KUR’ANA ABDESTSİZ DOKUNMAK HARAM DEĞİLDİR -VAKIA 79. AYET-

Vakıa-79: “Ona ARINDIRILMIŞ olanlardan başkası DOKUNAMAZ.

Vakıa-78. ve Vakıa-80. ayetlere göre; Vahiy, görevli melek/meleklerin dokunabileceği veya erişebileceği Kitap’ta mevcutken, oradan alemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir. Ayette görevli meleklerin dokunabileceği saklı Kitapsa, Allah’ın katındaki Levh-i Mahfuz’dur.

Müşriklerin iddiası; “Vahiy peygambere gelirken cinler ve kötü niyetli insanlar ona başka şeyler kattılar ve onu değiştirdiler” şeklinde iftiraydı.

Bunun üzerine Allah “Ona ancak arındırılmış (şirkten ve inkardan temizlendirilmiş) olanlar dokunabilir” ayetini göndererek, onların bu iftiralarına cevap vermiş, iddialarını yalanlanmış ve vahyin hiçbir değişikliğe uğramadan nebiye olduğu gibi ulaştığı net biçimde açıklamıştır.

Bu ayetse ehli sünnet tarafından, Kur’an’a abdestsiz dokunulmayacağına dair görüşe kanıt olarak gösterilmektedir.

Arındırılmış” anlamına gelen “mutahharun” kelimesine birçok mealde “arınmış/temiz olanlar” yani “cünüplükten ve abdestsizlikten temizlenmiş olanlar” manası verilmektedir.

Namaz kılmak için abdesti farz kılan Maide-6. ayet, Mekke döneminin sonlarına doğru nazil olmuştur.

Bu ayet ise namazın farz olmasından çok önce inmiştir. Dolayısıyla “abdestsizlikten temizlenmek” olarak yorumlanması doğru olamaz.

Ayrıca Kur’anda abdest şartı, Maide suresinin 6. ayetiyle SADECE namaz için zorunlu kılınmıştır.

Kur’an okumak için ise; Nahl suresinin 98. ayetiyle sadece şeytandan Allah’a sığınma koşulu getirilmiştir.

Dolayısı ile bu ayete yaslanarak, “Kur’an okunurken abdestli olmak gerekir, abdestsiz dokunmak haramdır.” iddiası, Allah’ın koymadığı hükmü koymaktır.

Kur’an, kendisine dokunulsun diye indirilmiş bir kitaptır; ona abdestli dokunmak ise ancak bir saygı göstergesi olabilir; hüküm değildir. 

Ayet, “arınmış olan” değil “arındırılmış olan” dan bahseder.

“Arınmış” olmakla, “ARINDIRILMIŞ” olmak aynı şey değildir.

Temiz olmak, bir kimsenin kendi kendisine yaptığı bir şeyken; arındırılmış olmak, başkası tarafından yapılan bir şeydir.

Zaten ayette söz konusu edilen temizlik fiziki bir temizlik de değildir.

Ki şu düşünce bile, bu ayetin abdesti işaret etmediğinin en basit örneğidir. Mesela;

Bu ayet abdesti işaret ediyor olsaydı eğer, bırakın bir müslümanın abdestsiz dokunmasını, bir ateistin ona her el değdirmesinde, bu ayet “DOKUNAMAZ” hükmünü kaybederdi.

Oysa Rabbin “DOKUNAMAZ” hükmü gibi net çizdiği bir sınırın ihlali söz konusu olamaz.Çünkü hüküm, dokunmaz değil “DOKUNAMAZ” hükmüdür.

Bir kimseye, “temiz insan” dendiğinde kast edilen temizlik neyse o türden bir temizliktir. Nasıl ki birine “temiz insan” dendiği zaman, eli yüzü yıkanmış, üstü başı temiz olan değil; güvenilir, dürüst, iyi bir kimse olduğu anlaşılıyorsa, bu ayette de söz konusu olan temizlik, bu tür ahlaki bir temizliktir.

Özetleyecek olursak;

1) Bu ayet indiğinde henüz elde “kitap” denilebilecek bir “mushaf” bulunmamaktadır.

2) O dönemde henüz abdesti farz kılan Mâide-6. ayet  inmemiştir.

3) Ayetin hitabı müminler değil, KAFİRLERDİR.

4) Ayetin konusu insanlar değil; cin ve melek gibi görünmeyen varlıklardır.

5) Ayetteki temizlik de maddi değil manevi temizliktir ki, vahyin sayfaları da “temiz sayfalar” olarak anılır (Örneğin Beyyine-2).

6) İnşa değil haber cümlesidir. Yani; “dokunmasın” değil, istese de “dokunamaz” denilmektedir.

7) Meknun kitap, yani “korunmuş/saklanmış kitap” elle tutulup gözle görülemez bir kitaptır.

Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
En Yeniler
Eskiler
Inline Feedbacks
View all comments