KUR’ANDA KADINLARIN ADET VE LOHUSA KANAMALARI İLE İLGİLİ HÜKÜM;
Kadınların adet ve lohusa dönemleri ve kanamalarıyla ilgili kısıtlama, yasak, tecrit, tavsiye, maddi veya manevi kirlenme gibi kadınların sosyal ve aile yaşamını ilgilendiren var olan hükümlere birlikte bakalım;
Bu dönemler kadınların ibadetlerini yapmalarına engel midir?
Günlük olarak en sık yaptığımız ibadet olan namaz ile başlayalım.
Kadınlar elmahid yani adet ve lohusalık döneminde namaz abdesti alabilir mi?
Kadınlar adet ve lohusalık döneminde namaz kılabilir mi?
Hayz kelimesi Arapça sözlüklerde; belirli dönemlerde rahimden gelen kanın adı diye tarif edilir. Bu adet kanamalarını ifade ettiği gibi, doğumdan sonraki lohusa halini de ifade eder.
Yüzyıllardır kadınları namazdan uzaklaştıran yanlış öğretilerden biri de bu “YORUMDUR”.
Yorumdur diye özellikle belirttim, çünkü bu öğreti Allah’ın hükmü değil, insanların şahsi yorumudur.
Kur’anda bu dönemleri düzenleyen ve açıklayan tek bir ayet bulunmaktadır.
Bakara-222: “Sana kadınlardaki elmahid (adet ve lohusalık) kanamalarını soruyorlar. De ki: “O bir ezadır.” Elmahid içinde kadınlardan uzaklaşın, temizleninceye (rahim kandan temizleninceye) kadar yaklaşmayın. Temizlenince onlara Allah’ın size buyurduğu yerden varın. Allah tevbe edenleri sever, temizlenenleri de sever.”
Gelenekçi anlayışta sanıldığı gibi adet gören kadın cünüp, hasta ya da Yahudi anlayışındaki gibi kirli değildir.
Çünkü regl (adet hali) tıpkı burun kanaması gibi bir çeşit kanamadır, rahim iç astar dokusunu oluşturan endometrium tabakasının gebelik için her ay kendini yenilemesinin doğal sonucu olarak rahimden gelen kanın dışarıya atılmasıdır. Kadının iradesi dışında gerçekleşen biyolojik bir vakadır.
Böyle bir durumda kadınları cünüp olarak değerlendirip onlara ibadet yasağı getirmek Kur’ana aykırıdır.
Kanama sadece MADDİ KİRE NEDEN OLUR. Maddi kir olması nedeniyle yıkama yaparak hem kişi hem de elbiseleri maddi kirden arınır.
Kur’ana göre adetli veya lohusa kadın MANEVİ OLARAK TEMİZDİR.
Yaşadığı kanama, hastalık veya kirli olma hali değildir.
Kadının kullandığı, dokunduğu herhangi bir nesne veya kişi, kan bulaşmadıktan sonra kirli kabul edilmez. Eğer kan bulaşmışsa yıkamak ile nesne veya kişi maddi kirden arınmış olur.
Eşi ile cinsel birliktelik olmamak şartıyla cinsel içerikli sözleri veya dokunmaları yasaklanmaz.
Adet ve lohusalık, ayette ifade edildiği üzere sadece “EZA” yani yaşadığı biyolojik açıdan sıkıntı halidir.
Allah bu dönemleri sıkıntılı bir süreç olarak kabul etmiş ama “hastalık” olarak değerlendirmemiştir. Tıbbi cepheden bakarsak, bu dönemlerin periyodik ve normal seyrinde olması kadının sağlıklı olma halidir.
Arınması gereken herhangi bir manevi kirlilik söz konusu değildir. Bu dönemleriyle ilgili yapması gereken tek şey, kanamasının durmasını beklemektir.
KUR’ANDA adetli veya lohusa kadına konmuş herhangi bir İBADET YASAĞI, AİLEVİ, ÇALIŞMA VEYA SOSYAL KISITLAMA, TECRİT, YASAK VEYA KISITLAMA YOKTUR.
