ÇARPITILAN AYET ARAF-157: “RASUL TEMİZ ŞEYLERİ HELAL, PİS ŞEYLERİ HARAM KILAR”

Öncelikle ayeti başındaki kısımla birlikte okuyalım.

Araf-157: “Onlar ki, yanlarındaki Tevrat ve İncil’de yazılı buldukları o elçiye, ümmi nebiye tabi olurlar. O ki,  onlara iyiliği emreder ve onları kötülükten meneder, onlara güzel şeyleri helal, pis şeyleri de haram kılar. Onların üzerlerindeki ağırlıkları ve prangaları kaldırıp atar. Ona inananlar, ona saygı gösterenler, ona yardım edenler ve onunla beraber indirilen nura (Kur’ana) tabi olanlar, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.”

Ayetin giriş kısmında ehli kitaptan bahsedilir ve ehli kitap ile devam eder.

İlginç olan  ehli sünnet; ehli kitaptan ve müşriklerden bahsedilen ayetleri üzerine almaz, kendisiyle ilişkilendirmez.

Mesela şefaat iddiasını kökten reddeden Bakara-48. ayet hakkında, o ayetin israiloğullarına söylenmiş olduğunu kabul ederek; müminlere yine de başta nebi olmak üzere bir çok kimse tarafından şefaat olacağını iddia ederler.

Diğer örnek; Kur’ana göre, cehennemde arındıktan sonra cennete geçmek söz konusu değildir. Herkes gittiği yerde kalıcıdır.

Buna rağmen cehennemde arınıp çıkma iddiasını reddeden Ali İmran-24. ayet için de, ehli kitaba söylenmiş bir söz olduğunu, müminler için geçerli olmadığını iddia ederler.

Oysa Rab, o iddialarının dinleri adına uydurduklarını açıklar. İşte ayeti;

Ali İmran-24: “Bu onların, “Sayılı günler dışında ateş bize dokunmaz” demelerindendir. Ve dinlerinde uyduruyor oldukları şeyler onları yanıltmıştır.”

Peki bir kısım ayetler ehli kitabı, diğer kısım ayetler müşriği, şu kısım ayetler de münafığı ilgilendiriyor ve  bizi kapsamıyorsa, bizim sorumlu tutulacağımız Kur’anda neden var?

Diye sorsak; “Onların düştüğü yanlışlara düşmeyelim” cevabı doğru ve mantıklıdır.

O halde Bakara-48. ve Ali İmran-24. ayetleri bizim de üzerimize almamız gereken ayetlerdir.

Din gününde Rab dışında başka şefaatçi yoktur ve cehenneme giden oradan da çıkacak değildir.

Konumuza dönersek Araf-157. ayet tümüyle ehli kitaptan bahseden, KUR’AN HÜKMÜYLE onlara yeni helal ve haramlar getirmek suretiyle onların yüklerini ve prangalarını kaldıran elçiden bahsedince; genel tavrın aksine ehli kitapla sınırlı bırakılmadı.

Rasulün, Allah’ın haricinde 2. hüküm koyucu olarak müminlere haram ve helaller koyabileceğini iddia ettiler. Bu iddia, şirkin içine dalmaktır.

Merak ettiğimiz kaldırılan yük ve prangalar nedir diye sorarsak;

Örnekle devam edelim;

Enam-146: “Yahudilere tüm tırnaklı hayvanları haram kıldık. Sığır ve koyunun da yağlarını haram ettik; ancak sırtlarında yahut bağırsaklarında taşıdıkları veya kemiklerine karışmış olanlar hariç. Aşırı gitmelerinden ötürü onları böyle cezalandırdık. Biz elbette doğru söyleyenleriz.”

Yiyecek konusundaki bu kısıtlama, Kur’anın indirildiği zamana kadar yahudiler için bir yük ve bir pranga olmuştur. Kur’an ile yahudilere verilmiş bu ceza kaldırılmış; domuz eti, leş, akan kan ve  Allah’tan başkasına kurban edilen dışında haram yiyecek bırakılmamıştır.

