Nisa-105:“Biz, insanlar arasında, Allah’ın sana gösterdiği gibi hükmedesin diye, Kitap’ı hakikat olarak indirdik. Hainlerin savunucusu olma.”
Bu ayet; fark etmemiz gereken detayların çok olduğu bir ayettir.
Ayet; nebiye inananlar arasında değil inanan ve inanmayan kim olursa olsun “İNSANLAR ARASINDA” hüküm vermesini emreder.
Nebi, insanlar arasında Allah’ın gösterdiği gibi hükmedecektir.
Ve hükmetmeyi Kur’an ile yapacaktır. Yani “gayri metluv vahiy” olduğu iddia edilen hadis veya rivayetlerle değil.
Konusu itibariyle ise Nisa-113. ayete kadar devam eden çok önemli bir içeriğe sahiptir.
Ayetin son cümlesinde, nebiye neden “HAİNLERİN SAVUNUCUSU OLMA” ikazı verilmiştir. Çünkü nebinin hainleri savunması söz konusu değildir.
Nisa-5 ile Nisa-13. ayetler grubuna baktığımızda;
Günah işleyen bir kimse, “O KİMSE” ile “YANCILARININ” günahı suçsuz birinin üzerine yıkmak için geceleyin biraraya gelip plan yaparak nebiye yanlış hüküm verdirmek için yaptıklarından ve Allah’ın lütfu olmasa nebinin de şaşırmak üzere olduğundan bahsedip, nebinin Allah’tan af dilemesi emrini aldığı anlatılır.
Dilerseniz ayetleri tek tek inceleyelim;
Kişi günah işlemişse bu kendi adınadır, kendi mesuldur.
Nisa-111: “Kim bir günah kazanırsa onu sadece kendi aleyhine kazanmış olur. Allah bilendir, doğru hüküm verendir.”
Fakat pişmanlık ve tevbe ile Allah’ın affı her zaman mümkündür.
Nisa-110: “Kim bir kötülük yapar veya kendisine haksızlık eder sonra Allah’tan bağışlanma dilerse; Allah’ı, Çok Bağışlayıcı ve Rahmet edici bulur.”
Kişi tevbeyi tercih etmeyipte suçunu masum birine yüklerse iftira atıp ayrıca bundan dolayı da günah sahibi olur.
Nisa-112: “Kim bir hata yapar veya günah işler sonra onu suçsuz birinin üzerine atarsa, muhakkak ki bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmiş olur.”
Suçu masuma atmak için suçlu ve yancıları planlar yaparken Allah’ta onlardan haberdardır.
Nisa-108: “İnsanlardan gizlerler de Allah’tan gizleyemezler. Geceleyin, O’nun razı olmadığı sözü düzüp kurarlarken, O onlarla beraberdir. Allah onların yaptıklarını çepeçevre kuşatandır.”
Suçlu kimseye yancılık yaparak savunanlara, kıyamet gününde Allah kendini hatırlatır.
Nisa-109: “Hadi bu dünya hayatında onları savundunuz. Ya Kıyamet Gününde Allah’a karşı onları kim savunacak ya ada onlara kim vekil olacak?
Hüküm verecek olanlar, suçlu kimseye karşı tarafgirlik hissetmemeli ve vakayı her açıdan araştırmalıdır.
Nisa-107: “Kendilerine ihanet eden kimselerden yana savunma yapma. Kuşkusuz Allah, ihanette ısrar eden günahkarları sevmez.”
Hükmedecek olan Kur’an ile Allah’ın gösterdiği şekilde hükmetmelidir.
Nisa-105:“Biz, insanlar arasında, Allah’ın sana gösterdiği gibi hükmedesin diye, Kitap’ı hakikat olarak indirdik. Hainlerin savunucusu olma.”
Eğer Allah’ı lütfu ve rahmeti olmasaydı, nebi hatalı hüküm verecekti ki ikazın nedeni tam da budur.
Nisa-113: “Allah’ın sana lütfu ve rahmeti olmasaydı, onlardan bir grup seni saptırmaya yeltenmişti. Onlar ancak kendilerini saptırırlar ve sana hiçbir zarar veremezler. Allah sana Kitabı ve hikmeti indirdi ve sana bilmediğin şeyleri öğretti. Allah’ın sana lütfu çok büyüktür.”
Nebi, hata yapmaya eğilim gösterdiğinden Allah’tan afdilemesi emredilir.
Nisa-106: “Allah’tan bağışlanma dile. Şüphesiz ki Allah çok bağışlayandır, çok merhametlidir.”
Kur’andaki anlatım bu şekildedir.
Rivayetlerdeyse bu ayetin inmesine neden olan olayın; müslüman bir sahabinin hırsızlık yapması, hırsızlığı bir yahudinin üzerine atması, akrabalarından yalancı şahitler tutarak delillendirmesi ve iki sülalenin nebiye müracatı neticesinde; Muhammed nebinin kendisine yanlış bilgi veren ve kayıtlara Tu‘me ismiyle geçen sahabi ile yalancı şahitlerinin lehine ve haklı olan yahudinin aleyhinde hüküm verme eğilimi göstermesidir.
Rivayette bahsedilen kimsenin ismi veya olay ne kadar doğru aktarılmıştır, bilemiyorum ama Kur’andaki anlatımla uygunluk vardır. İşin omurgası, nebinin atılmış bir iftira ile hüküm vermesini sağlamaktır.
Allah, Muhammed nebinin bağışlanma dileğinde bulunması emriyle, kasten olmasa da işlenen bu türden günahları bağışlayabileceğini de bildirmiştir.
Muhammed nebinin rasulluk vazifesi dışındayken verdiği hükümlerde hata yapabileceği yani nebilerin de kusurdan azade olmadıkları bu ayetle tekrar vurgulanmıştır.
Ayrıca Allah, bu ayet grubuyla ibretlik mesaj vererek aşağıdaki kimseleri “HAİN” olarak tanımlamıştır;
* “O bizden değil” diyerek ötekileştirenleri,
* İftira için plan yapanları,
* Adaleti yanıltanları,
* Haksız olduğunu bilmelerine rağmen, onun tarafını tutanları..