ABESE SURESİ REENKARNASYONA “DELİL DEĞİLDİR”

Abese suresinin özellikle özelikle 22. ve 23. ayetleri, reenkarnasyona delil olarak gösterilir.

Bu ayetlerin delil olarak seçilmesinin nedeni ise ayetlerde kullanılan mazi zaman kipidir.

İddia sahibi ilgili videoda der ki;

“İnsan ölmüş, kabre konulmuş ve sonra dirilmiştir. “Diriltir” diye hatalı meal edilmiştir. Ayette “Diriltti” yazar. İnsan diriltilmiştir, o halde onlara Allah’ın emrettiğini yerine getirmesi veya getirmemesi için nerde olmalıdır? Elbette dünyada olmalıdır. Çünkü insan seçimlerini dünyada yapar. İnsanın ahirette böyle bir imtihanı yoktur. Yani 22. ayetteki dirilme dünyada tekrar bedenlenmedir. Yani insanın birden fazla yaşamı bulunmaktadır, dünyada tek bir yaşamı yoktur. Eğer bu dirilme ahirette olaydı, neden Allah insanın kendine emrettiğini yerine getirmediğini söylüyor? Dolayısıyla diriliş ahiretteki değil tekrar dünyadaki dirilişidir.”

En büyük hata; 18. ayetten itibaren bu 6 ayetin zaman kipine dikkat edenlerin, devamı olan ayetlerde de aynı şekilde devam eden mazi zaman kipine dikkat etmemeleridir.

Eğer kasıt yoksa Kur’an okuma metotlarını bilmeden yapılan en büyük hatalardan biridir. Şimdi ilgili ayetleri inceleyelim;

Abese-13-14-15-16. ayetler Kur’andan bahsetmektedir.

Diyanet İşleri Meali/ Abese-17: “Kahrolası (inkârcı) insan! Ne nankördür o!”

Birçok mealde olduğu gibi Diyanette fiilleri, isim olarak meal etmiştir. Oysa isimlere, fiillere ve edatların anlamlarına dikkat etmemek kişiyi ciddi meal hatalarına sürükler. Doğru meal;

Abese-17: “İnsan O’nu inkar etmek ile mahvoldu.”

Abese-18: “Onu hangi şeyden yarattı?

Abese-19: “Bir nutfeden yarattı. Sonra ona biçim verdi.

Abese-20: “Sonra yolu kolaylaştır.”

Abese-21: ” Sonra onu öldürdü ve kabre koydurdu

Abese-22: “Sonra dilediği zaman onu yay/saç..”

(Kullanılan kelime (ن ش ر), dirilme değil dirilmeden sonra tüm insanları bir araya getirilip yayılması, toplanmasıdır.)

Abese-23:” Hayır! Ona emrettiği şeyi yerine getirmedi.”

Özellikle 22. ve 23. ayetlerin reenkarnasyona delil seçilmesinin nedeni, bu ayetlerin mazi fiil olarak kullanılması iddiası olduğunu söylemiştim.

Oysa yukardaki ayetlerde kullanılan fiilerin mazi kalıp olduğuna dikkat edenler, sonraki ayetlerde kullanılan fiilerin mazi fiil olmasına dikkat etmemiştir. Devamındaki ayetlere bakalım;

Abese-25: “Suyu akıttıkça akıttık.”

Abes-26: “Sonra toprağı yardıkça yardık.

Abese-27-28-29-30-31-32: “Size ve hayvanlarınıza geçim olarak, akabinde orada taneler, üzüm, yonca, zeytin, hurma, sık ağaçlı bahçeler, meyve ve çayır çıkardık.

25. ile 32. ayetler arasında kullanılan fiiller yani; ” akıttık, yardık, çıkardık” fiilleri de mazi fiil olarak kullanılmıştır.