Bir diğer örnek; kadınların adet dönemlerinde pis sayılması, erkeklerin yataklarını dahi ayırmaları, kadınların ibadetten men edilmeleri, onlara dokunduklarında kendilerini de pis kabul etmeleri Kur’anda Allah’ın hükmü ve rasulun beyanıyla değiştirilmiştir.

Bakara-222:“Sana kadınların adet hali hakkında da soruyorlar. De ki: “O, bir ezadır….”

Diyerek bu durumun hastalık ve pis bir durum olmadığını, Nisa-43. ayet ile kanamanın namaza, Bakara-184 ve 185. ayetler oruca engel olmadığını bildirmiştir.

Bir diğer örnek daha; kitap ehline oruç gecelerinde eşlerine yaklaşmak haramdı. Bakara-187. ayet ile artık helal kılınmıştır. Çünkü Kur’ana imana davet edilmişlerdir.

Bakara-187: “Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı….”

Allah Kur’anı ehli kitap için de indirdiğinden; aşağıda bahsettiğimiz bazı helal ve haram ayetleri de dahil olmak üzere Kur’anda sayılan tüm helaller ve haramlar onlar için de helal ve haramdır.

Araf-157. ayette rasulun helal ve haramları emretmesi SADECE BEYAN GÖREVİNİN GEREĞİDİR.

İşte rasulün temiz şeyleri helal, pis şeyleri de haram kılarak yüklerini kaldırması bu şekilde gerçekleşir.

Helal ve haram kılması istisnasız Allah’ın vahyi iledir, kendinden kararı ve hükmü ile değil.

Rasul dinde yeni bir hüküm veremez, mevcut hükmü değiştiremez.

Çünkü rasulun tek görevi beyandır, bildirmektir.

Kendisinden  bir konuda hüküm istendiği zaman Enam-114 gereği yalnızca Kur’an ile Allah sözü ile hükmeder ve tüm kaynakları reddeder.

Çünkü Allah Kur’anı zaten ayrıntılarıyla açık halde indirmiştir. İşte ayeti;

Enam-114: “O, size Kitabı açıklanmış olarak indirmişken, Allah’tan başka bir hakem mi arayayım?” Kendilerine Kitap verdiklerimiz, bilirler ki bu gerçekten Rabbinden indirilmiştir. Sakın kuşku duyanlardan olma!”

Temiz şeyleri helal pis şeyleri haram kılma yetkisi de sadece Allah’a aittir.

Nebi bırakın Kur’anda yazılı olmayan helal ve haram belirlemeyi; Kur’anda helal olanı haram olarak kendine bile yasaklayamaz.

Örneğin; Resul Allah’ın serbest bıraktığı bir şeyi, kendi özel hayatı için bile kendisine yasaklamaktan men edilmiş ve bu tercihinden dolayı ikaz edilmiştir. İşte ayeti;

Tahrim-1: “Ey nebi! Eşlerinin hoşnutluğunu gözeterek, Allah’ın helal kıldığı şeyi niçin kendine haram kılıyorsun?  Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”

Buna rağmen nebinin; Kur’ana muhalif düşerek hüküm verdiğini, bu hükümler ile de diğer insanlara kendince helal ve haramlar getirebileceğini iddia etmek, nebiye iftiradan başka bir şey değildir.

Bazı helal ve haram bildiren ayetler;

Bakara-187: “Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmanız sizin için helal kılındı….

Maide-3: “Ölmüş hayvan, kan, domuz eti, Allah’tan başkası adına boğazlanan, (henüz canı çıkmamış iken) kestikleriniz hariç; boğulmuş, darbe sonucu ölmüş, yüksekten düşerek ölmüş, boynuzlanarak ölmüş ve yırtıcı hayvan tarafından parçalanmış hayvanlar ile dikili taşlar üzerinde boğazlanan hayvanlar, bir de fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı….”

Maide-4: ” Sana, kendilerine neyin helâl kılındığını sorarlar. De ki: “Bütün temiz ve iyi şeyler size helâl kılındı….”

