi” dedi,“ Yaşam boyu emek vermeden yiyecek bulamayacaksın….  22 Sonra, “Adem iyiyle kötüyü bilmekle bizlerden biri gibi oldu” dedi, “Artık yaşam ağacına uzanıp meyve almasına, yiyip ölümsüz olmasına izin verilmemeli.” 23Böylece RAB Tanrı, yaratılmış olduğu toprağı işlemek üzere Adem’i Aden bahçesinden çıkardı. 24Onu kovdu. Yaşam ağacının yolunu denetlemek için de Aden bahçesinin doğusuna Keruvlar ve her yana dönen alevli bir kılıç yerleştirdi. “

Burada;
Kur’an, Tevrat’taki adı geçen ADEM’İ TASDİK EDER.

Diğer zıtlıklar bir yana Adem’in ölümsüz yaratıldığından, karısı yüzünden meyve yemesinden bahsedilerek hem Allah’a hem Adem’e hem de karısına iftira atılmasını ve toprağın lanetlenmesini KUR’AN REDDEDER.

Rab, Adem nebinin yaşamını  Kur’anda anlatarak bilgilerin doğrusunu KUR’ANDA KORUMA ALTINA ALIR.


8- HAVVA;

Kutsal Kitabın Tekvin, 3/12-13;16.ayetlerine göre;

12Adem, “Yanıma koyduğun kadın ağacın meyvesini bana verdi, ben de yedim” diye yanıtladı.13 RAB Tanrı kadına, “Nedir bu yaptığın?” diye sordu. Kadın, “Yılan beni aldattı, o yüzden yedim” diye karşılık verdi……16RAB Tanrı kadına,

“Çocuk doğururken sana
Çok acı çektireceğim” dedi,
“Ağrı çekerek doğum yapacaksın.
Kocana istek duyacaksın,
Seni o yönetecek.”
Burada;
Kur’an, Tevrat’taki adı geçen ADEM’İN EŞİNİ TASDİK EDER.

Diğer zıtlıklar bir yana, kadının doğum ağrı ve sancısını, kocaya arzu duymayı ve kocanın hakimiyetine girmeyi yasak meyve yedirmenin cezası olarak anlatılmasını KUR’AN REDDEDER.

Rab, Adem’in eşinin ismini Kur’anda geçirmez ve Adem nebi ile yaşamını Kur’anda anlatarak  bilgilerin doğrusunu KUR’ANDA KORUMA ALTINA ALIR.


9-SÜLEYMAN NEBİ;

Kutsal Kitabın Krallar, 11/1-4. ayetlerine göre;

Süleyman Tanrı’dan Uzaklaşıyor
1 Kral Süleyman firavunun kızının yanısıra Moavlı, Ammonlu, Edomlu, Saydalı ve Hititli birçok yabancı kadın sevdi. 2 Bu kadınlar RAB’bin İsrail halkına, “Ne siz onların arasına girin, ne de onlar sizin aranıza girsinler; çünkü onlar kesinlikle sizi kendi ilahlarının ardınca yürümek üzere saptıracaklardır” dediği uluslardandı. Buna karşın, Süleyman onlara sevgiyle bağlandı. 3Süleyman’ın kral kızlarından yedi yüz karısı ve üç yüz cariyesi vardı. Karıları onu yolundan saptırdılar. 4Süleyman yaşlandıkça, karıları onu başka ilahların ardınca yürümek üzere saptırdılar. Böylece Süleyman bütün yüreğini Tanrısı RAB’be adayan babası Davut gibi yaşamadı.
Burada;
Kur’an, Tevrat’taki adı geçen SÜLEYMAN’I TASDİK EDER.

Diğer zıtlıklar bir yana, Süleyman nebinin hanımlarından putperest olanların oyununa gelerek küfre düşen ve puta tapan biri olarak gösterilmesini KUR’AN REDDEDER.

Rab, Süleyman nebinin yaşamını ve nebiliğini Kur’anda anlatarak bilgilerin doğrusunu KUR’ANDA KORUMA ALTINA ALIR.