İddia sahibinin dediği gibi mazi fiil, sadece olmuş bitmiş eylemleri anlatıyorsa ve sadece bu nedenle reenkarnasyona delil kabul ediliyorsa; o halde yağmurların yağması, toprağın yarılması ve topraktan çeşit çeşit ürünlerin çıkması da geçmişte kalmış, olmuş ve bitmiş olmalıdır, değil mi?

Peki soruyorum, gerçekte durum böyle midir?

Elbette hayır. Halen yağmurlar yağmakta, topraklar yarılmakta ve çeşit çeşit ürünler topraktan çıkmaktadır. Hiçbiri de geçmişte kalmamıştır.

Videoda yorum yapan kişinin bilmediği veya gizlemeye çalıştığı önemli bilgi; Arapçada mazi fiil, sadece geçmiş zamanı ifade etmez.

Gelecekte, mutlaka gerçekleşecek olaylar için de Araplar mazi fiil kullanır.”

Bunun Kur’anda bir çok örneği mevcut olduğu gibi bu anlatım “Muhakkaku’l Vuku Ke’l Vuku (Kesin olacak olan bir şey olmuş‐bitmiş gibidir)” olarak da isimlendirilir.

Kur’an okuma metotlarının en önemlilerindendir.

Mazi formundaki bir fiilin “geçmişte gerçekleşip bitmesi” ile “gelecekte kesin olarak gerçekleşeceği” arasındaki farklılık, ayetin anlamını da etkileyen önemli bir ayrımdır. Bu anlatım muhatabın ilerde karşılaşacağı olayları sanki görüyormuşçasına okumasını sağlar.

Sure sonuna kadar devam eden ayetlerdeyse fiiller muzari fiile dönüşerek, yine gelecekte yaşanacak diğer olayları anlatılır. Devam edelim;

Abese-33: “Fakat o kulakları sağır edici ses geldiği zaman.”

Abese-34-35-36: “O gün kişi kardeşinden, annesinden ve babasından, eşinden ve çocuklarından kaçar.

Biliyoruz ki; kıyamet kopmadı, din günü gelmedi. Ayetlerde muzari fiil ile (geniş zaman), din gününde mutlaka yaşanacak bir hadise olan herkesin birbirinden kaçacağı olayı anlatılmaktadır.

Hepimiz biliriz ki iman edenler için kıyamet ve ilgili olayların tümü, gelecek zamanda gerçekleşecek olaylardır.

Tüm bunların Türkçedeki gibi gelecek zaman kipi kullanılarak anlatılmasını beklemeniz normal. Ama Türkçe ile Arapça farklı gramere sahip dillerdir. Arapçada gelecek zaman kullanımı olsa da Allah mazi ve muzari fiil kullanımını tercih etmiştir.

Meal ederken dar bilgi ile meal etmek birçok ayet inkarına neden olabilir.

Şu önemli bilgiyi tekrar edelim;

Arap dilinde Allah’ın gelecekte yaşanacağını vadettiği tüm olaylar; hem mazi hem de muzari fiil ile anlatılır.

Abese suresi, buna delil ayetlerle doludur.

33. ayete kadar mazi fiil, devamında muzari fiil ile henüz gerçekleşmemiş ölüm ve sonrasını anlatır.

22. ayet eğer 2. kez dünyada bedenlenmeye delil ise iddia sahibi;

Mümin-11:“Onlar da, “Rabbimiz bizi 2 kez öldürdün (م و ت), 2 kez de hayat verdin (ح ي ي). Biz de günahlarımızı bildik. Artık çıkış için bir yol var mı?”

Ayetinde 2 kez ölme ve hayat vermek çok net açıklanmışken, bu ayeti nasıl anlayacaktır? Çünkü bu ayet, dünyaya 2. kez dönüşü reddetmektedir. 2. hayat dünyada değil, ahirette verilecektir.

Müminun-99-100: “Onlardan birine ölüm geldiği zaman, “Rabbim beni (dünya/hayata) geri döndür.” der.“ Böylelikle terk ettiğim orada (dünyada) salih iş yaparım.” Asla! Şüphesiz bu onun söylediği bir laftır. Onların arkasında diriltilecekleri(ب ع ث) güne kadar bir berzah (engel) vardır.”

