KUR’ANA GÖRE NAMAZ NASIL KILINIR?

Namazda okunması gereken Kur’andır.

“Kur’anda fiziki kıyam, ruku ve secde olmadığı için namaz yoktur, bunların hepsi mental içerikli mesajlardır.” diyenlerin iddiasını; Kur’anda fiziki  kıyam, ruku  ve secdenin varlığı, vakitleri ve rekat sayısı gibi ritüel olan kısmını diğer yazılarımızda ispat ederek geçersiz kılmış olduk.

Bu yazımızda ise; ritüelin ruhu olan ve Rabden nasıl besleneceğimize dair bazı nebiler ile Rabbin fazlını ve rızasını arayan diğer müminlerin fiziki kıyam, ruku ve secdede nasıl dua ettiklerine dair ayetleri ve ayetlerin  işaret ettiklerini paylaşacağız.

Mutlaka şu sureler veya şu ayetler okunmalı diye doğrudan bir emir yoktur ama Rabbi tesbih ederken “De ki” emriyle bizden söylememizi istediği bazı ayetler vardır.

Müminler namazı, Allah’ı zikretmek için kılar. İşte ayeti;

Taha-14: “Muhakkak ki Ben Allah’ım, Ben’den başka ilah yok. O halde Bana ibadet et ve Beni hatırlayasın diye  namaz kıl.

Şimdi namaza ait bu ritüelin içinin nasıl doldurulduğunu, Rab ile bağ kurulup önemli ve defaatle emredilen bir ibadete nasıl dönüşünü detaylandıralım;

1-ÖNCELİKLE NAMAZA ALLAH’IN İSMİNİ ANARAK BAŞLARIZ;

Ala-14-15: “Doğrusu arınan ve Rabbinin İSMİNİ ZİKREDEREK ibadet eden kimse elbette kurtulmuştur.”

Not-1: Ala-15. ayet, önceki ayetin devamıdır. 14. ayetin ana fiili olan kurtulmak fiili, her iki ayetin de ana fiilidir.

Not-2: Birçok ayette namaz kılmak; zekat (arınmak) ve zekat vermek birlikte zikredilmiştir. Dolayısıyla 15.ayette geçen “Fesalla” ibadet etmek anlamındadır.

Hangi adının anılacağı ise Rab tarafından kişinin tercihine bırakılmıştır. Delili;

İsra-110:“De ki: “İster Allah diye çağırın ister Errahman diye çağırın. Hangisiyle çağırırsanız çağırın en iyi isimler O’nundur….”

Not-3: Namaza başlarken bizce Allahu Ekber demek son derece yakışıksızdır. Söylenmesi gereken ifade; “Allahul-Kebir” dir.

2-ŞEYTANDAN ALLAH’A SIĞINIRIZ;

Namazda Kur’an okuyacağımıza göre, Kur’an okumaya başlamadan önce Rabbin Kur’an okuma ile ilgili emrini yerine getireceğiz.

Nahl-98:“Kur’an okuduğun zaman hemen kovulmuş şeytandan Allah’a sığın.

Yani, “Euzu billahi mine-şşeytani-rracim” deriz.

Not-3: Fatiha suresinde “Besmele” ayet sayıldığından, sığınmadan hemen sonra besmele okunur. Başka bir sure okunacaksa besmeleye gerek yoktur fakat okunmasında asla yasak ve yasağa işaret yoktur.

3- KIYAM BOYUNCA RABDEN “AF DİLEYEN” AYETLER OKURUZ;

Namaz kılarken, Rabden beslendiğinin şuuruna sahip bir müminin; bir boşanma ayetini, bir miras ayetini vb konuları içeren ayetleri seçmeyeceği kanaatine sahibiz.

4- RUKUDA ALLAH’IN FAZLININ ve RIZASININ İSTENDİĞİ AYETLERİ OKURUZ;

Fetih-29:“…..Sen, onları rüku ve secdede Allah’tan fazlını ve rızasını isterken görürsün…..”

Nisa-32:“….Allah’ın fazlından isteyiniz……”

Fazıl; Kur’anda  “Allah’ın lutuf ve ihsanı, cömertliği, zengin hazinesi” manasında geçmektedir.

5-SECDEDE ALLAH’IN YÜCELTİLDİĞİ ve YİNE O’NDAN FAZLININ ve  RIZASININ İSTENDİĞİ AYETLERİ OKURUZ;

a) Secdede Allah’ın yüceltildiğine dair ayetler;

İsra-107-108-109:“De ki: “Ona ister inanın ister inanmayın; daha önce kendilerine ilim verilenler, o, onlara okunduğu zamanlar, çeneleri üzerine secdeye kapanırlar. Ve derler ki: “Rabb’imiz her şeyden yücedir. Rabbimizin uyarısı kesinlikle gerçekleşecektir. Onlar, ağlayarak çeneleri üzerine kapanırlar. Bu onların huşularını artırır.”

