Diyanetin mealini paylaşıyorum;
Nur-58: ” Ey iman edenler! Ellerinizin altında bulunanlar (köleleriniz) ve sizden henüz bulûğ çağına ermemiş olanlar, günde üç defa; sabah namazından önce, öğleyin elbiselerinizi çıkardığınız vakit ve yatsı namazından sonra (yanınıza girecekleri zaman) sizden izin istesinler. Bu üç vakit sizin soyunup dökündüğünüz vakitlerdir. Bu vakitlerin dışında (izinsiz girme konusunda) ne size, ne onlara bir günah vardır. Birbirinizin yanına girip çıkabilirsiniz. Allah, âyetlerini size işte böylece açıklar. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.”
Nur-59: “Çocuklarınız erginlik çağına geldiklerinde, kendilerinden öncekilerin izin istedikleri gibi izin istesinler. İşte Allah âyetlerini size böyle açıklar. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.”
İki ayet üzerinde kırmızı ile yazdığım cümlelere dikkatinizi çekmek isterim.
Mealde; çocuk ister ergen olsun ister olmasın ebeveyn odasına girerken izin istemesi gerektiğini yazar. İşte çelişki tam da burada başlar.
Bu meal; örneğin18 yaşındaki oğlunuzun/kızınızın odanıza girerken izin istemesi gerekir derken, 5 yaşındaki oğlunuzun/kızınızın da odanıza girerken izin istemesi gerekir, der.
Fakat ayetlerde bahsedilen bambaşkadır ve örnekteki gibi aralarında bir çelişki de yoktur.
Talak-4. ayette yapılan hata, bu ayetlerde de yapılmıştır. Mutlak bir anlam kayması söz konusudur.
Üstelik bu anlam kayması, iki ayet arasında çelişkiye neden olmuştur.
Bu çelişkiye sebep; ayette yer alan “لَمْ” edatıdır.
“لَمْ”edatı: Muzari fiillerin başına gelerek olumsuz geçmiş zaman anlamı vermede kullanılır. Söz konusu fiilin şu ana kadar olmadığını bundan sonra da olmayacağını belirtir.
“لَمَّا”edatı: Bu edatta diğeri gibi muzari fiillerin başına gelir ve olumsuz geçmiş zaman anlamı vermede kullanılır. Söz konusu fiilin şu ana kadar olmadığını ancak konuşma anından itibaren bu olumsuzluğun değişebileceğini ifade eder, değiştiğini değil.
Türkçeye “henüz …..-medi, henüz…-madı” şeklinde çevrilir.
Dikkat ederseniz, ayette “لَمْ” edatı yazarken, anlam olarak “لَمَّا” edatının anlamı kullanılmıştır.
Şimdi doğru meali yapalım;
Nur-58: “Ey iman edenler! sizden hiç erginlik çağına varmamış olanlar; şu üç vakitte yanınıza girmek için sizden izin istesinler; sabah salatından (sabah namazı) önce, gün ortasında elbiselerinizi çıkardığınızda, akşam salatından (akşam namazı) sonra. Bu üç vakit “avret” vaktidir. Bunlar dışında birbirinizin yanına girip çıkmanızda size ve onlara bir günah yoktur. İşte Allah, size ayetleri böyle açıklar. Allah, Her Şeyi Bilendir, En İyi Hüküm Verendir.”
Nur-59: “Ve sizden küçük çocuklar (الْاَطْفَالُ), ergenlik çağına vardığı zaman, onlardan öncekilerin izin istedikleri gibi izin istesinler. İşte Allah size ayetleri böyle açıklar. Ve Allah, Her Şeyi Bilen’dir, En İyi Hüküm Verendir.”
58. ayette çocuk kelimesi kullanılmamıştır. Fakat bu kimselerin evlat olduklarını, 59. ayetin giriş cümlesinden anlarız. Onlara çocuk denmemiştir çünkü kastedilen kimseler artık çocuk değildir.
Onlar aslında yetişkinliğe adım atmışlardır fakat tıbben ergenlik alametlerini “Hiç” yaşamamışlardır.
Ne adet olmuşlardır ne de ihtilam.
Hiç adet olmamış ve olmayacak kadınların rahatsızlığına “Amenore” denir.
Hiç ihtilam olmamış (yani meni gelmemiş) erkeklerin rahatsızlığına ise “Retrograd ejakülasyon” denir.
Bu kimseler bilinen alametlerle ergenliğe girmemiş olsalar da cinsel dürtüleri ve şehvetleri yok değildir.
İşte 58. ayet; aslında çocukluktan çıkmış gençlerin, diğer yetişkin kimseler gibi mahrem zamanlarda odaya girerken izin istemelerini emreder.
Aynı şekilde 59. ayette; bilinen alametlerle ergenliğe girmiş olanların mahrem zamanlarda odaya girerken diğerleri gibi izin istemelerini emreder.
Yani sorumluluk başlangıcı, ergenliğe bağlanmıştır.
Özetle iki ayetin mealleri diyanetin meali gibi çelişkili değil aksine uyumludur.
O halde ergenliğe girmeyen çocukların, mahrem zamanlarda odaya girerken izin almalarına gerek yoktur diyebiliriz.
Ama bu durum, onlara izin almanın öneminin anlatılmayacağı veya öğretilmeyeceği anlamına gelmez.
Ebeveynler çocuklarını yetiştirirken; aile içinden başlayarak uzak çevreye doğru sosyal, toplumsal ve psikolojik uyumlarını sağlamak ve inanç dünyalarının temelini atmak için eğitir ve öğretir.
Aynı zamanda çocuklarını öğrendiklerini pratik etmeye yönlendirir, eylemlerini gözetir ve varsa hataları, güzellikle doğruları ile değiştirmeye gayret eder.
Nur-58 ve 59. ayetler gereği, bu çocuklar ergen oluncaya kadar yaptıkları ihlallerden dolayı mesul tutulmazlar. Çünkü bu dönemleri onların sorumsuz oldukları dönemdir.
Ama ergenlik çağına girmiş veya girmiş kabul edilen kimseler için insanlar arası ilişkilerde nasıl ki sınırlar ve yasaklar başlıyor, gence yavaş yavaş sorumluluklar yükleniyorsa, bu Allah ile ilişkileri için de sorumluluklarının başlayacağı anlamına gelir.
Artık onlar dinen de Allah’a karşı mesuldür. Sorumsuzluk dönemi bitmiş ve sorumluluk dönemi başlamıştır.
Nur-58. ve 59. ayetlerse bu gerçeği, çok önemli bir konu üzerinden bize açıklamıştır.
Aynı meal hatasının aynı şekilde yapıldığı diğer ayet, Talak-4. ayettir. Bu yazımı da okumanızı önemle tavsiye ederim kıymetli arkadaşlar.