Adet, lohusa veya herhangibir kanama namaz abdestini bozmaz.
Namazını kılar.
Orucunu tutar. Adetli kadın fazla kan kaybından dolayı zayıf düşecekse eğer, sonra kaza etmek kaydıyla oruç tutmayabilir.
Cami, mescitlere girebilir.
Kur’anı eline alıp okuyabilir.
Hac ve umre ibadetlerini yapabilir. Rahatlık sebebi hariç adet geciktirici ilaç kullanmasına da gerek yoktur.
Kuran, kadınların biyolojik ve duygusal sağlığını korumak amacıyla adet ve lohusa halindeki kadınlara değil ama kocasına, karısıyla cinsel ilişkiyi yasaklar.
Bu yasağın kadına değil de erkeğe konulmasındaki incelik, muhteşemdir.
Allah tüm erkek ve kadınlara; kadının adet ve lohusalık dönemlerindeki durumu ile bu dönemler dışındaki durumu arasında hiçbir fark, yasak, kısıtlama, ayıplama, tecrit, dışlama olmadığını tek bir ayetle ve özenle açıklamıştır.
Geleneğin bahsettiğimiz hususlarla ilgili yasaklayan veya sakındıran hükümlerinin Kur’an’la hiçbir ilgisi yoktur.
Bakara-222. ayet çok açık ve net olmasına rağmen israiliyatın dahli ile gelenekçiler farklı görüşler öne sürmüş, bunların bazıları nebiye bazılarını da sözde din otoritelerine atfederek kadınları dini yaşamdan uzak tutmuşlardır.
Her zaman deriz, iftira atılır da Allah ve rasulu hissesini fazla fazla almaz mı!!
Merakım; yüzyıllardır inanan kadınları sadece namazdan değil diğer ibadetlerden de men eden fetvaları verenler bu veballerin altından hangi savunmayla nasıl kalkacaklardır?
TEVRAT’TA KADINLARIN ADET VE LOHUSA KANAMALARI İLE İLGİLİ HÜKÜMLER;
Tarihte pek çok toplumda olduğu gibi, Yahudiler de adetli kadınları manen kirli sayar, toplumdan tecrit ederlerdi. Onları her türlü ailevi, sosyal ve dini hayattan uzak tutarlardı.
Mekkeli müşriklere gelirsek, Yahudilerle içiçe yaşadıklarından onların dini uygulamalarına şahitlerdi.
Yeni gelen dinde Tevrat’ın hükümlerine karşılık, kadınların adet ve lohusalıklarıyla ilgili nebiye hüküm sorduklarında Allah,
Kadının bu dönemlerinde de manen temiz ve her konuda hür olduklarını ilan etmek ayrıca Tevrat ile Rabbilerin adetli kadını manen kirli sayma, onu her tür ailevi, dini ve sosyal hayatın dışında tutma tavrını reddetmek için Bakara-222. ayeti indirmiştir.
Talmudu bir tarafa bırakarak yahudilerin şu an ellerinde bulunan Tevrat, adetli ve lohusa kadın için ne hükümler vermektedir, birlikte bakalım;
Adet hükümleri için Kitabı Mukaddes, Levililer kitabı,15. bab 19-32 arasındaki ayetlerine bakalım;
Bedensel Akıntının Yol Açtığı Kirlilik;
19“ Adet gördüğü için kan kaybeden kadın 7 gün kirli sayılacak. Ona dokunan da akşama kadar kirli sayılacak.
Bahsedilen kir maddi kir ise; adetli kadına dokunanı kirlenmiş kabul edelim. Sorularım; kişi kadının kanına dokunmadıysa neden kirli sayılsın? Velev ki kirli sayıldı neden ellerini yıkamak arınmaya yetmesin ve akşama kadar kirli kabul edilsin?