10-MUSA NEBİNİN ÖLÜMÜ;

Kutsal Kitabın Yasa’nın Tekrarı 34/5-8. ayetlerine göre;

“Musa’nın Ölümü

5Böylece RAB’bin sözü uyarınca RAB’bin kulu Musa orada, Moav ülkesinde öldü. 6RAB onu Moav ülkesinde, Beytpeor karşısındaki vadide gömdü. Bugün de mezarının nerede olduğunu kimse bilmiyor. 7Musa öldüğünde yüz yirmi yaşındaydı; ne gözleri zayıflamıştı, ne de gücü tükenmişti. 8İsrailliler Moav ovalarında Musa için otuz gün yas tuttular.Sonra Musa için ağlama ve yas tutma günleri sona erdi.”
Burada;
Kur’an, Tevrat’taki adı geçen MUSA’YI TASDİK EDER.

Diğer zıtlıklar bir yana, Musa nebinin in­sanlara tebliğ ettiği Tevratta kendisinin ölüm hikayesini an­la­­tıyor olmasını KUR’AN REDDEDER.


11-YAKUP NEBİ;

Kutsal Kitabın Yaratılış 32:24-30. ayetlerine göre Tanrı ile fiziki güreş;

24Böylece Yakup arkada yalnız kaldı. Bir adam gün ağarıncaya kadar onunla güreşti. 25Yakup’u yenemeyeceğini anlayınca, onun uyluk kemiğinin başına çarptı. Öyle ki, güreşirken Yakup’un uyluk kemiği çıktı. 26Adam, “Bırak beni, gün ağarıyor” dedi.

Yakup, “Beni kutsamadıkça seni bırakmam” diye yanıtladı.
27Adam, “Adın ne?” diye sordu.
“Yakup.”
28 Adam, “Artık sana Yakup değil, İsrail[a] denecek” dedi, “Çünkü Tanrı’yla, insanlarla güreşip yendin.”
29Yakup, “Lütfen adını söyler misin?” diye sordu.
Ama adam, “Neden adımı soruyorsun?” dedi. Sonra Yakup’u kutsadı.
30Yakup, “Tanrı’yla yüzyüze görüştüm, ama canım bağışlandı” diyerek oraya Peniel adını verdi.”
Sonuç olarak;
Kur’an, Tevrat’taki adı geçen YAKUB’U TASDİK EDER.

Diğer zıtlıklar bir yana, Yakub nebinin Tanrı ile fiziki olarak güreşmesini, Tanrının yarattığı varlık karşısında aciz kalmasını, yenilmesini yani mutlak güç sahibi Tanrının aciz gösterilmesini KUR’AN REDDEDER.

Her ne kadar müslüman bazı kimseler ve yahudi alimleri, bu güreşmenin Tanrı ile olmadığını, Yakub’un kutsanmak için kendi kendisiyle yani egosu ile güreştiğini, adam dediği kişinin yani yendiği egosunun olduğunu, kendi kendine İsrail ismini taktığı şeklinde yeniden anlam giydirme çabaları olsa da ” BURSA PROTESTAN KİLİSESİ” ne ait;

“https://kutsalkitap.info.tr/” sitesinde hizmet veren “Kutsal Kitap” isimli sayfada, bu güreşmenin bizzat Tanrı ile fiziki olarak güreştiğini açıklar. Çünkü devam eden son 2ayette;

“Yaratılış 32:31-32.ayete göre; 31Yakup Peniel’den ayrılırken güneş doğdu. Uyluğundan ötürü aksıyordu. 32Bu nedenle İsrailliler bugün bile uyluk kemiğinin üzerindeki siniri yemezler. Çünkü Yakup’un uyluk kemiğinin başındaki sinire çarpılmıştı.” der.

Özetleyecek olursak;  mecazi anlam giydirme çabasını son 2 ayet ve ilgili kilise çok net yalanlar.

Çünkü; kişinin egosu veya nefsiyle mücadelesi, zihinsel ve manevi bir mücadele olmasından sebep fiziki bir zarar ile sonuçlanamaz. 