Ve devamında gelen İsra-111. ayette “De ki” emriyle bazı şeylerin söylenmesini ve Allah’ın tekbir edilmesi emrini, konu bağlamında secdeye ait emir olarak anlarız.

İsra-111:“Ve de ki: “Hamd, çocuk edinmeyen Allah’a özgüdür. O’nun mülkte ortağı yoktur. O’nun acizlikten dolayı bir veliye de ihtiyacı yoktur. O’nu tam bir yüceltme ile yücelt.”

(Burada bir soru bekliyorum sizden kıymetli arkadaşlar)

Vakıa-96: “Öyleyse Azim olan Rabbinin ismi ile tesbih et (ibadet et).”

Arapçası; “Fesebbih bismi rabbike-l’azim”dir.

Vakıa-96. ayette (bi) harfi ceri kullanıldığından tesbih et emrine; tenzih et anlamı verilemeyeceğinden, ibadet et anlamı verilmelidir.

Biz bu emri; “Süphane rabbiy el-azim” olarak cevaplarız yani; “Azim olan Rabbim her türlü kusurdan uzaktır.”

Ala-1: “Yüce olan Rabbinin ismini tesbih et (tenzih et).”

Arapçası; “Sebbihi-sme rabbike-l-a’la”

Ala-1. ayette harfi cer kullanılmadığından tesbih et emrine; mecburen tenzih et anlamı verilmelidir.

Biz bu emri; “Süphane rabbiy a’la” olarak cevaplarız yani; “Yüce olan Rabbim her türlü kusurdan uzaktır.”

b)Secdede O’ndan fazlının ve rızasını istendiği ayetler;

Fetih-29:“…..Sen, onları rüku ve secdede Allah’tan fazlını ve rızasını isterken görürsün…..”

Nisa-32:“….Allah’ın fazlından isteyiniz……”

Fazıl; Kur’anda  “Allah’ın lutuf ve ihsanı, cömertliği, zengin hazinesi” manasında geçmektedir.

6-SECDE ARKALARINDA ALLAH’I TESBİH EDERİZ;

Kaf-40:“Gecenin bir kısmında ve secde arkalarında O’nu tesbih et.

Ala-1. ayette yaptığımız açıklamadan dolayı, secde arkalarında Rabbi tenzih ederiz.

Rabbin tenzih edilmesi demek; onu yüceliğini, gücünü, kudretini ve ilahlığını idrak içereceğinden Rabbin yüceltildiği ayetler de okunabilir anlıyoruz.

Tahiyyat olarak bilinen duayı okumak farz olmadığı gibi onun yerine; bahsettiğimiz içeriğe sahip ayetler okunması gerektiğine inanıyoruz.

7-NAMAZ BİTTİKTEN SONRA YİNE ALLAH’I ANARIZ;

Nisa-103:“Es-salatı bitirdikten sonra ayakta, oturarak ve yanlarınız üzere yatarken Allah’ı anın…”

Bu ayette geçen anmanın; Ali İmran 190-191. ayetlerde anlatıldığı şekliyle anma olduğunu düşünüyoruz. Çünkü namaz tamamlanmıştır. Ve kişinin bu anma için mental olarak ayrıca zamana ihtiyacı söz konusudur.

Ali-İmran-190:“Kuşkusuz, göklerin ve yerin yaradılışında, gece ile gündüzün art arda gelişinde, derin akıl sahipleri için kesin kanıtlar vardır.”

Ali-İmran-191:“Onlar, ayakta iken, otururken ve yanları üzere yatarken Allah’ı anarlar ve göklerin ve yerin yaratılışı üzerine düşünürler: “Rabbimiz Sen bunu boş yere yaratmadın. Sen’i tenzih ederiz. Bizi ateşin azabından koru.”

Not-4: Aslında bu ayetlerde, müminlerin hem pozitif ilimlere hem de akıl yürütme eylemine sevki söz konusudur. Çünkü ayette derin akıl sahipleri ifadesi, gören, düşünen, muhakeme eden ve elde ettiği sonuçlar itibariyle Rabbine yönelen kişidir.

Namazın içeriği, mümin ile Rab arasındaki bağı sürekli ve taze tutarak namazın ritüelini önemli bir ibadete dönüştürür.