Ayetlerindeki vefat eden nefsin dünyaya dönmek için Allah’a yalvarmasını fakat Allah’ın buna izin vermeyeceği ayetini nasıl anlayacaktır? Çünkü bu ayette, dünyaya 2. kez dönüşü reddetmektedir.

İlgili yazımızın linki;

MEVT(ÖLÜM) İLE VEFAT FARKLIDIR

Şu bilgileri de aşağıdaki paylaştığım yazımdan hatırlayalım;

Nefsler yoktan yaratıldığından,  ( ف ط ر) kökünden türeyen kelimeler kullanılır.

Bedenin yaratılmasında, (خ ل ق) kökünden türeyen kelimeler kullanılır.

Nefsin bedenle birleşmesinde, (ح ي ي)  kökünden türeyen kelimeler kullanılır.

Uykudan sonra nefsin bedene geri iadesi ve ahiret hayatında bedenin yeniden inşasında (diriltilmesinde),   (ب ع ث) kökünden türeyen kelimeler kullanılır.

Dirilmeden sonra tüm insanları bir araya toplayıp alana yayılmasında, (ن ش ر)  kökünden türeyen kelime kullanılır. 

İlgili yazımızın linki;

MECAZ OLMAYAN KAÇ TANE MEVT(ÖLÜM) VE HAYAT VAR?

Kur’anda mazi ve muzari fiilin, gelecek zamana ait olayları anlattığı ayetlerin sayısı hiç az değildir.

“Mazi fiille gelecek zaman anlatan” birkaç örnek daha verelim;

Taha-125: “Rabbim, beni neden kör olarak topladın? And olsun ben görür idim.” dedi.

Bu konuşma din gününde konuşan kişiye aittir. Fakat ne kıyamet koptu ne de bu konuşma gerçekleşti. Ayette kullanılan tüm fiiller, mazi olarak kullanılmıştır. “(قَالَ) = Dedi” fiili de mazi olmasına rağmen, “Diyecek”  anlamında ifade edildiği çok açıktır.

Reenkarne iddiası sahibi gibi yorum yapacak olursak, bunlar geçmişte olup bitmiştir midir? Elbette hayır.

Araf-44: “Cennet halkı, ateş halkına, “Rabbimizin bize vadettiği şeyi gerçek bulduk. Siz de Rabbinizin size vadettiği şeyi gerçek buldunuz mu?” diye seslendi. Evet dediler. Aralarından bir çağırıcı, “Allah’ın laneti zalimlerin üzerine olsun.” diye bağırdı.”

“bulduk, seslendi, dediler, bağırdı” şeklinde mazi kalıpta görülen fiillerin, kıyametin henüz kopmamış olması ve cennet ile cehennemin henüz ödül ve ceza olarak kullanılmaya başlanmamış olmasından dolayı, fiillerin gelecek zaman anlamında olduğu net anlaşılmaktadır.

Zümer-68: “Sura üflendi, Allah’ın dilediği hariç göklerde ve yerde olanlar yığıldı(ص ع ق). Sonra ona bir kez daha üflendi. Birden onlar kalkıp bakınırlar.”

Bu ayete göre de sura ne 1. kez ne de 2. kez üflenmedi. Fakat mazi fiil kullanıldı. Ve yine mazi fiil, anlatılan olayın gelecekte kesin olarak gerçekleşeceğini ifade etmek için kullanıldı. Ya da iddia sahibi gibi, tüm bunlar geçmişte yaşandı ve bitti mi, diyelim?

Son bir örnek daha;

Araf-38: “Sizden önceki cin ve insten ümmetler arasında siz de ateşe girin, dedi. Her ümmet girdiğinde, yoldaşlarına lanet etti. Birbiri ardına hepsi orada toplandığı zaman; sonrakiler öncekiler için: “Ey Rabbimiz! Bunlar bizi saptırdılar, bunlara ateşten bir kat daha azap ver.” dediler. (Allah) “Hepsi için bir kat fazla vardır, ama siz bilmezsiniz.” dedi.”

