HİKMET SÜNNET DEĞİL KUR’ANDAN BİR PARÇASIDIR

1-EHLİ SÜNNET, KUR’ANDA YER ALAN HİKMET ve RASULE İTAATLA İLGİLİ AYETLERİ HADİSLERE İMANIN DELİLİ KABUL EDER;

Ehli sünnet “Sünnete/Hadise iman etmek farzdır” şeklinde kabule sahiptir ve Kur’andan iki delil sunar.

Ehli sünnet “Hikmet” kelimesini Kur’andan ayırarak, hikmet ayetlerini nebinin hadislerine delil olarak kabul etmiştir.

İmam Şafii’ye göre HİKMET AYETLERİ ilk delildir;

* “Hikmet, Allah Rasulunun sünnetidir.”

* “Allah’ın Elçisi’nin Sünneti, Allah tarafından onun, özel ve genel hükümlerdeki muradını açıklar. Ondaki hikmeti Kitabıyla eş tutmuş ve onu Kitab’a bağlamıştır. Bunu, yarattıkları içinde bu elçiden başkası için yapmamıştır.”

* “Nebimizin söz ve uygulamaları ayet gibi Allah’ın hükmüdür ve eş değerdedir.”

* “Bunlardan birini diğerine tercih mümkün değildir. Çünkü Kur’an Sünneti, Sünnet de Kur’ânı nesh edip yürürlükten kaldıramaz.”

* El-Evzai, Yahya b. Ebi Kesir’in şöyle dediğini rivayet eder: “Sünnet, Kur’an üzerinde son sözü söyler ama Kur’an Sünnet üzerinde son sözü söylemez.”

İmam Şafii iddialarını; nebinin Kur’an vahyi dışında başka vahiy aldığına, bu vahyin nebiye HÜKÜM KOYMA YETKİSİ (hüküm çıkarma değil) verdiğine dayandırır.

Kendi zamanında olmasa da sonrasında bu vahiy türü, “Gayri Metluv Vahiy” olarak terimleşmiştir.

Kur’ana giren ayetlerse, “Metluv Vahiy” olarak tanımlanır.

İddiasına göre bu gayri metluv vahyin, Kur’andaki tanımı hikmettir. Hikmet de sünnettir görüşü sonradan gelenler tarafından da sahiplenilmiştir.

Gayri metluv vahiy, bizce de vardır. Fakat bu ne sünnet ne de hadistir.

Gayri metluv vahyin varlığı konusu geniş olmasından sebep çalışmamıza; “https://nurseldurabay.com/hukum-kaynagi-kurandir-gayri-metluv-vahiy-ile-hukum-verilemez/” linkinden ulaşabilirsiniz.

Bu durumda hikmetin ne olduğu veya olmadığı konusunda en sağlıklı bilgiye; ona göre buna göre değil, Kur’anda Allah’ın hikmeti nasıl anlattığına bakarak ulaşabiliriz.

İmam Şafii’ye göre RASULE İTAAT AYETLERİ ikinci delildir;

Ona göre Kur’anda geçen Allah ve Rasulune itaat emrindeki Rasulden kasıt; yine rasulun sünnetidir.

Bu iddialar; Rasul-nebi tanımlarının üzerinin özellikle örtülmesinin sebebidir. Bu tanımlar yer değiştirirse; müslümanların dine sonradan boca edilen herşeyi kabul etmelerinin önü açılmış olur.

Çünkü Kur’ana göre mutlak itaat rasuledir, nebiye değil. İkisi arasında uçurum fark vardır. Rasul-Nebi farkı uzun izaha gerek olduğundan ilgili yazımıza “https://nurseldurabay.com/nebi-rasul-tanimlarinin-uzerleri-ozellikle-mi-ortuldu/” linkinden ulaşabilirsiniz.

2-KUR’ANA GÖRE HİKMET, KUR’ANIN İÇİNDEDİR ve AYRI DEĞİL BİRDİR;

Kur’an ve hikmet kesinlikle birbirinden ayrı değildir; hikmet Kur’anın içinden bir parçadır.

