ALLAH DİLEDİĞİNİ SAPTIRIRSA, İRADE-SORGU-KADER NEDEN VAR?

Allah insanlara hem özgür bir şekilde düşünebilir ve seçim yapabilirsiniz diyerek iradelerine işaret ederken; aynı Allah dilediğini hidayete erdirip dilediğini saptıracaksa nasıl kader ve özgür iradeden bahsedilir, insan neden sorguya çekilir, cehennemin varlığı neden gerekli olur?

Bir yandan başınıza gelen musibetler sizin kendi ellerinizle yaptıklarınız yüzünden derken, örneğin;

Şura-30 : “Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi elinizle kazandıklarınız yüzündendir. Yine de çoğunu affeder”.

Nisa-79: “Sana bir iyilik erişirse ederse o Allah’tandır. Sana gelen bir kötülük de kendindendir. Biz seni insanlara elçi gönderdik. Buna şahit olarak Allah yeter!”

Diğer yandan;

Nahl-9: “Doğru yolu göstermek Allah’a aittir. Yolun eğrisi de vardır. Şayet Allah dileseydi hepinizi doğru yola ulaştırırdı.”

Fatır-8: “Kötü ameli kendisine güzel gösterilip de onu güzel gören kimseye (ne demeli?) Muhakkak ki Allah dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. (Ey Peygamber!) Onlar için duyduğun üzüntüler yüzünden kendini helak etme! Muhakkak ki Allah onların yaptıklarını hakkıyla bilendir.”

Müddesir-31: “… İşte böyle, Allah dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola iletir. Rabbinin ordularını kendisinden başka kimse bilmez. Bu insan/beşer için bir öğütten başka bir şey değildir.”

Nahl-93: “Şayet Allah dileseydi sizi tek bir ümmet yapardı, fakat O dilediğini saptırır dilediğini de doğru yola eriştirir. Yapmakta olduğunuz şeylerden mutlaka sorguya çekileceksiniz.” demektedir.

Nahl-9. ayet konusunda da izah ettiğim gibi; meal yapanların, ayetlerin içindeki “ŞAE” fiiline ait kullanımlarındaki yanlışlığı ve tutarsızlığı fark etmeleri gerekirdi.

Neden diye soracak olursanız, böyle tutarsız ifadelerin Allah’tan gelmesinin mümkün olmayacağıdır.

Bakara-256: “Dinde zorlama yoktur. Artık kurtuluş yolu ile azgınlık/cehalet yolu apaçık ortaya çıkmıştır. Kim şeytani güçleri (Tağut) inkar eder ve Allah’a inanırsa, bilsin ki o, kopması mümkün olmayan sağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah, Semidir, Alimdir.” ayete göre;

Allah insanı özgür iradeyle yani seçim yapma özgürlüğü ile yaratmıştır. Bu sebeple Kur’an, irade özgürlüğünü tamamen savunan bir hitap ve kitaptır.

Allah hiç kimseyi zorla iman ettirip ya da zorla sapıklığa sevk etmez. Bu hususta tüm baskıları reddeder.

Bu ayetlerdeki men yeşau filli, çift gözlüdür. Hem “Dilediğini” hem “Dileyeni” şeklinde okunur.

Genelde Kur’an meallerinde bu 2. göz, Allah’ın kudreti adı altında kör edilir ve kör edildiğinde ise anlamda çelişkiler ortaya çıkar.

Ayetlerdeki ŞAE fiilinin kökü, “var etme” anlamında olan şeydir.

Buna göre ŞAE fiilinin öznesi Allah olursa “gerekeni yarattı”; İnsan olursa “tercihinin gereğini yaptı” anlamına gelir.

Yani; Eğer Allah, tercihi KENDİSİ yapsaydı bütün insanları hidayet üzere birleştirirdi fakat iman ile inkar tercihini hür iradeleriyle seçebilmeyi insanlara bırakmıştır. Yani, Nahl-9. ayetin doğrusu aşağıdaki gibidir.

Nahl-9: “Doğru yolu göstermek Allah’ın işidir. Yolun eğrisi de vardır. Allah gerekeni yaratsaydı(1) elbette hepinizi doğru yola ulaştırırdı.” olacaktır.

(1): Tercihi bizzat Allah yapsaydı, yani insana seçim hakkı vermeseydi.

Bu bağlamda diğer ayetlerin doğru mealleri için ŞAE fiiline; dilediği değil “dileyeni” anlamı verilmelidir.

Yani Allah, imanı seçene hidayet ederken, sapıklıkta kalmaya ısrar edeni olduğu yolda bırakır.

Allah’ın tercihi, insanların tercihinin bir sonucudur.

Bu kural Kur’an da Allah’ın dilemesiyle ilgili tüm ayetlerde geçerlidir

Özetle özgür iradeye müdahale hiçbir ayette söz konusu değildir.

Nahl-93: “Şayet Allah dileseydi sizi tek bir ümmet yapardı, fakat O dileyeni saptırır dileyeni de doğru yola eriştirir. Yapmakta olduğunuz şeylerden mutlaka sorguya çekileceksiniz.”

Müddesir-31: ” … İşte böyle, Allah dileyeni saptırır, dileyeni doğru yola iletir. Rabbinin ordularını kendisinden başka kimse bilmez. Bu insan/beşer için bir öğütten başka bir şey değildir.”

Fatır-8: “Kötü ameli kendisine güzel gösterilip de onu güzel gören kimseye (ne demeli?) Muhakkak ki Allah dileyeni saptırır, dileyeni de doğru yola iletir. (Ey Peygamber!) Onlar için duyduğun üzüntüler yüzünden kendini helak etme! Muhakkak ki Allah onların yaptıklarını hakkıyla bilendir”. Şeklinde meallendirilir ki, Allah’ın Rab’liği meal hataları sebebiyle sorgulanmasın ve O’nunla aramıza aşılmaz setler çekilmesin.

Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
En Yeniler
Eskiler
Inline Feedbacks
View all comments