12-AMMON’UN KIZ KARDEŞİ TAMARA TECAVÜZ ETMESİ;

Kutsal Kitabın 2. Samuel 13:1-14. ayetlerine göre;

“Amnon’la Tamar
1Davut’un oğlu Avşalom’un Tamar adında güzel bir kızkardeşi vardı. Davut’un başka bir oğlu, Amnon Tamar’a gönül verdi. 2Amnon üvey kızkardeşi Tamar yüzünden yatağa düşecek kadar üzüntüye kapıldı. Çünkü Tamar erden bir kızdı ve Amnon ona bir şey yapmayı olanaksız görüyordu. 3Amnon’un Davut’un kardeşi Şima’nın oğlu Yonadav adında çok akıllı bir arkadaşı vardı. 4Yonadav Amnon’a, “Ey kral oğlu, neden böyle her sabah üzgün görünüyorsun?” diye sordu, “Bana anlatamaz mısın?”
Amnon, “Üvey kardeşim Avşalom’un kızkardeşi Tamar’a gönül verdim” diye yanıtladı.
5Yonadav, “Yatağa yat ve hastaymış gibi yap” dedi, “Baban seni görmeye gelince ona şöyle dersin: ‘Lütfen kızkardeşim Tamar gelip bana yiyecek versin. Yemeği önümde hazırlasın ki, ona bakayım, elinden yiyeyim.’ ”
6Böylece Amnon yatağa yatıp hastaymış gibi yaptı. Kral onu görmeye gelince, Amnon, “Lütfen kızkardeşim Tamar gelip önümde iki gözleme hazırlasın da elinden yiyeyim” dedi.
7Davut, sarayda yaşayan Tamar’a, “Haydi kardeşin Amnon’un evine gidip ona yiyecek hazırla” diye haber gönderdi. 8Tamar yatmakta olan kardeşi Amnon’un evine gitti. Hamur alıp yoğurdu, önünde gözleme yapıp pişirdi. 9Tavayı alıp gözlemeyi önüne koyduysa da Amnon yemek istemedi. “Yanımdan herkesi çıkarın” diye buyruk verdi. Herkes çıktı. 10Sonra Amnon Tamar’a, “Yemeği yatak odama getir de, elinden yiyeyim” dedi. Tamar hazırladığı gözlemeleri kardeşi Amnon’un yatak odasına götürdü. 11Yesin diye yemeği ona yaklaştırınca, Amnon Tamar’ı yakalayarak, “Gel, benimle yat, kızkardeşim” dedi.
12Ama Tamar, “Hayır, kardeşim, beni zorlama!” dedi, “İsrail’de böyle şey yapılmamalıdır! Bu iğrençliği yapma! 13Sonra ben utancımı nasıl üstümden atarım? Sense İsrail’de alçak biri durumuna düşersin. Ne olur krala söyle; o beni senden esirgemez.” 14Ne var ki, Amnon Tamar’ı dinlemek istemedi. Daha güçlü olduğu için onunla zorla yattı.”
————————————————————————————————————–
13-YAHUDA İLE TAMAR;
Kutsal Kitabın Yaratılış 38:13-30. ayetlerine göre;
İlk oğlu öldükten sonra gelini Tamar’ı 2. oğluyla evlendiren fakat soyunu devam ettirmediği için 2. oğlu Rab tarafından öldürüldükten sonra, 3. küçük oğlu büyüyüp evleninceye kadar gelinini baba evine gönderen Yahuda’nın, gelini ile zina etmesini ve hamile bırakmasını en ince detayı ile anlatan ayetler..
————————————————————————————————————-
14- FAHİŞELİK VE ZİNA EMİRLERİ ARASINDAKİ ÇELİŞKİ;
Kutsal Kitabın Hoşea 4:14; Mısır’dan Çıkış 20:14. ayetlerine göre;
“14Fahişelik ettiklerinde kızlarınızı,
Zina ettiklerinde gelinlerinizi cezalandırmayacağım.
Çünkü erkekleriniz fahişelerle oynaşıyor,
Putların tapınağında fuhuş yapanlarla kurban kesiyorlar.
Anlayışsız halk mahvolacak.
14 “Zina etmeyeceksin.”

15- TANRI İNANCI;

1-Tevrat’ın bazı bölümlerine göre Allah inancı, tamamen antropomorfik bir şekle büründürülmüştür. Tanrı’nın antropomorfik (beşeri) sıfatlarla takdimi, sonraki yahudi alimlerince farklı yorumlanmış, bunların hepsi mecazi olarak ni­telendirilmiştir. Onlara göre; Tanrı, insanlara, anlayabilecekleri bir dille konuşmuştur. Bunun için, bu tip ifadelerin antropomorfik hususiyetler taşıması gayet tabiidir.

