NİSA-22. AYETİN MEALİNDEKİ HATA: “KADIN MI” YOKSA “EVLİLİK Mİ”

Nisa-22: “……وَلَا تَنْكِحُوا مَا نَكَحَ اٰبَٓاؤُ۬كُمْ مِنَ النِّسَٓاءِ اِلَّا مَا قَدْ سَلَفَۜ

Birçok mealde ayetin bu giriş cümlesi;

“Babalarınızın daha önce evlenmiş oldukları kadınlarla evlenmeyin…..” olarak meal edilmiştir.

Oysa bu meal hatalıdır.

Eğer ayetin mealinin yukardaki gibi olması gerekseydi yani bahsedilen konu kadınlar olsaydı;  مَا yerine akıllı varlıklar için kullanılan “men” kullanılması gerekirdi.

Fakat ayette  مَا  kullanılmıştır ve bu canlı ve akıllı varlıklar için kullanılmaz.

Bu harf Kur’anda “gibi” anlamında da kullanılmıştır.

Bu detay çok önemlidir çünkü bunun anlamı ayette bahsedilen şey; evlenilen kadınlar değil, onlarla yapılan evliliktir.

Nisa-23. ayette değerlendirdiğimiz “ اِلَّا مَا قَدْ سَلَفَۜ” cümlesi bu ayet içinde de yer almaktadır. Anlamı “Ve  önceden olanlar (da)” idi.

Bu durumda doğru meallere bakalım;

Nisa-22: “Atalarınızın kadınlar ile (مِنَ) nikahlandığı gibi (مَا) nikahlanmayın. Ve önceden olanlar (da), şüphesiz ki bir fahişelikti, bir iğrençlikti ve yolun kötüsüydü.”

Nisa-23: “Size şunlarla evlenmek haram kılındı: Analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeş kızları, kız kardeş kızları, sizi emziren sütanneleriniz, süt kız kardeşleriniz, karılarınızın anneleri, kendileriyle zifafa girdiğiniz karılarınızdan olup evlerinizde bulunan üvey kızlarınız, -eğer anneleri ile zifafa girmemişseniz onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur- öz oğullarınızın karıları, iki kız kardeşi (nikâh altında) bir araya getirmeniz. Ve önceden olanlar (da) (haram kılındı). Muhakkak ki Allah Gafurdur, Rahimdir.”

Allah erkeklere, atalarının evlendiği kadınlarla evlendikleri şekilde evlenmemelerini emreder.

Peki ataları nasıl evleniyordu ki Allah, erkeklere bu çeşit evliliği yasaklıyordu?

Cevap Nisa-19. ayettedir.

Nisa-19: ” ….يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا يَحِلُّ لَكُمْ اَنْ تَرِثُوا النِّسَٓاءَ كَرْهًاۜ

Meali: “Ey İnananlar! (Kocası ölen) kadınları miras yoluyla zorla almanız size helal değildir….”

Ayetin herhangi bir kadından değil de kocası ölen kadınlarla ilgili olduğunu “تَرِثُوا” kelimesinden anlarız.

Kökü (و ر ث) olan bu kelime “Babasının malına varis olmak ya da babasına mirasçı olmak.” anlamlarına sahiptir.

Ayet ilkin, sanki ölen kadının bırakacağı mirastan bahseder gibi anlaşılsa da aslında bahsedilen şey; kocası ölen kadının, yine kocasının yakın erkek akrabaları tarafından sanki bir mal-mülk gibi, kendi isteği olmaksızın miras malı olarak alınmasından veya mehir ile başkalarıyla evlendirilmesinden ve de tüm bunların iman edenlere haram olmasından bahseder.

Kur’an inmeden önce kişinin kan akrabası, malına varis olduğu gibi, ölen erkeğin dul kalan karısına da varis olurdu.

Kadın kocasının ölümünden sonra istese de tek başına bir yaşam süremezdi.

