Nisa-25: “Sizden kimin mümin muhsenat(hür) kadınlarla evlenecek gücü yoksa, “ma melaket eymanukum”den mümin KIZLARINIZ ile evlensin. Allah, imanınızı en iyi bilendir. Sizler, birbirinizdensiniz. Zinacıların dışında iffetli olanlar ve evliyken gizli dost tutmayanlarla uygun bir şekilde mehirlerini verin ve ailelerinin izni ile nikahlanın. Evlendikten sonra bir fahişelik (fahişeten) yaparlarsa, onlara hür kadınların cezasının yarısı (uygulanır). Bu içinizden sıkıntıdan(günahtan) korkanlar içindir. Sabretmeniz sizin için hayırlı olandır. Allah Gafurdur, Rahimdir”
1- Gördüğünüz üzere bir erkek, bir anlamı köle olarak tanımlanan “ma melaket eymanukum” içinden bir kız ile nikahsız birlikte olamaz. Aksi takdirde zina etmiş olur.
2- Bir erkek onlardan biri ile evleneceği zaman mehirini vermek zorundadır.
3- Ayrıca bu ayet kölelere öyle bir bakış açısı sağlamıştır ki onlardan bahsederken “genç kız” anlamında feteyate kelimesini kullanmıştır. Feteyate, öz kız evlat olmayan fakat onun kadar benimsenenleri tanımlamak için kullanılır.
4- Onlardan biri ile evlenirken, ailelerinin iznini alma şartını getirmiştir.
O halde; onlardan evlilik dışı faydalanmak, evlenmek için onun iradesini ve ailesini yok saymak veya mehirini vermeden evlenmek ayete muhalefet etmektir.
Nebi için dahi bahsederken; hür olan eşlerinin mehirlerini verdiğinden fakat ma melaket yeminuke‘den olan eşleriyle evlenerek özgürlüğüne kavuşturduğundan yani mehir vermediğinden bahsedilir.
Oysa bu ayet hükümleri buradayken, nebinin bunları yapması imkansız olmakla birlikte Kur’an hükümlerini uygulamadığı yönünde ona atılmış iftiralardandır.