ENAM-141: KAZANCIMIZDAKİ HAK “ALLAH’IN HAKKIDIR”

Enam-141: “Asmalı ve asmasız bahçeleri, çeşit çeşit hurma ve ekinler, birbirine benzeyen ve benzemeyen zeytin ve narları yetiştiren O’dur. Her biri meyve verdiği zaman, meyvesinden yiyin. Hasat zamanı da onun hakkını(حَقَّهُ) verin. Haddi aşmayın (tusrifu) kuşkusuz O, müsrifleri(haddi aşanları) sevmez.”

Dikkatinizi çekmek istediğim husus; ayette bahsedilen hak kimin hakkıdır ve kime verilir?

Aklınıza gelen ilk cevabın; ihtiyaç sahibi mağdurların hakkı olacağını tahmin edebiliyorum.

Oysa o hak, Allah’ın hakkıdır. 

Ayeti dikkatle incelediğimizde; bahsedilen nimetlerin hepsini verenin Allah olduğu açıklandıktan sonra, “onun hakkı” anlamındaki (حَقَّهُ)  kelimesindeki (هُ) zamiri Allah’a gitmektedir.

Eğer kastedilen hak; ihtiyaç sahiplerinin olmuş olsaydı tekil olan (هُ) zamiri değil, çoğul olan (هُمْ) zamiri kullanılırdı.

Allah kullarına çeşit çeşit nimetler ve kazançlar vermektedir.

Ayetten anlaşılan; kullarına bahşettiği bu nimetler üzerinde kendi için bir hak koymuş olmasıdır.

Nasıl ki hac vazifesinde kurbanlıkların ne kanı ne kendisi Allah’a ulaşmayacaktır, bu hakta elbette Allah’a ulaşmayacak bir haktır. Fakat Allah, tüm kazançlarımızdaki kendine ait bu hakkın, başkalarına verilmesini önemle ve defaatle emretmiştir.

Allah’ın haddi aşmayın emri; verilmesini emrettiği hakkının verilmeyerek koyduğu bu sınırın aşılmaması için yaptığı şiddetli bir hatırlatmadır.

Allah’ın hakkını vermemek ise müsriflerden olmak demektir ki müsriflerin akibeti; dünyada helak, ahiret yurdunda cehennemdir.

Peki Allah’ın kazançlarımızdaki hakkının adı nedir ve hakkının verilmesini istediği kişiler kimlerdir?

Allah’ın bu hakkının adı zekattır. Kişi bu hakkı her şekilde vermek zorundadır.

Çünkü zekat ayetlerinde zekat vermek, emir fiil ile farz kılınmıştır.

Allah ısrarla zekatı verin demesi, mal ve kazançlarımızdaki “KENDİ HAKKINI” vermemizi istemesidir.

Allah’ın Kur’anda defalarca kere zekatı verin vurgusu yapmasının nedeni;  mal ve kazançlarımızdaki “kendi hakkını” başkalarına vermemizi istemesidir.

Zekatın verileceği kimselerse aşağıdaki ayetlerde detaylı şekilde açıklanmıştır;

Zariyat-19: “Onların mallarında muhtaç ve mahrum için bir hak vardır.”

Mearic-24-25: “Onlar, mallarında muhtaç ve mahrum için bilinen bir hak bulunanlardır.”

Rum-38: “Sen yakınlara, yoksula ve yolda kalmışa hakkını ver! Allah’ın rızasını isteyenler için bu, hayırlı olandır. İşte onlar kurtulanların ta kendileridir.”

İsra-26: “Bir de akrabaya, yoksula, yolcuya hakkını ver. Gereksiz yere de saçıp savurma.”

Zekat ve sadaka ile çok önceden yaptığım çalışmamın linkini ise aşağıya bırakıyorum kıymetli arkadaşlar;

ZEKAT VE SADAKA FARKLI TANIMLANMIŞ KAVRAMLARDIR

 

 

Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
En Yeniler
Eskiler
Inline Feedbacks
View all comments