20Adet gördüğü günlerde kadının üzerinde yattığı ya da oturduğu her şey kirli sayılacaktır.
Adetli kadının üzerinde yattığı ya da oturduğu her şey kirli sayılacaktır. Kan bulaşmışsa elbette kirli sayılır ve yıkanarak temizlenmesi yeterlidir.
21Kim kadının yatağına dokunursa, giysilerini yıkayacak, yıkanacak, akşama kadar kirli sayılacaktır.
Ayet, adetli kadının yatağına yatmaktan değil ama dokunmaktan bahseder. Yatağında yatmadıktan sonra yatağa dokunan kişiye ellerini yıkamak neden yetmez de giysilerini yıkayacak, kendi yıkanacak ve akşama kadar kirli sayılacaktır?
22Kim kadının üzerine oturduğu herhangi bir şeye dokunursa, o da giysilerini yıkayacak, yıkanacak, akşama kadar kirli sayılacaktır.
Ayet, adetli kadının oturduğu herhangi birşeye yatmaktan değil ama dokunmaktan bahseder. Oturduğu herhangi birşeye yatmadıktan sonra dokunan kişiye ellerini yıkamak neden yetmez de giysilerini yıkayacak, kendi yıkanacak ve akşama kadar kirli sayılacaktır?
23Kadının yatağındaki ya da oturduğu şeyin üzerindeki herhangi bir eşyaya dokunan herkes akşama kadar kirli sayılacaktır.
Ayet, adetli kadının oturduğu veya yattığı şeyin üzerindeki herhangi eşyaya dokunmaktan bahseder. Bu dokunma nasıl bir dokunma ki dokunan kişiye ellerini yıkamak yetmez de akşama kadar kirli sayılacaktır?
24Adet gören kadının kirliliği onunla yatan adama da bulaşır. Adam 7 gün kirli kalır ve yattığı her yatak kirli sayılır.
Diyelim ki yatağa maddi kir olan kan bulaştı ve yatak kirli. Adam da kadınla birlikte yattığı için kan bulaştı ve kirlendi. Bu kir maddi kir kan ise; neden adamın yıkanması arınmaya yetmezde 7 gün kirlenmiş kabul edilir?
25“ ‘Eğer bir kadının adet günleri dışında uzun süreli bir kanaması varsa, ya da kanaması adet günlerinden sonra da devam ediyorsa, kanaması olduğu sürece adet günlerinde olduğu gibi kirli sayılır.
Oysa bugün tıpta adet süresinin dışındaki kanamalar, kirlilik değil hastalık işareti olarak kabul edilir.
26Kanaması olduğu sürece, adet günlerinde olduğu gibi, yattığı her yatak ve üzerine oturduğu her şey kirli sayılacaktır.
Eğer yattığı her yatağa ve üzerine oturduğu her şeye kan bulaşmışsa maddi kir kabul edilir, yıkanır ve eşyalar arınmış olur.
27Kim bunlara dokunursa kirli sayılacak. Giysilerini yıkayacak, yıkanacak, akşama kadar kirli kalacaktır.
Bunlar dediği adetli kadının yattığı her yatak ve üzerine oturduğu her şeydir. Dokunan kişinin en fazla ellerine kan bulaşır. Neden yıkamak yetmez de giysileri ve dokunan yıkanacak, akşama kadar kirli kalacaktır?
28“ ‘Ama kanama durursa, kadın 7 gün bekleyecek, sonra temiz sayılacaktır.
Her kadın adet periyodunu bilir. Yaşadığı bir hastalık yoksa neden 7 gün daha beklemek zorundadır?
29Sekizinci gün iki kumru ya da iki güvercin alıp Buluşma Çadırı’nın giriş bölümüne getirecek ve bunları kahine verecek.
30Kahin birini günah sunusu, ötekini yakmalık sunu olarak sunacak. Böylece kadını kanamasından doğan kirlilikten RAB’bin huzurunda arıtacak.