Mazi fiil kullanılmasına rağmen, bu yine gelecekte cehennemde yaşanacak olan mutlak bir diyalogtur. Mazi fiil kullanıldı diye yine tüm bunların geçmişte yaşanıp bittiğini mi düşünelim?

Şimdi de “Muzari fiille gelecek zaman anlatan” bir örnek  verelim;

Aşağıdaki ayette de muzari fiil kullanılmıştır. Oysa bu olaylar yaşanmamış fakat mutlaka yaşanacak olaylardır.

Hac-7: “Kuşkusuz o saat gelecektedir/istikbaldedir. Onda kuşku yoktur. Ve şüphesiz Allah, kabirlerde olanları diriltir.”

Biz yukardaki ayeti Türkçeye çevirirken gelecek zaman kipinde;

Hac-7: “Kuşkusuz o saat gelecektedir/istikbaldedir. Onda kuşku yoktur. Ve şüphesiz Allah, kabirlerde olanları diriltecektir.”

Diye meal etsek, kesinlikle anlam kaydırmadığımız gibi iddia sahibinin dediği gibi hatalı meal etmişte olmayız.

Özetleyecek olursak iddia sahibi; eksik bilgisi nedeniyle mazi fiilin gelecekte mutlaka olacak olayların anlatımı için kullanıldığını bilmediğinden, dünyada tekrar bedenlenme sonucunu çıkarmış ve buna inanmıştır.

İddiasını tekrar hatırlayalım;

“İnsan ölmüş, kabre konulmuş ve sonra dirilmiştir. “Diriltir” diye hatalı meal edilmiştir. Ayette “Diriltti” yazar. İnsan diriltilmiştir, o halde onlara Allah’ın emrettiğini yerine getirmesi veya getirmemesi için nerde olmalıdır? Elbette dünyada olmalıdır. Çünkü insan seçimlerini dünyada yapar. İnsanın ahirette böyle bir imtihanı yoktur. Yani 22. ayetteki dirilme dünyada tekrar bedenlenmedir. Yani insanın birden fazla yaşamı bulunmaktadır, dünyada tek bir yaşamı yoktur. Eğer bu dirilme ahirette olaydı, neden Allah insanın kendine emrettiğini yerine getirmediğini söylüyor? Dolayısıyla diriliş ahiretteki değil tekrar dünyadaki dirilişidir.”

İddia sahibi 22. ayet için; “Diriltti” yazar, der. Kelime yanlış meal edilse de kullanılan fiil, evet mazi kipindedir. Ama hata 23. ayette zirve yapmaktadır. Kişi 23. ayeti kastederek, onlara Allah’ın emrettiğini yerine getirmesi veya getirmemesi için nerde olmalıdır? Elbette dünyada olmalıdır.” der.

23. ayeti hatırlayalım;

Abese-23: “Hayır! Ona emrettiği şeyi yerine getirmedi.” der.

Bu ayette Allah, insanın gelecekteki akıbeti için sadece durum tespiti yapmıştır. Asla seçim yapmayı çağrıştıracak bir anlam söz konusu değildir.

“Allah’ın emrettiğini yerine getirmesi veya getirmemesi için nerde olmalıdır? gibi ilgisiz bir soru bu ayetten çıkartılamaz. Bu zihinleri manipüle etmekten başka bir gayret değildir.

Allah din gününde, insanların dünya hayatlarında yaptığı büyük hatayı; “Allah’ın emirlerini yapmadılar” şeklinde açıklamıştır.

Dünya hayatını bu şekilde boşa harcayan insanların akıbetleri cehennemdir.

Özcesi; 23. ayet biz yaşayan insanlara; Allah’ın emirlerine uymadığımız takdirde, akıbeti cehennem olanlardan olacağımız” ikazı şeklinde durum tespitidir.

 

Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
En Yeniler
Eskiler
Inline Feedbacks
View all comments