Bu mantıklı bir izah olsa da örneğin; Yakub’un Tanrı ile güreşmesini sonradan gelen sorgulayıcı neslin kabullenebilmesi için anlam giydirme çabasını aşağıdaki son 2 ayet ve Bursa Protestan Kilisesi net olarak boşa çıkarmaktadır;

Yaratılış 32:31-32.ayete göre; “Yaratılış 32:31-32.ayete göre; 31Yakup Peniel’den ayrılırken güneş doğdu. Uyluğundan ötürü aksıyordu. 32Bu nedenle İsrailliler bugün bile uyluk kemiğinin üzerindeki siniri yemezler. Çünkü Yakup’un uyluk kemiğinin başındaki sinire çarpılmıştı.” der.

2-Yahudilere göre, Rab, yahudi milletini seçmiş, alaka ve iltifatını sadece onlara vermiştir. Diğer varlıkları ve insanları da yaratmıştır; fakat onların yahudiler gibi bir değeri yoktur.

Efendi kavim yahudilerdir. Diğer bü­tün mahlukat, onların hizmetkarlarıdır. İlgili ayetlerden sadece birisi;

“Yasa’nın Tekrarı 7:6. ayete göre; 6 “Siz Tanrınız RAB için kutsal bir halksınız. Tanrınız RAB, öz halkı olmanız için, yeryüzündeki bütün halkların arasından sizi seçti.

3-Tanrı daima kendi milleti olan İsrail Oğulları’nı destekler. Nitekim Tanrı, Mısırdan çıkarken İsrail Oğulları’na hırsızlık yapmalarını emretmiştir.

“Mısır’dan Çıkış 3:21. ayete göre;21 “Halkımın Mısırlılar’ın gözünde lütuf bulmasını sağlayacağım. Gittiğinizde eli boş gitmeyeceksiniz. 22Her kadın Mısırlı komşusundan ya da konuğundan altın ve gümüş takılar, giysiler isteyecek. Oğullarınızı, kızlarınızı bunlarla süsleyeceksiniz. Mısırlılar’ı soyacaksınız.”

4-Yine Tanrı Yehova İsrail Oğullar’ına vadettiği topraklara ulaşmaları için önlerine çıkan yetişkinlerin yanı sıra çoluk-çocuk, hayvan ve canlı varsa öldürmelerini emretmiştir.

“1. Samuel 15:2-3.ayetlere göre; 2 Her Şeye Egemen RAB diyor ki, ‘İsrailliler’e yaptıkları kötülükten ötürü Amalekliler’i cezalandıracağım. Çünkü Mısır’dan çıkan İsrailliler’e karşı koydular. 3Şimdi git, Amalekliler’e saldır. Onlara ait her şeyi tümüyle yok et[a], hiçbir şeyi esirgeme. Kadın erkek, çoluk çocuk, öküz, koyun, deve, eşek hepsini öldür.’ ”

5- Tevrat’ta Tanrının 7. gün dinlenmesini;  “Yorgunluğunu değil, Tanrı’nın yaratma işini tamamladığını belirtir.” şeklinde tevil etseler de, Kur’ana göre Rabbin yaratması her an devam eder, asla ara vermez ve bitmez.

“Yaratılış 2:2-3. ayetlere göre;2 Yedinci güne gelindiğinde Tanrı yapmakta olduğu işi bitirdi. Yaptığı işten o gün dinlendi3Yedinci günü kutsadı. Onu kutsal bir gün olarak belirledi. Çünkü Tanrı o gün yaptığı, yarattığı bütün işi bitirip dinlendi.”

6-Yahudiliğe göre Rab kıskançtır.

“Nahum 1:1. ayete göre; 2RAB kıskanç, öç alıcı bir Tanrı’dır.”

7-Tanrıya göre inananlar birçok ayette kendi çocuklarıdır fakat mecazi anlamda bile, bunu Rab Kur’anda reddeder.

“Yasa’nın Tekrarı 14:1;14. ayetlere göre;1Siz Tanrınız RAB’bin çocuklarısınız. 14 Ben ona baba olacağım, o da bana oğul olacak. Kötülük yapınca, onu insanların değneğiyle, insanların vuruşlarıyla yola getireceğim.”

8-Bursa Protesatan Kilisesinin (a) için açıklaması; “ilahi varlıklar İbranice’den birebir çevirisi: “Tanrı oğulları”. Burada meleklerden söz edilmektedir.” diyerek aynı ifadeyi yine kullanmaktadırlar Fakat Rab, Kur’anda bunu da reddeder.