Buna delilimiz Bakara-231. ayettir. İşte ayeti;

Bakara-231:“…وَاذْكُرُوا نِعْمَتَ اللّٰهِ عَلَيْكُمْ وَمَٓا اَنْزَلَ عَلَيْكُمْ مِنَ الْكِتَابِ وَالْحِكْمَةِ يَعِظُكُمْ بِه۪ۜ…”
“…Allah’ın üzerinize olan nimetini ve ONUNLA (بِهِ) size öğüt vermek için, Kitap ve Hikmetten size indirdiklerini hatırlayın…”

Kitap ve Hikmet iki ayrı şey olsaydı eğer; Arap dil grameri açısından bu ayetin sonunda gaib zamirlerden O İkisi” “anlamında “bihima”(= بهما) ifadesi kullanılırdı.

Fakat yine gaip zamir olan ama TEK BİR ŞEYDEN bahseden ve Onunla” anlamına gelen “bih” (= بِهِ) ifadesi kullanılması; Kur’an ve Hikmetin ayrı değil BİR OLDUĞUNU ŞÜPHE GÖTÜRMEZ ŞEKİLDE İSPATLAR.

Kitap ve hikmetin iki ayrı şey olduğunu iddia etmeye, ARAPÇA DİL GRAMERİ MÜSAADE ETMEZ. Bu basit dil bilgisi, hikmetle ilgili tüm iddiaları alt-üst etmeye tek başına yeter.

Artık söz konusu iddiaya tutunmaya ve savunmaya devam etmenin tek sebebi olabilir; en doğru bilgiye ulaşmış gibi kabul gören gelmiş-geçmiş alim kişileri koruma ve savunma güdüsü.

O HALDE HİKMET ARIYORSAK; BAKACAĞIMIZ YER RİVAYETLER DEĞİL KUR’ANDIR.

3-KUR’AN HİKMET DOLUDUR;

Kur’anın hikmetle nitelendirilmesi hikmeti içermesindendir. Aşağıdaki ayetler, Kuranın hikmet dolu olduğunu açıklayan  bazı ayetlerdir.

Yasin-2: “Hakim (hikmet dolu) Kur’ana ant olsun.”

Yunus-1: “Elif, Lam, Ra. İşte bunlar Hakim (hikmet dolu) Kitabın ayetleridir..”

Ali-İmran-58: “Bu sana anlattıklarımız, ayetlerden ve hakim (hikmet dolu) olan Zikirdendir.”

Zuhruf-4:“Kur’an, nezdimizde Ummul Kitap’tadır. Gerçekten yücedir ve hakimdir (hikmet doludur).”

O HALDE HİKMET ARIYORSAK; BAKACAĞIMIZ YER RİVAYETLER DEĞİL KUR’ANDIR.

4-KUR’ANDAN HİKMET ÖRNEKLERİ;

Hikmetle ilgili bir ayet grubu;

Kamer-4: “Ant olsun onlara içinde caydırıcı olan haberler geldi.”

Kamer-5: “Üstün bir hikmettir; ancak uyarılar yarar sağlamıyor”

Yukardaki ayetlerde; bir kavmi ikaz eden, caydırıcı haberlerin uyarı mahiyetinde olduğu ve bu uyarıların ise üstün bir hikmet olarak vurgulandığına dikkatinizi çekerim.

Hikmetle ilgili diğer ayet grubu;

İsra-22: “Allah ile birlikte başka bir ilah edinme….”

İsra-23: “Rabbin ancak kendisine kulluk etmenizi ve anaya-babaya iyilikte bulunmanızı emretmektedir. İkisinden birisi veya her ikisi, senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa sakın onlara “öf” bile deme, onları azarlama! Onlara yüce kerim sözler söyle!”

İsra-24: “Ve merhametle, alçakgönüllüce onlara kol kanat ger. Ve de ki: “Rabbim, onların beni büyütürken gösterdikleri merhamet gibi, onlara merhamet et.”

İsra-25: “Rabbiniz niyetinizi çok iyi bilir. Eğer salihler olursanız, o zaman kuşkusuz O, Kendisine yönelenleri bağışlayıcıdır.”

İsra-26: “Yakınlık sahibine, düşkünlere ve kendisini Allah’ın yoluna adamış olanlara yardım yap! Savurganlık yaparak saçıp savurma.”

İsra-27: “Çünkü saçıp-savuranlar, şeytanların kardeşleri olmuştur. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür.”

İsra-28: “Rabbinden umduğun bir rahmeti elde etmek için onlardan yüz çevirmek zorunda kalırsan onlara yumuşak söz söyle.”