Araplarda bir erkek ölünce onun mirasçısı durumunda olan oğlu, kardeşi vb kişi, ölenin karısını da mal gibi mirastan kabul ederdi. Mehir vermeksizin ya zorla kendine alır ya da başkasıyla evlendirirdi. Kadının rızası sorulmaz, mehiri kadına da verilmezdi. Ya da kocasından kadına düşen mala sahip çıkmak için kadını bekletir, kadının evlenmesine engel olurlardı.

Bu durumda babası ölen bu erkekler, üvey annelerini; kardeşi ölen kayınbiraderlerse yengelerini kendilerine kadın olarak nikahlayabilirlerdi.

Kadın tıpkı bir eşya gibi babadan oğula veya kayın biradere vb kimselere devredilirdi.

Bu çirkin evliliğin sebebi ne sebeple olursa olsun, ayetin devamında Allah tarafından ahlaksızlık olarak değerlendirilmekte ve iman edenler bu fahişelikten men edilmektedir.

İşte Kur’an bu çirkin geleneği yasaklamış ve kaldırmıştır.

Özetle; Nisa-22. ayette bahsedilen “Atalarınızın kadınlar ile (مِنَ) nikahlandığı gibi (مَا) nikahlanmayın.” emrinin sebebi; Nisa-19. ayetle kaldırılan dul kadının mal gibi devredilerek yapıldığı çirkin evliliktir..

Yoksa meali; babanızın evlendiği kadınlar ile evlenmeyin değildir.

Madem öyle bu meal, bu çirkin evlenme şeklini men ediyor, yine de üvey anne ile evlenmeyin demiyor diye uç bir soru soran çıkar mı?

Bence çıkar. Cevabımız hazır.

Evet Nisa-23. ayette erkeğin, üvey annesi ile evliliğinin haramlığı zikredilmemiştir.

Ama Nur-31. ayette kadınların ırzlarını korumaları emredilirken kocaları hariç yanında ziynetlerini gösterebileceği erkekler sayılmıştır. Bu erkekler, o kadınla asla nikahlanamayacak kimselerdir.

Bu iki ayette sayılan kimseleri karşılaştırdığınızda; haram olduğu için erkeğin evlenemeyeceği belirtilen kadınların her biri, evlenemeyecekleri o erkeklerin yanında da ziynetlerini gösterebilirler.

Nur-31. ayet ile Nisa-23. ayet bu konuda tam bir uyum içindedir.

Yani kocası dışında sayılan erkekler, kadının evlilik yapması haram olan erkeklerdir.

Ve kocalarının oğullarından kasıt da üvey oğullarıdır.

O halde Allah, üvey anne ve üvey oğlun evliliğini haram kılmıştır.

Peki Allah neden bazı hükümleri net açıklamaz da kişiyi ayet ayet dolaştırır?

Çünkü Allah; müslümanın ZEKİ OLUP, Kur’anı HİKMETLE okumasını ister, onu bir hikaye kitabı gibi okuyup geçmesini değil..
 
Kişinin Kur’an ile meşgul olmasını ve ayetler arasındaki ilişkiyi görüp mesai harcamasını ister.
Çünkü tanımak için vakit ayırmadığınız hiç kimseyi doğru anlamaz, sağlıklı ilişki kuramaz ve yola birlikte devam etmezsiniz.
Bu yasa yaratıcımız Allah ile olan ilişkimiz için de geçerli bir yasadır. Hatta bu yasanın da sahibi bizzat kendisidir.

 

 

Subscribe
Bildir
guest
2 Yorum
En Yeniler
Eskiler
Inline Feedbacks
View all comments
Mete YAPICI
Mete YAPICI
6 Mart 2024 00:02

Nur 31 ile Nisa 23’ün tam olarak aynı kişilerden bahsetmez. Nur 31’de sayılan kan ve sıhri hısımlarla evlenmenin caiz olmadığı anlaşılsa da, Nisa 23’te sayılan kadınların kan, süt ve sıhri erkek hısımlarının tamamına ziynetlerinin bir kısmını açabilecekleri sonucu nasıl ortaya çıkıyor.