Ahzab-37:“Allah’ın kendisine nimet verdiği ve senin de nimet verdiğin kimseye diyordun ki: “Eşini yanında tut. Allah’a karşı takvalı ol. Allah’ın açığa çıkaracağı şeyi içinde gizliyorsun. İnsanlara huşu duyuyorsun; oysa ki huşu duyman gereken Allah’tır.” Sonra Zeyd ondan tamamıyla ayrılınca, onu sana eş yapmak istedik ki böylece himayenizdekilerin [ed’iya’ikum] boşadıkları kadınlarla evlenmelerinde inananların üzerinde bir güçlük olmasın. İşte Allah’ın emri böylece yerine gelmiş oldu.”
Rasul, vahyi aldığı gibi bildirendir ve ASLA HATA HAKKI YOKTUR.
Rasule itaatsizlik sapıklığa düşmektir.
Ama nebi, rasullük vazifesi haricinde,tebliğ ettiklerine uyan ve ondan hükümler çıkarandır. Ve biz gibi hataya açıktır.
Şimdi Ahzab-37.ayete bakalım;
Zeyd ve eşi, NEBİNİN TAVSİYESİNİ dinlememiş ve boşanmışlardır.
Ve boşandığı eşi nebi sonradan evlenmiştir. Fakat ne Zeyd ne de boşandığı eşi SAPIK OLMAMIŞLARDIR.
Eğer Zeydin boşandığı eski eşi sapıklığa düşmüş olsaydı, Rab nebi ile evlenmesine izin vermezdi.
Eğer Zeyd sapıklığa düşseydi yine ilan edilirdi. Fakat kendisi nebinin yakınlarında olmaya devam etmiştir.
Nebinin Kur’an dışı sözlerine itaatsizlik, sapıklık değildir.
Kur’anda NEBİYE İTAAT emri yoktur.
Çünkü itaat emri RASULEDİR.
Özetle onlar; RASULUN EMRİNE DEĞİL, NEBİNİN TAVSİYESİNE UYMAMIŞLARDIR.
Nebi, Rabbin seçkin kuludur.
Eğer nebiye de itaat emri olmuş olsaydı, çağlar boyunca ona itaat edenlerin değişen ve çeşitlenen olaylar ve olgular karşısında akıl ve mantık geliştirmeleri,üretkenlikleri ya sınırlandırılmış ya da Alim kimliği giymiş olanların ağzından nebi adına çıkacak olanlara bağımlı, katı ve kapalı bir topluluk oluşacaktı.
Nebiye itaat emri olmamasına rağmen, tahrif edilen nebi sözleriyle bahsettiğimiz bu bağımlı, katı ve kapalı topluluklar “MEZHEPLER” ve “TARİKATLAR” olarak yine de oluşmuştur.
Sözümüz temiz akıl sahiplerinedir.
Çünkü istismara açık bir cümledir. İtaat etmek isteyen kimse için, nebi ölmüş ama rasul, Kur’an olarak aramızdadır.
Özetleyecek olursak;
Nebi Kur’andan konuşurken, çıkardığı tüm hükümler KUR’ANIN İÇİNDEDİR.
O halde, Kur’an varken “Hadis külliyatı” na gerek yoktur.
Nebinin rasulluk vazifesi dışında söyledikleri NEBİNİN ŞAHSİ GÖRÜŞLERİDİR.
Kur’anda olmayan bu hükümlerin yer aldığı “Hadis külliyatı” na yine gerek yoktur.