İsra-29: “Elini bağlayıp boynuna asma. Onu büsbütün de açma. Yoksa kınanır ve çaresizlik/hasret içinde kalırsın.”

İsra-30: “Rabbin dilediğine rızkı genişletir ve bir ölçüye göre verir. Muhakkak ki O, kullarından her an haberdardır ve onları en iyi görendir”

İsra-31: “Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyiniz. Biz onları da sizi de rızıklandırırız. Onların öldürülmeleri gerçekten büyük bir günahtır . “

İsra-32: “Zinaya yaklaşmayın. Kuşkusuz o bir fuhuştur ve kötü bir yoldur.”

İsra-33: “Allah’ın haram kıldığı bir canı haksız yere öldürmeyin. Kim haksız yere öldürülürse, Biz onun velisini sultan kıldık. O da öldürmede haddi aşmasın. O yardım olunmuştur.”

İsra-34: “En iyi şekilde olmadıkça, olgunluk çağına erişinceye kadar yetimin malına yaklaşmayın. Ve verdiğiniz sözleri yerine getirin. Çünkü ahitten sorulacaksınız.”

İsra-35: “Ölçtüğünüz zaman tam ölçün ve doğru terazi ile tartın. Bu daha hayırlı ve daha iyidir.”

İsra-36: “Hakkında bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme! Kuşkusuz kulak, göz ve fuad bunların hepsi ondan sorumludur.”

İsra-37: “Yeryüzünde büyüklenerek yürüme! Sen asla yeri yaramazsın ve boyca dağlara erişemezsin.”

İsra-38: “Bütün bunlar, Rabbinin yanında hoş görülmeyen kötü şeylerdir.”

İsra-39: “İşte bunlar, senin Rabbinin sana HİKMETTEN VAHYETTİĞİ ŞEYLERDENDİR. Allah ile birlikte başka ilah edinme. Yoksa kınanmış ve kovulmuş olarak cehenneme atılırsın.”

Sıralı ayetlerdeki emir ve hükümlerden anlıyoruz ki hikmet; erdemli insan olabilmek için insanlara doğru yönü gösteren, şirkten ve inkardan uzaklaştıran, isteyene insanlık elbisesini giydiren Rabbin belirlediği Kur’andaki EMİRLER/HÜKÜMLERDİR. Kur’andan ayrı değil, Kur’anın içinden parçadır.

Bu ayetler HİKMETTEN olduğuna göre hem HİKMETTİR hem de emir içerdiği için HÜKÜMDÜR. Çünkü parça ne ise bütün odur veya bütün ne ise parçası da odur.

Net olan şu ki; hikmet Kur’an ayetleridir, sünnet değil.

O HALDE HİKMET ARIYORSAK; BAKACAĞIMIZ YER RİVAYETLER DEĞİL KUR’ANDIR.

5-HİKMETİN İNDİRİLDİĞİNİ AÇIKLAYAN AYETLER;

Hikmet Kur’anın içinden ayetler olduğuna göre, Allah tarafından indirilmiş dmektir. İşte ayetleri;

Bakara-231:“… onunla size öğüt vermek için, Kitap ve Hikmetten size indirdiklerini hatırlayın…”

Nisa-113: “…Allah, sana Kitabı ve Hikmeti indirdi ve sana bilmediklerini öğretti….”

Hikmet, Kur’anın içinden ayetlerdir ve YAZILIDIR; Bu durumda Hikmet, metluv vahiyle indirilmiştir.

Fakat Hikmetin gayri metluv vahiyle indirildiği iddiası olduğundan, hikmet sünnet olamaz.

O HALDE HİKMET ARIYORSAK; BAKACAĞIMIZ YER RİVAYETLER DEĞİL KUR’ANDIR.

6- ALLAH HİKMETİ, TÜM NEBİLERE VERMİŞTİR;

İmam Şafii’nin iddiasının aksine hikmet, tüm nebilere verilmiştir.

Enam 83 ve Enam-89. ayetler arasında 18 nebinin ismi tek tek sayılarak hepsine kitapla birlikte hikmet ve nebilik verildiği açıklanmıştır. İşte ayeti;

Enam-89:“İşte bunlar, kendilerine Kitap, Hüküm ve Nubuvvet verdiğimiz kimselerdir.”

Aşağıdaki ayetlerden hikmetin öğrenilip öğretildiğini anlıyoruz. Allah rasullerine, rasuller de iman edenlere hikmeti öğretecektir.

