BAKARA-282: VADELİ BORÇLANMADA ŞAHİT GEREKLİ DEĞİLDİR

Bu yazımda;

  1. Vadeli borçlanmada hiç şahit gerekmediği,
  2. Ticaretin peşin yapılması durumunda yazdırmaya gerek olmadığı ama 1 şahit gerektiği yer alırken,

1 erkek ile 2 kadının şahitliği hususu diğer yazımda yer alacak.

1-Vadeli borçlanmada hiç şahit gerekmediği;

Borçlanma ve ticaret hukukunda kadın erkek şahitliği meselesini incelerken bambaşka bir meal hatası ile karşılaştım. Önce bu hatadan bahsetmek istiyorum;

Bakara-282. ayet, borç, karşılıklı borçlanma ve peşin alış-verişi düzenleyen bir ayettir.

Vadeli alışverişlerin yazılması, yazdırılması ve şahitlerin bulunmasının gerekliliğini hükme bağlar.

Fakat meallerin hepsinde her vadeli borç alış-verişinde bu şahitlerin gerekli olduğu anlaşılmış ve bu şekilde meal edilmiştir.

Oysa vadeli borçlanmada Allah’ın emri; sadece borcu veren, borcu alan ve yazıcı arasındaki küçük veya büyük borcu adaletli bir biçimde, borcu eksiltmeden veya çoğaltmadan yazılı olarak kayıt altına alınmasıdır.

Zaten yazılı olarak kayıt altına alınmış bir konuda şahit bulundurmak mantıktan uzaktır.

Kaldı ki söz konusu bulunması gerektiği iddia edilmiş şahitlerin rolü, kefillik de değildir.

Peki kimler borçlanma ve borcunu kayıt alma hakkına sahiptir?

Cevabını Kur’andan bulalım;

Kişinin kendi malının üzerinde tasarrufta bulunması için rüşd yani finansal okur-yazar olması Nisa-6. ayet ile hüküm altına alınmıştır.

Kendi malını teslim alıp yönetebilme hususunda akli yeterliliğe sahip olan kişi, borçlanma hakkına da sahiptir.

Peki kimlerin borcu kendisi tarafından değil “velisi tarafından” ve nasıl kayıt altına alınır?

Yine cevabına Kur’andan bakalım;

Bakara-282. ayette bazı özellikli kimselerden bahsedilir.  Bu kimseler için “sefihen”, “da’ifen”, “istitaat” kelimeleri kullanılmıştır. Şimdi anlamlarına bakalım;

“sefihen” kelimesinin çoğulu Nisa-5. ayette “süfeha” olarak rüşte ermemişler anlamında kullanılmış ve Allah, onlara rüşd oluncaya kadar mallarının teslim edilmemesini ve onlara iyi davranılmasını istemiştir. Bu kimseler ailenin öz evlatlarıdır.

“da’ifen” kelimesinin kök anlamı; kişi ve şeyin zayıf, kuvvetsiz, bitkin, çelimsiz, güçsüz ve sağlıksız olması anlamlarına gelir.

“istitaat” kelimesi; takat getirmek, kudreti ve gücü yeter olmak anlamlarına sahiptir.

Bu kimseler velileri tarafından himaye edilen kimselerdir. Eğer bir nedenle borç altına girmişse, kendilerinin de bunu kayıt altına aldıracak kuvvetleri yoksa Allah, onlara velilik yapan kimsenin yazıcı ile adil biçimde kayıt altına almasını emretmiştir.

Peki bu kimseler kimlerdir? Bu kimseler henüz rüşd olmamış çocuk, hasta, yaşlı vb kimseler olabilir. Çoğu kimse yaşlı ve hasta kimseye özellikle rüşd olmamış çocuğa borç vermez.

Olasılıklar çeşit çeşit olmakla birlikte bu kimselerin nasıl borç altına girebileceğine dair aklıma ilk gelen örnek, borcun miras yoluyla kendilerine kalabileceğidir.

Böyle bir durum söz konusu olduğunda veli, alıcıyla birlikte yazıcıya gidecektir. Fakat alıcı, yeni muhatabının kim olduğunu bilmesi, ölenden kalan mirasın alacağını kapatıp-kapatmaya yetmeyeceği, yetmiyorsa kalan kısmının tam tespitinin ve yeni ödeme planını yapılması için tam da bu noktada, konuya vakıf olanlar başta olmak üzere şahitler devreye girecektir.

Önce erkek şahitler tercih edilir. Erkek şahitler, öncelikle konuya vakıf olan erkeklerden seçilir.

Bu detayı; ayette erkek şahitler için kullanılan ve genel bir ifade içeren “erkeklerden” olarak yazılmayıp, tanıdığınız erkekler anlamı taşıyan “erkeklerinizden” ifadesinden anlarız.

Özetle 2 erkek şahit veya 1 erkek+2 kadın şahit; her vadeli borç alış-verişi için değil sadece bu özellikli durumun adil bir biçimde netleştirilmesi için gereklidir.

2-Ticarette peşin alış-verişte yazma değil tek şahit gerektiği;

Ayetin devamında ticaretin peşin olması durumunda, borcun yazıcıya yazdırılmamasının taraflar üzerine günah olmayacağı fakat yine de bir tane şahit bulundurulması istenmektedir.

Bu 1 şahidin ise kadın veya erkek olması hususunda Allah seçim yapmamıştır.

Bu 2 maddeyi birlikte okuduğunda hala söz konusu şahitlerin, vadeli borçlar için istendiğine inanmaya devam ediyorsanız eğer, sizi ayetin son cümlelerine götürmek isterim. Der ki;

Bakara-282: “…Yazana da şahide de zarar vermeyin..”

Dikkatinizi çekmek istediğim husus; ayette şahitlere değil, 1 şahide zarar verilmemesinden bahseder.

Eğer ki ayet; size göre vadeli borçlanmada gerekli olan bu maksimum 3 şahitten bahsediyor olsaydı tekil değil, çoğul kullanırdı.

Aslında bu kısacık cümle, tüm ayeti özetlemektedir;

  1. Eğer vadeli borç söz konusuysa; sadece yazdırın.
  2. Eğer ticaret peşinse; yazdırmayabilirsiniz ama 1 şahit bulundurun.

Zarar verilmeyecek olanlar;

  1. Vadeli borç söz konusuysa; yazıcı,
  2. Ticaret peşinse; bulundurulacak 1 şahittir.

 

Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
En Yeniler
Eskiler
Inline Feedbacks
View all comments