BAKARA-219: NE KADAR DEĞİL NEYDEN İNFAK EDİLECEĞİNDEN BAHSEDER.

Bakara-219: “…. Sana neyi (مَاذَا) infak edeceklerini sorarlar. De ki: “el-afv”.  Allah size ayetlerini böylece açıklar. Umulur ki düşünürsünüz.”

Bu ayette dikkat etmemiz gereken 2 kelime; (مَاذَا)=maza ve (el-afv) tır.

(مَاذَا) soru edatı, insan dışındaki varlıklar için “ne?, neyi?, neye? gibi anlamlarda kullanılır.

Ayette neyi infak edeceklerini sorarlar demektedir, ne kadar infak edeceklerini değil.

Açıkça ayet infak edilecekler şeylerin oranından değil, infak edilecek şeylerin bizzat kendisinden bahsetmektedir.

Meallerde infak genelde para ve vb değer anlaşıldığından, el-afv kelimesi de sanki buna genel bir hat çizen ölçü gibi yorumlanmıştır.

El-afv kelimesi; ayette bir kişiyi affetmek veya bağışlamak anlamında değil, vazgeçmek, bırakmak anlamında anlam kazanmıştır. Buna delil ayetimiz Maide-101. ayettir.

Maide-101: “Ey inananlar! Açıklandığında hoşunuza gitmeyecek şeyleri sormayınız. Eğer Kur’an indirilirken onları sorarsanız size açıklanır. Allah onları affetmiştir. Çünkü Allah Gafurdur, Halimdir.”

Bu ayette afv kelimesi fiil olarak kullanılmışken, bir suçu veya bir insanı bağışlamak şeklinde bir anlama değil bırakmak anlamına sahiptir.

Oysa Bakara-219. ayetin konusu, neyi bırakabildiğimiz veya neyden vazgeçebildiğimiz konusudur.

Örneğin; evden mi, arabadan mı, paradan mı, mücevherlerden mi, gardıroptaki en sevilen elbise, çanta, ayakkabıdan mı, kitaplardan mı? gibi vb her tür nesneye işaret edilmektedir.

İnfak edilecek miktar ne kadar olacaktır peki? diye sorsak, cevabını bu ayette değil aşağıdaki ayetlerde bulabiliriz;

Furkan-67: “Onlar, infak ettikleri zaman israf da cimrilik de etmezler. Bu ikisi arasında bir denge kurarlar.”

İsra-29: “Ne elini boynuna bağla(cimrilik yap) ne de ellerini tamamen açık tut (israf et) Yoksa kınanan, açıkta kalan olursun.”

Bu iki ayette Allah, infakta sınır belirlemiştir.

İnfakta Allah ne cimriliği ne de “bütünüyle” el açıklığını emreder.

Allah cimrilik yapanın kınanacağını, “bütünüyle” eli açık davrananında açıkta kalacağı belki kendisinin de muhtaç duruma düşeceği ikazını yapmaktadır. İki ayeti mukayese ettiğimizde Allah, “bütünüyle” el açıklığını ayrıca israf olarak değerlendirmektedir

Afv kelimesinin “ihtiyaç fazlası, artan, fazla olan” gibi meal edilmesi, müslüman üzerinde müspet değil menfi etkiye neden olmaktadır.

Çünkü kişinin ihtiyaç fazlasının tamamını, ayetin emri sanarak dağıtması akla ve ayetlerin mesajına uygun değildir.  Müslümanın kendi ve bakımını üstlendikleri kimseler için bir kenarda her zaman muhafaza etmesi gereken bir miktarı olmalıdır.

Bu yaşam içinde gelişebilecek her tür olay örneğin eğitim, sağlık, mülk edinme, iş kurma, ticaret için olabileceği gibi ani bir ölüm sonrası ailesinin geçimini bir süre sağlayacak miktarda olmalıdır.

Bu ayeti yanlış anlamak, müslümanın zamanın gerektirdiği ihtiyaçlarını örneğin ev, araba alması veya yatırım yapması veya iş kurması olasılığını ortadan kaldırır.

Müslüman fakirliği değil zenginliği seçmelidir. Müslümanın infak kastıyla ama bütünüyle elinin açık olması gereksiz yere fakirleşmesine, fakirleştikçe geçim kaygısına düşmesine, geçim kaygısına düştükçe yapabileceklerini de yapamaz hale gelmesine ve nihayetinde sisteme köle olup en temel hak ve özgürlüklerinin peşine düşecek güce ve cesarete sahip olamamasına neden olur.

Maksat Allah rızası olmasına rağmen müslümanın ayeti yanlış anlayarak usulde hata yapması, Allah’ın takdirine değil tekdirine neden olmaktadır.

Ayeti yanlış anlayanlara; Furkan-67 ve İsra-29. ayetlerde “bütünüyle” eli açık olmanın israf olduğunu ve sonunda açıkta kalma, muhtaç değilken muhtaç duruma düşme uyarısının bizzat Allah tarafından yapıldığı hatırlatılmalıdır.

Eğer müslümanın elindeki her ihtiyaç fazlasını dağıtması doğru olsaydı, Kur’anda miras ayetlerinin olmaması gerekirdi.

Kur’anda miras ayetlerinin olması, bu mealin ve mealde ısrarın hatalı olduğunu ispatladığı gibi, Allah’ın müslümanın miras bırakacak kadar mal biriktirmesini onayladığını göstermektedir.

Fakat Allah’ın mal biriktirirken müslümana yaptığı en önemli ikazı, cimri olmamasıdır.

Peki cimrilik ve bütünüyle eli açıklık arasındaki denge nasıl ve neye göre kurulacaktır?

Kur’anda bu dengeyi kurmak kişiye bırakılmıştır. Mümin zeki, ön görülü ve merhametlidir.

Bu üç özelliği bir arada taşıyan kimsenin ikisi arasında dengeyi kuramaması ise olanaksızdır.

 

Subscribe
Bildir
guest
1 Yorum
En Yeniler
Eskiler
Inline Feedbacks
View all comments
Mehmet Topçu
Mehmet Topçu
7 Mayıs 2024 15:54

Teşekkürler