Örnek ayetler;

Bakara-151: “… size Kitabı ve Hikmeti öğreten, size bilmediğiniz şeyleri öğreten bir rasul gönderdik.”

Ali İmran-48: “Allah, O’na Kitabı, Hikmeti, Tevrat’ı ve İncil’i öğretecek.

Ali İmran-164: “Ant olsun ki Allah içlerinden, onlara Allah’ın ayetlerini okuyan, onları arındıran, onlara Kitabı ve Hikmeti öğreten bir rasul göndermekle…”

Yani Hikmet Kur’anın ayetleri olduğundan, sünnet değildir.

Kaldı ki sünnet, Allah’ın muradını açıklayan vahiy olsa, nebinin Kur’anı uygularken hata yapmamış olması gerekirdi.

Çünkü Allah önce ona hata yaptırıp sonra uyarıda bulunacak değildir. Bunu yapmak onu iradesizleştirmek ve imtihanına müdahale etmek olurdu.

Oysa nebi iradesini hatalı kullanarak hata yapmış, ikaz edilmiş ve bunlar Kur’anda yer almıştırr. Bu nedenle dahi hikmet, sünnet olamaz.

O HALDE HİKMET ARIYORSAK; BAKACAĞIMIZ YER RİVAYETLER DEĞİL KUR’ANDIR.

7- HİKMET NEBİ HAYATTAYKEN YAZILIYDI, HADİSLERSE YAKLAŞIK 250 YIL SONRA;

Nebi hayattayken ayetler yazılıyordu. Hikmetin Kur’andan ayetler olması nedeniyle, diğer ayetler yazılırken hikmette yazılmış oluyordu.

Hikmetin yazılı olduğuna delil diğer ayetlerse;

Furkan-5: “Dediler ki evvelkilerin masalları, onları yazmış. Sabah akşam kendisine yazdırılmış.”

Yukardaki ayet, her ne kadar müşriklerin iddiasını açıklıyor olsa da onların ayetleri yazılı gördüklerine delildir.

Beyyine-2: “Allah’ın elçisi tertemiz (insin ve cinsin değiştiremediği) sayfaları okur

Beyyine-3: “O sayfaların içinde doğru/sağlam yazılar vardır.”

Ahzab-34: “Evlerinizde Allah’ın AYETLERİNDEN ve HİKMETTEN OKUNANLARI hatırlayın…”

Dikkatinizi özellikle Ahzab-34. ayete çekmek istiyorum. Bu ayetten hikmetin diğer ayetler gibi okunuyor olduğunu anlıyoruz. Biliyoruz ki ancak yazılı olan okunur.

Gramer açısından yazılı olmayan için kullanılacak fiil; söylemek veya demek gibi başka fiiller olabilir. Yazılı olmayanlar için kullanılan “okuma” fiili, yanlışlığı önemsenmeyen bir tercihtir.

Ahzab-34. ayet; hem ayetlerin hem de hikmetin okunduğundan bahseder. Hikmet Kur’andan ayetler olduğuna göre ayetlerin okunmasını iki defa vurgulaması bir çelişki midir?

Elbette çelişki değildir. Çünkü Kur’andaki her ayet hüküm bildiren ayet değildir.

Görüldüğü üzere hikmet ayetleri; uyarıcı, yasak ve farz olan hüküm ayetleridir.

Ahzab-32. ve Ahzab-33. ayetlerde nebi eşleri ilahi uyarıya muhatap olmuşlardır.

Ahzab-34. ayetle Rab; Allah her şeyi bilir ve haberdar olandır şeklinde önemli bir ikazla, tekrar hataya düşmemeleri için hem diğer ayetleri hem de emir/hüküm içeren (hikmet) ayetlerini okuyup hatırlamalarını istiyor.

Ayrıca bu ayet nebi ölmeden önce indirilmiştir. Nebinin hayatta olmasına özellikle vurgu yapmamın sebebi; rivayetlerin yazıya geçirilmesinin ölümünden sonra yaklaşık 250 yılı bulmasıdır.

“Hikmet,Kur’anın içinden ayetlerdir ve YAZILIDIR; Bu durumda Hikmet, metluv vahiyle İndirilmiştir. Fakat Hikmetin gayri metluv vahiyle indirildiği iddiası olduğundan sünnet olamaz.” bilgisini de hayırlayarak, sünnetin yazılı olmaması, iddianın diğer bir çelişkisidir.