“Eyüp 1:6. ayete göre;6Bir gün ilahi varlıklar[a] RAB’bin huzuruna çıkmak için geldiklerinde, Şeytan da onlarla geldi.”

9- Tanrı leşi, yani kendiliğinden ölen hayvan etini pis sayarak kendi halkına yasaklamış fakat onlardan olmayan yabancıları kendi halkından kabul etmediğinden, ayrımcılık yaptığından vermelerini istemiştir.

“Yasa’nın Tekrarı 14:21. ayete göre; 21 “Kendiliğinden ölen hiçbir hayvanın etini yemeyeceksiniz. Ölü hayvanı yemesi için kentlerinizde yaşayan bir yabancıya verebilir ya da öteki yabancılara satabilirsiniz. Siz Tanrınız RAB için kutsal bir halksınız.”

10-Tevrata tek tanrı inancı olsa de;  insan şeklinde yeryüzüne inen, insanlarla görüşen, yemek yiyen, su içen, yorulan, dinlenen, koklayan, ayaklarını yıkayan, ya da insanlarla güreş tutup yenilen bir tanrı olarak tezahür eder. Bu haliyle o sadece yahudilerin tanrısı olarak bir kabile veya klan tanrısına indirgenmiştir, maalesef.


16-EZGİLER EZGİSİ;

Anlayamayacağım şeylerden birisi de EROTİZM dolu şiirlerin Kutsal Kitapların içinde neden ve nasıl yer aldığıdır?

Örnek vermek istemiyorum. İstediğiniz Kutsal Kitaptan bulup okuyabilirsiniz.


Tevrat’a tam hakim olduğumda çok daha fazlasını bulacağıma eminim.

Yukarıda bahsettiklerim, Tevrat’a sadece kısa bir bakış ile karşıma çıkanlardır. Fakat okuduklarım ile Kur’anda kendini tanıtan Allah’ın, zatı ve sıfatları arasında çok ciddi farklar olduğu çok açıktır.

Bu kadar bile okumamdan nebilerin, Rabbin elçisi olmaya layık sıfatlarının yerle bir edildiğine şahit oldum.

Günahkar insanlardan nerdeyse hiç farklarının bırakılmadığını, bayılacak kadar sarhoş olabildiklerini, ya öz kızları tarafından veya öz erkek torunu tarafından tecavüze uğradıklarını, nikahsız evli kadınla zina ederek hamile bıraktıktan sonra kocasını savaşta öldürtmek için yazılı emirle komplo kuracak ve bunu gerçekleştirecek kadar ahlaktan uzak anlatılmasını, oğulun aynı babadan olan olan üvey kardeşlerinin annesi ile yatmasını, aynı babadan üvey kardeşin tecavüzünü, gelinin kayınpederinden hamile kalmasını, Ezgiler Ezgisi kitabındaki EROTİZM ve hatta ilişki esnasında erkeğin menisini bile dışarı döktüğü detayını anlatan bir kutsal kitap ki daha neleri okuduk. 

Sorguluyoruz, yukarıdaki şekliye anlatılan peygamberler hangi konuda, kime örnek olabilir?

Bu kitabı okuyan küçük yaştaki çocukların Tanrı algısı; karmaşık ve ensest ilişkiler, zinalar..

Çocukların henüz olgunlaşmamış cinsellik algısını nasıl şekillendirebilir, şekillendirmeli midir? Bu ayetlerle kime neyi yasaklayabilir ve yasağın mantığını nasıl kabul ettirebilirsiniz?

Oysa Kur’andaki Rab; EDEB ve AHLAK ‘ın sahibidir.

Nebiler de iffetin en güzel örnekleridir.

Rabbin salih kullarından, dosdoğru yola iletilmiş, alemlere üstün kılınmış, insanlara ve insanlığa iffette, terbiyede, terbiye etmede, ahlakta örnek sancak isimlerdir.

Özetle diyeceğim şu ki;

Tevratı okumamıza sebep olan arkadaşların cümlesine çok teşekkür ediyoruz.

Çünkü koşa koşa Kur’andaki Rabbe sığındık.


