İ’lay-ı Kelimetullah Davası; Allah’ın kelamını yüceltme, yayma ve insanların kalp ve gönüllerine HAKİM KILMA DAVASIDIR, şeklindeki tanımını ayrıca hatalı bulmaktayız.
İ’lay-ı Kelimetullah davası; Kur’anı yüceltme, yayma ve duyurma davasıdır.
Fakat kalp ve gönüllerine “hakim kılma davası değildir.”
Kasas-56: “Sen sevdiğini doğru yola ulaştıramazsın ancak ALLAH DİLEYENİ DOĞRU YOLA ULAŞTIRIR. O, Allah’ın yolunda olanları daha iyi bilir.”
Ayeti gereğince; hidayeti sadece Allah verir.
KALPLERE HAKİM KILACAK olansa yine sadece Allah’tır.
Hakim kılma işini kul kendine görev edinirse, hem Allah’ın işine ortaklık iddiası güder hem de dinde zorlama yolunu seçer ki sonuçları itibari ile;
1-Bu şirke düşmek,
2-Bakara-256: “Dinde zorlama yoktur. Doğru olan yanlış olandan kesin olarak ayrılmıştır…” ayetini ihlal etmek demektir.
Doğru ve yanlış birbirinden ayrılmıştır. Kişi ister iman eder ister etmez. İster ibadetlerini yapar ister yapmaz.
Kişi eylemlerinden ve sonuçlarından sorumludur.
Özetle; imana ve iradeye dayalı eylemleri, insanların kalplerinde hakim kılmak adına zorlama, baskı ve cezalandırma yapılamaz, ilkesini Kur’andan anlar ve kabul ederiz.