Ayetin içinde zaten kanamadan doğan kirlilikten bahseder. Maddi kiri yıkamak maddi temizliktir. Oysa Rab huzurunda arınmak için ki sunulacak hayvanlardan bahsetmesi, maddi değil manevi kirden ve bundan arınmaktan bahsettiği çok açıktır.
31“ ‘İsrail halkını kirliliğinden arındıracaksın. Öyle ki, aralarında bulunan konutumu kirletip kirlilik içinde ölmesinler.’ ”
Tanrılarının, kadınların da adet halinin konutunu kirletip kirlilik içinde ölümlerinden bahsetmesi, söylemesi elbette mecazi bir anlatımdır ve bu nedenle Rableri katında arınmaktan yani manevi kirlenmekten bahsedilmektedir. Kan da elbette tapınaklarını kirletebilir. Ama bu kir yıkama ile temizleniyorsa, Rab katında arınmaktan bahsedildiğinde kastedilen farklılaşmış demektir.
32-33Akıntısı olan, boşalarak kirlenen adam, adet gören kadın, akıntısı olan erkek ya da kadın ve kirli sayılan kadınla yatan erkekle ilgili yasa budur.
Lohusalık hükümleri için Kitabı Mukaddes,Levililer kitabı,12. bab 1-8 arasındaki ayetlerine bakalım;
Doğum Yapan Kadının Paklanması;
1RAB Musa’ya şöyle dedi:
2“İsrail halkına de ki, ‘Bir kadın hamile kalıp erkek çocuk doğurursa, adet gördüğü günlerde olduğu gibi 7 gün kirli sayılacaktır.
Lohusalıkta, adet dönemi gibi kadın kirli kabul edilir.
3 Çocuk sekizinci gün sünnet edilmeli.
4Kadın kanamasından paklanmak için 33 gün bekleyecek. Pak sayılması için geçmesi gereken bu günler doluncaya dek kutsal bir şeye dokunmayacak, tapınağa girmeyecek.
Kanama aslında maddi kirdir. Kanamanın 33 gün sürmesi söz konusuysa beklemek normaldir. Peki maddi kir neden kutsal bir şeye dokunmaya veya tapınağa girmeye engeldir? O halde kanama, sadece maddi kir değil MANEVİ KİR olarak da kabul edilmektedir.
Bu ayet, Tevrat ayetlerinin kültür ve rivayet olarak yaşamlarımızı nasıl şekillendirdiğine delil ayettir.
1- Yeni doğan bebeğin kırkının çıkması geleneğinin kökü bu ayettir. 7+33=40 gün hesabı tesadüfi değildir.
2- Lohusalık tıpkı adet dönemi gibi müslümanlara manevi kir olarak kabul ettirildiğinden, adetli ve lohusa kadın Kur’ana dokunmaz ve Kur’andan Arapçasını okuyamaz, rivayetlerinin kaynağıdır.
Örnek rivayet;
“Adetli kadın ve cünüp olan kimse Kur’ân’dan hiçbir şey okuyamaz.”
(Tirmizî, Tahâret, 98 [131]; İbn Mâce, Tahâret, 105 [595-596])
Din İşleri Yüksek Kurulunun Fetvası; Hanefî, Şâfiî ve Hanbelî mezhepleri ile Mâlikî mezhebindeki ağırlıklı görüşe göre, âdet, lohusalık veya cünüp hâlindeki kimselerin Mushaf’a dokunmaları caiz değildir.….
3- Lohusalık tıpkı adet dönemi gibi müslümanlara manevi kir olarak kabul ettirildiğinden, adetli ve lohusa kadın cami, mescite giremez, rivayetlerinin kaynağıdır.
Örnek rivayetler;
“Ben adetli kadının ve cünüp kimsenin mescide girmesini/mescitte bulunmasını helal görmüyorum.”
(Ebû Dâvûd, Tahâret, 90 [232]; İbn Huzeyme, es-Sahîh, 2/284 [1327]),
“Mescit, âdetli kadına ve cünübe helal değildir.” (İbn Mâce, Tahâret, 126 [645]).