Hikmet eğer hadis olsaydı, nebi yaşarken yazılı olması gerekirdi ama bu mümkün değildir. Çünkü ehli sünnetin iman ettiği hadisler dahi, nebi yaşarken kendisinden hadis yazılmasını yasakladığını söyler. Örneğin;

El Hatib’deki hadis şöyledir: “Biz hadis yazarken Hz. Peygamber yanımıza geldi ve ‘Yazdığınız şey nedir?’ dedi. ‘Senden işittiğimiz hadisler’ (sözler) dedik. Hz. Peygamber; ‘Allah’ın kitabından başka kitap mı istiyorsunuz? Sizden evvelki milletler Allah’ın kitabı yanında başka kitaplar yazdıkları için yoldan çıktılar.’ dedi” (El Hatib, Takyid)

İyi ama İmam Şafii hikmetin yazılı olduğunu iddia etmiyor ki, diyenlere cevabımız;

1-İmam Şafii; Sünnete delil olarak Kur’andaki hikmet ayetlerini göstermiştir. Yine iddiasına göre hikmet, gayri metluv vahiyle indirilmiştir ve yazılı değildir.

2-Oysa ispatladık ki Kur’andaki hikmet, Kur’andan ayetler olduğundan YAZILIDIR, sünnete delil olmaz.

3-Kur’andaki hikmet metluv vahiyle indirildiğinden, yine sünnet delil olmaz.

O HALDE HİKMET ARIYORSAK; BAKACAĞIMIZ YER RİVAYETLER DEĞİL KUR’ANDIR.

8- KUR’AN ve İNSAN İÇİN HİKMET;

Hikmetin tanımı, Kur’an ve insanlar için fark içerir. Bu fark görülmediği takdirde, anlamsal karmaşa yaşanması kaçınılmazdır.

Kur’anda hikmet; insanın kendisi ve katıldığı herhangi bir organizasyonun (bireysel, toplumsal, iş, aile, çalışma, barış, savaş, para, hukuk, idare …vb) temel ilkeleri ve Kur’andaki EMİRLERİN/ HÜKÜMLERİN TAMAMIDIR.

Hikmet Kur’andan ayetler olduğu için, onu iman edenlere öğretecek olan da rasuldur.

İşte ayeti;

Ali İmran-164: “Ant olsun ki Allah içlerinden, onlara Allah’ın ayetlerini okuyan, onları arındıran, onlara Kitabı ve Hikmeti öğreten bir rasul göndermekle…”

Rab, hikmetin sahibidir.

Bu nedenle hikmet, nebi ve insanlar için artık hikmet bilgisine dönüşür. Bu hikmet bilgisi; ilim ve akıl yolu ile Kur’andan doğru hükümler çıkarmaktır. Dikkatinizi çekmek istediğim; HÜKÜM ÇIKARMAKTIR, hüküm koymak değildir.

Hüküm kelimesi de hikmet gibi H-K-M kökünden türemiştir. Hükümde doğruluk ve yanlışlık söz konusu olabilir. Oysa Hikmet çeşit bildiren mastar olduğundan anlamı, “Doğru Hüküm Vermek” tir. İsim olaraksa “Doğru Hüküm” anlamındadır.

Aslında hikmet bilgisi sadece Kur’andan hüküm çıkarmak da değildir. Kişinin yaşam içinde karşılaştığı her durumdan, eylemden veya fikirden doğru hüküm çıkarma yeteneği ve doğru çözümler üretme ilmidir.

Elbette Rabbin hükümleri için yanlışlık söz konusu değildir. Ancak insanın çıkardığı veya verdiği hükümlerde doğruluk veya yanlışlık söz konusu olabilir.

Çıkarılan her hüküm aynı zamanda verilmiş bir hükümdür. Kişinin çıkardığı hükümlerde isabetlilik oranı ne kadar yüksekse kişinin o derece hikmetli bir kişi olduğundan bahsedilir.

O HALDE HİKMET ARIYORSAK; BAKACAĞIMIZ YER RİVAYETLER DEĞİL KUR’ANDIR.

9-ALLAH HİKMETİ DİLEDİĞİNE VERİR;

Allah nebilerine Kitap içinde hikmeti vermiştir.

Kur’andaki yazılı hikmet, nebiye ait değil ALLAH’A AİTTİR çünkü Allah’ın sözleridir.