Namaz, mümini Kur’ana sevk eder. Kur’ana sevk olan mümin, kimse tarafından eğilemez, bükülemez ve güdülemez. Mümin kimse Rab dışında kimseye itaat etmez, doğru yoldan saptırılamaz.

Namaza çok fazla anlam yüklediğimizi düşünenler için tekrar edelim. Namaz “MÜMİNLERE” farz kılınmıştır.

Müminler Rabbe gönülden bağlılıkla sürekli itaat eden “KANİTİN” kimselerdir.

Namazın önce içinin sonra da ritüel kısmının neden boşaltılmak istendiğini anlamış olmanızı umut ediyoruz.

Not-5: Namaza başlarken iftidah tekbiri olarak bilinen elleri kaldırmak ve namaz bitiğinde sağa-sola selam vermek farz değildir. Ne oldukları konusunda mezheplere göre bile farklı hüküm verilmesi ayrıca ilginçtir. Sünnet veya vacip diyerek yapmak size kalmıştır.

8-NAMAZDA SES TONUMUZU AYARLARIZ;

İsra-110:“…..Salatında sesini pek yükseltme, çok da kısma, ikisi arasında bir yol tut!”

Not-6: Salat kelimesi içerik olarak çok geniş bir yelpazeye sahiptir. Kuran’da dua, destek, ibadet ve yönelme anlamlarında kullanılmıştır. Desteğin, duanın ve ibadetin çok çeşidi olduğundan ayetlerde nekra (belirsiz) kullanılmışlardır. Hangi anlamı ifade ettiği ayetin konusundan anlaşılır.

Fakat Rabbin; içeriği dua olup, zamanından tutunda hazırlığına kadar özel ve belirli bir formda tanımlayıp, iman eden tüm kullarına farz kıldığı namazın Arapçası Es-salattır. Ve namaz, sürekli marife (belirli) formundadır.

ALLAH, ES-SALATTAN (NAMAZDAN) ASLA NEKRA OLARAK BAHSETMEMİŞTİR.

Ve anladığınız doğrudur.

Marife olan Es-salat; kendi içinde nekra olan salatı yani duayı barındırır.

Yukardaki ayette es-salat değil, salat geçmektedir. Namazın en önemli unsurlarından biri olan salatta (duada) ses tonunun orta seviyesinde olması emredilir. Ne tamamen sessiz, ne de çok yüksekte değil, ikisinin arasında bir ses tonu tarif edilir.

 

 

 

 

 

 

Subscribe
Bildir
guest
16 Yorum
En Yeniler
Eskiler
Inline Feedbacks
View all comments
Yunus Torun
Yunus Torun
7 Aralık 2023 19:50

Bir mealde (Erhan Attas) Taha-14 (açıklamalarıyla birlikte).

20:14. “Ben Allah’ım. Benden başka ilah yoktur. Öyleyse yalnızca Bana
kulluk et. Ve öğüdüm için salâtı1 ikame et.”
1- Mûsâ’ya nebilik görevinin yeni verildiği dikkate alınırsa buradaki
salâtın namaz olmadığı görülmektedir. Salâtı ikame et ile söylenen şey
öğüdün/vahyin duyurulması görevini canlı ve diri tutmak, Allah’a çağrı-
da sürekli gayret göstermektir.

Haklı gibi.

Bahri deler
Bahri deler
26 Ekim 2023 10:28

Bütün düşüncelerimi yazmışsınız tamda yazdığınız şekilde namazımı kılıyorum ben kurana uygun şekilde ibadetimi yapıp yüce Allah ı hamd ile tesbih ediyorum sevgilerimle

Oktay Gökçal
Oktay Gökçal
11 Temmuz 2023 01:12

Sayın Nursel, teşekkür ederim. Namazın çok net bir şekilde farz olduğunu çok sağlam bir şekilde anlatmışsınız.

YILMAZ
YILMAZ
18 Haziran 2023 22:13

Allah razı olsun emeğiniz gözünüze sağlık

Mustafa
Mustafa
Reply to  Nursel Durabay
15 Haziran 2023 00:43

Teşekkür ediyorum cevabınız için. Bilmediğim şeyleri öğreniyorum sizlerden.. Takibe alıyorum kendisini.

Ali Kara Hasan
Ali Kara Hasan
14 Haziran 2023 07:12

Çok güzel anlatmışsınız Elinize sağlık

Piyanist
Piyanist
13 Haziran 2023 23:25

Allah razı olsun sizden

Mustafa
Mustafa
13 Haziran 2023 23:09

Çok güzel bir yazı. Teşekkür ediyorum.
Çeneleri üzerine kapanıp secde etmek ne demek? Alınları üzerine kapanıp secde etmek ile aynı mıdır bu ifade?