Din İşleri Yüksek Kurulunun Fetvası; İslâm âlimlerinin büyük çoğunluğuna göre, kadınların âdet veya lohusalık hâllerinde camiye girmeleri caiz değildi. (Mevsılî, el-İhtiyâr, 1/13; Mevvâk, et-Tâc, 1/552; Şirbînî, Muğni’l-muhtac, 1/279)……
5Ancak, kız çocuk doğurursa, adet gördüğü günler gibi iki hafta kirli sayılacaktır. Kanamasından paklanmak için 60 gün bekleyecektir.
Lohusalık süresi bebeğin cinsiyetine göre de değişiklik göstermektedir. Erkek bebeklerde bekleme süresi 40 gün iken, kız bebeklerde lohusalık süresi 74 gündür.
Çünkü Tevrat ve Talmudda ağır cinsiyet ayrımcılığı söz konusudur. Bu lohusalığa bile yansımıştır.
6“ ‘Erkek ya da kız çocuk doğuran kadının temiz sayılması için geçmesi gereken günler dolunca, yakmalık sunu olarak bir yaşında bir kuzu, günah sunusu olarak bir güvercin ya da bir kumru getirip Buluşma Çadırı’nın giriş bölümünde kâhine verecektir.
Zaten yıkanarak maddi kirden arınma yetmediğinden Rab katında manen kirden arınmak için sunular yapılır.
7Kâhin bunu RAB’bin huzurunda sunacak ve kadını arıtacak. Böylece kadın kanamasından temizlenmiş sayılacak. Erkek ya da kız doğuran kadınla ilgili yasa budur.
Bu ayet tek başına lohusalığı manevi kir olarak kabul ettiklerinin delilidir.
8 “ ‘Eğer kadının kuzu alacak gücü yoksa, biri yakmalık sunu, öbürü günah sunusu olmak üzere, iki kumru ya da iki güvercin yavrusu getirecek. Kâhin kadını arıtacak ve kadın temiz sayılacaktır.’ ”
Bu yazıyı yazmamızın nedeni; Tevrat ehlinden biri ile bu ayetlerde bahsedilen kirli sayılmanın, maddi kirlenmeden öte manevi kirlenme olduğu hususunda bir tartışma yaşamamdı.
Bu ayetler apaçık şekilde kadınların ADET ve LOHUSALIK DURUMLARINDAN BAHSEDERKEN, ısrarla 1-19. ayetler arasındaki erkekler ve erkeklerden gelen akıntılarla ilgili hükümlerden bahseden ayetlere yönlendirme çabası, bu ayetlerle ilgili sorularımıza cevap vermeden konu değiştirmesine neden oldu.
Kadınlarla ilgili ayetlerden bahsettiğimi çünkü erkeklerin ADET OLMADIKLARINI yazmama rağmen, odağımı o ayetlere çevirmeye çalışması tartışmayı atıl bıraktı.
Anlamsız gibi duran bu yön değiştirme çabası aslında izahtan uzaklaşma gayretiydi. Ama yine de istediğini yapalım ve şimdi de erkeklerle ilgili olan aynı babın ayetlerini birlikte inceleyelim;
Bedensel Akıntının Yol Açtığı Kirlilik;
1RAB Musa’yla Harun’a şöyle dedi:
2“İsrail halkına deyin ki, ‘Adamın erkeklik organında akıntı varsa, akıntı kirlidir.
Bizce de maddi olarak kirlidir.
3Akıntı ister devam etsin, ister kesilsin adamı kirletir. Akıntının neden olduğu kirlilikler şunlardır:
4Üzerinde yattığı her yatak ve oturduğu her şey kirli sayılacaktır.
Yattığı veya oturduğu herşeye, maddi kir bulaşmışsa elbette kirlidir ve yıkanarak temizlenebilir. Bulaşmamışsa neden kirli kabul edilsin?
