DİNDEN DÖNEN YANİ MÜRTED KİMSE ÖLDÜRÜLMEZ VE DE ÖLDÜRÜL(E)MEZ

Allah insanlara, inanma ve inkar etme özgürlüğü verip iradelerine müdahale etmemiştir. Nedeni;

Bakara-256: “Dinde zorlama yoktur….”

Ayeti olup bu ayeti hangi cepheden incelerseniz inceleyin, ne dine girerken ne de dine girdikten sonra kişi inancı hususunda serbestliğe sahiptir, zorlanamaz.

Allah dilediği kimseyi değil, insanlardan dileyeni hidayete iletir.

Yani kişinin seçimlerine göre akıbet yaratır. İşte ayeti;

Rad-27: “İnkar edenler “Rabbinden ona bir ayet indirilmeli değil miydi? derler. De ki: “Allah, dileyen kimseyi saptırır, kendisine yönelen kimseyi hidayete iletir.”

Peki dinden dönen kişinin yani mürtedin durumunu Kur’ana göre inceleyelim;

Ali İmran-90: ” Şüphesiz onlar inandıktan sonra inkar ettiler. Sonra inkarları arttı. Onların tevbeleri kabul edilmeyecektir. İşte onlar sapkınlardır.”

Nisa-137: ” Şüphesiz o kimseler inandılar sonra inkar ettiler. Sonra inandılar sonra inkar ettiler sonra inkarları arttı. Allah onları bağışlayacak değildir, onları yola da iletmeyecektir.”

İman eden kimse dinden çıkabilir hatta tekrar dine dönebilir. Fakat Allah’ın verdiği hükümlere göre; bu kimseye sadece inanç tercihinden bırakın öldürmeyi başka bir zarar da verilemez.

Çünkü kişinin imandan sonra inkar etme olasılığı varsa, inkardan sonra iman olasılığı da vardır.

Ayete göre mürted kişi daha sonra tekrar iman edebilir. Mürtedin öldürülerek bu olasılığın elinden alınması zulümdür.

Yukardaki ayetler değil bir kez, iki kez iman edip tekrar inkar edebilmekten bahsetmektedir. Onların affedilmeme nedeni ise tevbe etmeyip inkarda ısrarcı olmalarıdır.

Eğer dinden dönen yani mürted öldürülür, hükmünü duymuşsanız, bu ayetleri lütfen hatırlayın, okuyun ve okutun kıymetli arkadaşlar.

Ayrıca diyanetin bu konudaki açıklamasından bir kısım sunuyorum sizlere;

“……..Dininden dönenin ceza olarak öldürüleceği hükmü Kur’an-ı Kerîm’de yoktur. İslâm hukuk âlimleri bu hükmü, “Dinini değiştireni öldürün” meâlindeki hadisle Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ali’nin bazı uygulamalarına dayandırmışlardır. Hadisin farklı sözler ihtiva eden başka rivayetleri de vardır. Bunlardan birinde “dinini terkeden ve cemaatten ayrılan”, bir başkasında “Allah’a ve Resulü’ne karşı savaşmak üzere (dinden veya itaatten) çıkandır” buyurulmuştur (Ebû Dâvûd, “Hudûd”, 1). Ebû Hanîfe, İbn Şübrüme, Sevrî, Atâ, Hasan-ı Basrî gibi büyük fıkıhçılar, kadınların öldürülmesini yasaklayan hadislere dayanarak mürted kadının (bir kısmına göre çocuğun) öldürülemeyeceği, başka yollardan İslâm’a kazandırılmaya çalışılacağı hükmünü benimsemişlerdir. Bu ictihadın bir dayanağı da “kadınların tabii olarak savaşçı olmamaları, bu sebeple dininden dönen kadının İslâm toplumundan ayrılıp karşı tarafa geçerek müslümanlara karşı savaşma ihtimalinin zayıf bulunduğu”dur. Bundan da çıkan sonuç, mürtedin öldürülmesinin “dinden dönme suçuna” değil, “müslümanlara karşı savaşma” suçuna bağlı ve böyle bir tesbite dayalı bulunduğudur.

Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ali’nin uygulamaları, yalnızca dinden dönme suçuna değil müslümanlara karşı savaş açma, devletin kanun ve kararlarına karşı toplu isyan gibi suçlara yöneliktir.….”

Yukardaki metnin içindeki bilgiler çok ciddi çelişkilerle doludur.

  1. Nebi, Kur’anda olmayan bir hüküm koyup amel edemez.
  2. Metinde zikredilen hadis Ali İmran-90, Nisa-137 ve Bakara-256. ayetlerle taban tabana zıttır.
  3. Aynı konudaki hadisin birden fazla versiyonu olması ciddi tutarsızlıktır.
  4. Fıkıhçılar arasında mürted kadın ile erkeğin öldürülüp-öldürülmeyeceği ayrımı yapılmıştır.
  5. Mürted kadının öldürülmemesine dayanak; İslam toplumundan ayrılıp karşı tarafa geçerek müslümanlara karşı savaşma ihtimalinin zayıf bulunmasına bağlanmıştır.
  6. Bir insan hakkında “ihtimal” ile ölüm hükmünün verilmesi, Kur’ana isyan bayrağı çekmek demektir.
  7. Kur’an iman edenlere, saldırı değil savunma hakkının gereği savaş izni vermiştir. Bu sebeple başlamamış bir savaşta, ister kadın ister erkek olsun kimse inancı yüzünden öldürülemez,
  8. Ve metinin sonunda; “Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ali’nin uygulamaları, yalnızca dinden dönme suçuna değil müslümanlara karşı savaş açma, devletin kanun ve kararlarına karşı toplu isyan gibi suçlara yöneliktir…..” tespiti yapılmıştır. Bu tespitin olasılık üzerinden değil eylem üzerinden yapılması Kur’anidir.
  9. Özetle Kur’ana yaslanmayan her rivayet, nebinin diline sonradan konmuştur.
  10. Bu tür rivayetlere iman etmek; önce Allah sonra nebiye, ashaba ve ashaptan halifelere iftira atılmasına destek olmak demektir. Bu nedenle rivayet okumalarında dikkat kesilmenizi önemle tavsiye ederim kıymetli arkadaşlar.

 

Subscribe
Bildir
guest
1 Yorum
En Yeniler
Eskiler
Inline Feedbacks
View all comments
Mehmet Topçu
Mehmet Topçu
4 Haziran 2024 20:43

Teşekkürler