Maide-5: “Bugün size temiz olan yiyecekler helal kılındı….”

Maide-96: “Deniz avı ve yiyeceği, hem kendinize hem de yolculara bir geçimlik olmak üzere size helal kılındı…”

Maide-96: “…..ve ihramlı olduğunuz süre içinde kara avı size haram kılındı.”

Hac-30: “…..Size okunanlar hariç, diğer hayvanlar helal kılındı….”

Allah’ın bu emirlerini insanlara bildiren Resul, insanlara bazı şeyleri helal bazı şeyleri de haram kılmış oluyor mu?  sorusunun cevabı; helal ve haramları sadece iletici olması bakımından evettir.

Çünkü Rab hüküm koyan, açıklayan ve beyan edenken; rasul sadece beyan edendir.

Fakat Kur’anda men edilmişi helal, helal bırakılmışı haram kabul edip kendisinin hüküm koyarak birtakım şeyleri serbest bırakması veya yasaklaması şeklinde midir? sorusunun cevabı hayırdır.

Nebi de bir beşerdir ve helal ve haram sınırları içerisinde kendi kişisel beğenileriyle tercihlerini oluşturmuştur. Ama bu durum, ASLA din adına hüküm oluşturmak ve kabul etmek demek değildir.

Nebinin helal ve haram hükümlerini bildirmesi sadece Allah’ın emirlerini iletmek şeklindedir.

Çünkü Allah açıklar, rasul beyan eder.

Kehf-26: “….O, hükmüne hiç kimseyi ortak etmez.”

Yusuf-40: “…Allah’tan başka hüküm koyucu yoktur.

Rab, hüküm vermede (kural belirlemede) tekliğini bu kadar keskin sözlerle açıklamasına rağmen; Muhammed nebinin Rabbin hükmüne ortak olabileceğine dair ve onu istisna tutan bir ayet mi vardır?

Eğer böyle bir ayet yoksa, bu iddia;

  • Cehalet cesareti midir?
  • Yoksa tahrif hareketi mi?

Çünkü “De ki” emriyle, kendisine ancak vahyoluna uyma emri verilmiştir. Ve aldığı emir, Enam-114. ayet ile birlikte okunduğunda sadece Kur’an içindir. İşte ayetler;

Enam-114: “O, size Kitabı açıklanmış olarak indirmişken, Allah’tan başka bir hakem mi arayayım?” Kendilerine Kitap verdiklerimiz, bilirler ki bu gerçekten Rabbinden indirilmiştir. Sakın kuşku duyanlardan olma!”

Ahkaf-9: “…Ben, bana vahyolunandan başkasına uymam. Ben, apaçık bir uyarıcıdan başkası değilim.”

Özetle, Muhammed nebinin kendince helal-haram koyma izni olduğunu savunmak; Rabbin hüküm ayetlerine aykırı olan bir iddia türüyle, onu dine 2. hüküm koyucu olarak kabul ve kaynak görmektir.

Bu apaçık ŞİRKTİR ve din gününde Rabbin şefaatini kaybetmek ve ebedi cehennem hayatına talip olmaktır. 

Rabbe sığınalım..

 

Subscribe
Bildir
guest
2 Yorum
En Yeniler
Eskiler
Inline Feedbacks
View all comments
Orhan Erdoğan
Orhan Erdoğan
4 Kasım 2022 17:10

Selamdan sonra. Değerli kardeşim. Adem ve eşi konusunda araştırma yaparken sizin yazınızla karşılaştım. Ana sayfanızı biraz inceledim. Araf.7 ayeti hakkındaki açıklamanızı okudum. Kur’an’ı bütüncül bir okuma ile okuduğunuzu ve konuya hakim olduğunuzu gördüm. 25:Furkan:30 ayetinde olduğu gibi Kur’an’ı ‘Mehcur’ terkedilmiş bırakan, M. Okuyanın deyimi ile ‘indirilen değil, uydurulan dine uyan’ bir topluluktan sizin gibi düşünen insanların varlığını görmek beni mutlu etti. Selam üzerinize olsun