5Kim yatağına dokunursa, giysilerini yıkayacak, yıkanacak, akşama kadar kirli sayılacaktır.
Yatakta yatmayıp sadece dokunmakla, dokunanın kendisi ve elbiseleri neden yıkanacak kadar kirli kabul edilir ve neden yıkamakla arınmak yetmeyip akşama kadar kirli sayılır?
6Adamın üzerine oturduğu bir eşyaya oturan da giysilerini yıkayacak, yıkanacak, akşama kadar kirli sayılacaktır.
Eşyaya oturan kirlendi kabul edelim ve yıkandı. Yıkanarak arındıktan sonra neden akşama kadar kirli sayılacaktır peki?
7Kim akıntısı olan adamın bedenine dokunursa giysilerini yıkayacak, yıkanacak, akşama kadar kirli sayılacaktır.
Adamın bedenine dokunan kişi kirlendi kabul edelim ve yıkandı. Dokunmuşsa ellerini yıkamak neden yetmez? Yıkanarak arındıktan sonra neden akşama kadar kirli sayılacaktır peki?
8Eğer akıntısı olan adam temiz bir adama tükürürse, o kişi giysilerini yıkayacak, yıkanacak, akşama kadar kirli sayılacaktır.
Tükürmek fiziki bir eylemdir. Kişi kirlendi kabul edelim ve yıkandı. Yıkanarak arındıktan sonra neden akşama kadar kirli sayılacaktır peki?
9Akıntısı olan adamın bindiği her eyer kirli sayılacaktır.
Oturduğu her eyer, maddi kir bulaşmışsa elbette kirlidir ve yıkanarak temizlenebilir. Bulaşmamışsa neden kirli kabul edilir?
10Adamın üzerine oturduğu ya da yattığı herhangi bir eşyaya dokunan, akşama kadar kirli sayılacaktır. Bu eşyaları taşıyan herkes giysilerini yıkayacak, yıkanacak, akşama kadar kirli sayılacaktır.
Herhangi bir eşyasına dokunan ve taşıyan kişi kirlendi kabul edelim. Dokunmuşsa ellerini yıkamak neden yetmez? Yıkanarak arındıktan sonra neden akşama kadar kirli sayılacaktır peki?
11Akıntısı olan adam ellerini yıkamadan kime dokunursa o kişi giysilerini yıkayacak, yıkanacak, akşama kadar kirli sayılacaktır.
Adam akıntısına dokundu ve eli kirliydi diyelim. Dokunduğu kişinin elbisesi de kirlendi. Elbiselerini yıkamak neden yetmez de kendisi de yıkanır ve akşama kadar kirli sayılır?
12Akıntısı olan adamın dokunduğu toprak kap parçalanacak, tahta kap ise suyla çalkalanacaktır.
Toprak kap yıkanmaz da neden parçalanır peki?
13“ ‘Eğer adamın akıntısı kesilirse, paklanmak için 7 gün bekleyecek. Sonra giysilerini yıkayacak, akarsuda yıkanacak ve temiz sayılacak.
Akıntı kesilmesine rağmen 7 gün bekleme süresi neden vardır? Tedbir demeyin çünkü ayette akıntının kesilmesinden bahseder.
14Sekizinci gün iki kumru ya da iki güvercin alıp RAB’bin huzuruna, Buluşma Çadırı’nın giriş bölümüne gelecek ve bunları kâhine verecek.
15Kâhin birini günah sunusu, ötekini yakmalık sunu olarak sunacak. Böylece akıntısı olan adamı RAB’bin huzurunda arıtacak.
Adamın erkeklik organından gelen akıntının sebebi hastalık veya başka neden olabilir… Yıkayarak temizlenmek kafi gelmiyor, üzerine Rab huzurunda arınmaktan, arıtılmaktan bahsediliyorsa sadece maddi kirden değil manevi kirden de bahsediliyor demektir.
16“ ‘Eğer bir adamdan meni akarsa, bedeninin tümünü yıkayacak ve akşama kadar kirli sayılacaktır.