Buraya kadar okuduysanız eğer, şimdi Kur’an  ayetleriyle değerlendirme yapalım;


Tevrat’ı korumak insanlara, insanlardan da rabbaniyyun ve ahbarlara bırakılmıştır. Bunların yerine geçen bazı kimseler görevlerini yapmamış ve tahrifin önü açılmıştır. İşte ayeti;

Maide-44: “Muhakkak ki Biz, doğru yol gösterici ve aydınlatıcı olarak Tevrat’ı indirdik. Allah’a teslim olmuş nebiler, Yahudiler arasında onunla hükmederlerdi. Kendilerini Allah’a adayanlar [rabbâniyyûn] ve din bilginleri/hahamlar [ahbâr] da  Allah’ın kitabını korumakla görevlendirildiklerinden onunla hükmederler ve ona şahit olurlardı. Siz, insanlardan korkmayın; benden korkun. Ayetlerimi geçici bir bedelle satmayın. Allah’ın indirdiği hükümlerle hükmetmeyenler, kâfir olanlardır.”


Fakat Kur’anı bizzat Rab koruyacağını açıklar. İşte ayeti;

Hicr-9: “Muhakkak ki Kur’an’ı [zikr] Biz indirdik. Onun koruyucusu da elbette Biz’iz.


Kitapların tahrif edildiğini yazan ayet var mı, diye soranlara, işte bu 2 ayet;

Bakara-75: “Şimdi onların size inanmalarını çok mu arzuluyorsunuz? Oysa onlardan bir grup [ferîk] vardır ki, Allah’ın sözünü işitir, ne demek istediğini akledip anladıktan sonra da bile bile tahrif ederler ( yuharrifûnehu).


İzaha bile gerek bırakmayan ve içinde 2 kez elle yazmayı vurgulayan ayet;

Bakara-79: “Yazıklar olsun o kimselere ki: Kitabı elleriyle yazıyorlar, sonra da az bir kazanç elde etmek için “Bu Allah’ın katındandır.” diyorlar. Yazıklar olsun onlara elleriyle yazdıklarından dolayı. Yazıklar olsun onlara, kazandıklarından dolayı.”


Maide-19: Ey KİTAP EHLİ! Resullerin arasının kesildiği bir dönemde “Bize herhangi bir müjdeleyici ve uyarıcı gelmedi.” demeyesiniz diye, size gerçekleri açıklayan müjdeleyici ve uyarıcı olarak resulümüz geldi…”

Hitap doğrudan Kitap ehlinedir. Bu ayet ;

1- Neden doğrudan onlara hitap etsin?

2- Onların kendi NEBİLERİ ve KİTAPLARI olmasına rağmen neden “BİZE MÜJDELEYİCİ VE UYARICI GELMEDİ” diye mazeret bildirsin?

Anlıyoruz ki; Muhammed nebi gelmeseydi eğer, Kitap ehli tahrif edilmiş inançlarıyla din günü sorguya çıktığında,

“Elimize ulaşmış kitaplar bunlardı. Çok haklı olarak, eğer kitaplarımız bize gelene kadar tahrif olmuşsa, bundan biz nasıl sorumlu tutulabiliriz, bize doğrusunu bildiren ve uyaran kimse de gelmedi” mazeretini sunacaklardı. Çünkü biz olsaydık yapabileceğimiz tek ve haklı savunma bu olurdu.
Ama bu ayetten de Rabbin, Muhammed nebiyi sadece Araplara yani belli bir kavme değil tüm EHLİ KİTABA rasul-nebi olarak gönderdiği anlaşılmaktadır.
Kaldı ki Rabbin hitapları; birçok ayette tüm insanlığadır. Örneğin;
Sebe-28:“Biz seni BÜTÜN İNSANLARA ancak bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik….”
Bu ayetler tartışmasız Kur’anın evrensel olduğunun tek başına sancağıdır fakat sadece temiz akıl sahipleri görecektir..

Yazılacak ve izah edilecek çok şey varken;

Özetle; Tevrat ve İncil’de tahrifat yapıldığını bildiren ve işaret eden ayetlerle, onlarda doğru bilginin olduğuna işaret eden ayetler arasında bir çelişki yoktur.

Çünkü Kur’an yukarda verdiğimiz örneklerde görüldüğü üzere;  Kur’an doğruları tasdik ederken, yanlış olanları reddeden ve doğrusunu anlatıp  koruma altına alan bir kitaptır.

Subscribe
Bildir
guest
2 Yorum
En Yeniler
Eskiler
Inline Feedbacks
View all comments
Metin YILMAZ
Metin YILMAZ
8 Aralık 2022 19:31

bu makaleyi ne zaman yazdınız, hiçbir yorum gelmemesi ilginç