Nebilik sonlandığı için, Rab katından artık Kitap ve Hikmet indirilmesi söz konusu değildir.

Fakat Allah’ın, dileyene/dilediğine vereceği HİKMET DEĞİL artık HİKMET BİLGİSİDİR.

Bakara-269: “O, hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilmiş ise ona çok hayır verilmiştir…”

O halde HİKMET BİLGİSİ;

1-Söz konusu Kur’ansa; Kur’anda belirlenmiş hükümlerden derin bir muhakeme ile doğru hüküm çıkarma ilmi ve bu ilimde isabetliliktir. Ama Kur’anda olmayan yeni hüküm koyma yetkisi değildir.

2-Söz konusu Kur’an değilse; kişinin sözlerinde, davranışlarında,tespitlerinde ve verdiği kararlarda  doğruluk ve yerindelik bakımından isabetli olması yani bu bağlamda bilgeliktir, diyebiliriz.

O HALDE HİKMET ARIYORSAK; BAKACAĞIMIZ YER RİVAYETLER DEĞİL KUR’ANDIR.

10-HİKMETİN ETİMOLOJİK İNCELEMESİ;

Hikmet kelimesi; H-K-M kökünden türemiştir. Bir şeyi ıslah etmek için bir tür alıkoymak/engellemektir. Maksat ıslah etmektir. Nitekim bütün türevlerinde bu anlamı bulabiliriz. Şöyle ki:

Hakim; zulme-haksızlığa engel olan;

Hekim; hastalığa engel olan;

Hakem; kuralsızlığa engel olan;

Hükümse; bir şey hakkında hükmetmek, onun belirli bir şekilde olduğuna veya olmadığına karar vermektir. Bu Allah’ın hükmüyse her iman edeni bağlar; hüküm Allah’ın değilse, başkasını bağlar da bağlamaz da.

O halde hikmetin, insanı yanlış inanç, düşünce ve sapıklığa sapmayı engelleyen bilginin adıdır, diyebiliriz.

Kişinin sapmasını, yanlış bir iş yapmasını engelleyen her bilgi aslında hikmettir. Onun hidayetine yardımcı olup onu doğru ve hakikat üzere tutuyor demektir.

Bu bir ayet olduğu gibi bir şiir, bir atasözü dahi olabilir.

Şu halde hikmeti; hakikati kavrama yeteneği ve bilgisi olarak bu analizden çıkarabiliriz.

Hüküm kelimesi de bu kökten türemiştir. İnsanın çıkardığı veya verdiği hükümlerde doğruluk veya yanlışlık söz konusu olabilir.

Oysa Hikmet, çeşit bildiren mastar olduğundan anlamı, “Doğru Hüküm Vermek”tir. İsim olaraksa “Doğru Hüküm” anlamındadır.

11- ÖZETLE;

Rab; Hüküm, Hikmet, Hakim kelimelerini, hem kendi hem de insanlar için kullanmıştır.

Rab için;

Allah Hakimdir, hüküm koyucudur. Hikmetin sahibidir ve istisnasız her hükmü hikmetlidir.

İnsan için;

İster güç sahibi ister değil; her akıl sahibi insan hüküm vericidir, hakimdir. Hükümleri doğrulukta ne derece isabetliyse kendisi de hükümleri de o derece hikmetlidir.

Bu kelimelerin kullanıldığı yerlerde özneye mutlaka dikkat etmeliyiz.

Kur’andaki “Hikmet” Allah’a aittir. Onlar Allah’ın sözleridir. Metluv vahiyle indirilmiştir.

Kur’an ve içindeki “Hikmet”in Muhammed nebiye verilmesi demek, sahibinin değiştiği anlamına gelmez.

Nebilere ve insanlara verilen Hikmet; aslında “Hikmet Bilgisidir”.

Bu “Hikmet Bilgisi” ; Allah adına ayrı “Hüküm Koyma Yetkisi” değil, “Doğru Hüküm Çıkarma İlmi ve Bilgisidir.”

Yani Kur’andaki hikmet ne gramer açısından ne de başka açıdan SÜNNET/HADİS DEĞİLDİR.

O HALDE HİKMET ARIYORSAK; BAKACAĞIMIZ YER RİVAYETLER DEĞİL KUR’ANDIR.

Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
En Yeniler
Eskiler
Inline Feedbacks
View all comments