Yıkayarak temizlenmek neden arınmaya yetmez ve akşama kadar kirli sayılır?
17Üzerine meni bulaşan her giysi ya da deri eşya yıkanacak, akşama kadar kirli sayılacaktır.
Yıkayarak temizlenmek neden arınmaya yetmez ve akşama kadar kirli sayılır?
18Bir adam kadınla cinsel ilişkide bulunurken menisi akarsa, ikisi de yıkanacak ve akşama kadar kirli sayılacaklardır.
Yıkanarak temizlenmek neden arınmaya yetmez ve akşama kadar kirli sayılır?
Sizin de okuduğunuz gibi arkadaşın ısrarlı yönlendirmesiyle tüm ayetleri ve aynı manevi kirlenmenin erkekler için de söz konusu olduğunu gördük.
İster erkeklerin bedensel akıntıları olsun ister kadının adet ve lohusalık kanaması.
Eğer MADDİ KİR kabul ederseniz, yıkayarak ve yıkanarak temizlenebilirler.
Ama yıkamak ve yıkanmanın yetmediği, üzerine Rab katında arınmaktan ve arıtılmaktan, bunun için de sunakların verilmesi gerektiğinden, bu kirli sayılan kimselerin dokunduğu veya kullandığı eşyalara dokunmanın ve taşımanın sadece elleri değil dokunanın ve taşıyanın elbiselerini ve kendilerini de yıkamayı, bunların da yetmeyip genellikle akşama kadar olan sürede kirli oldukları kabulunu gerektiriyorsa bahsedilen kir; sadece maddi kir değil ayrıca “MANEVİ KİRLENMEDİR”
Tevrata göre adetli ve lohusa kadınlar manen kirli kabul edildiklerinden, aile ve sosyal yaşamdan o süreler içinde tecrit edilir ve kısıtlanırlar.
İbadetlere katılamaz sadece uzaktan izleyebilirler,
Kutsal mabedlere giremezler,
Kutsal şeylere dokunamaz ve onlardan okuyamazlar.
Onlara dokunmak manevi kirlenme kabul edilip yıkanmayı gerektirdiğinden, aynı evde aile bireylerinden uzak başka bir odada tecrit edilirler.
Tevrat ehlinin iddiası şu ki; Kur’an Tevratı tasdikler.
Kur’andan cevabımız; Kur’an, asıl Tevrattan ellerinde kalmış olanın içindeki tahrif olmamış Allah’ın vahiylerini tasdikler ama tahrif olmuşlarını da müheymin olarak düzeltme yapıp doğrusunu ilan ederek korur.
Bahsettiğimiz bu konularda;
Kur’an der ki; Kadın adet ve lohusayken her daim MANEVİ OLARAK TEMİZDİR. Ona hiçbir konuda ibadetlerinde, ailede veya sosyal konumunda KISITLAMA, YASAK, TECRİT YOKTUR ve özgürdür.
Tevrat der ki; Kadın adet ve lohusayken MANEVİ OLARAK KİRLİDİR. Maddi olarak arınması yetmez, belli süreler beklemeli ve RAB KATINDA DA SUNAKLAR İLE ARINMALIDIR. Kadın bu dönemlerde tecrit edilmeli, dokunmamalı, dokunulmamalıdır. İbadet yapamaz, kutsal şeylere dokunamaz.
Şimdi akıl ve muhakeme sahiplerine soralım;
Adet veya lohusa kadınla ilgili verilmiş hükümlerde Kur’an, Tevratı tasdiklemiş midir?
Ya da Kur’an adet veya lohusa kadınla ilgili verilmiş hükümlerde, Tevratı müheymin olarak düzeltip korumuş mudur?
Hükümler ortadadır. Fakat Tevrat ehline göre; Kur’an, Tevrat ile AYNI ŞEYİ SÖYLEMİŞ VE TASDİK ETMİŞTİR!!!!
Yukardaki cümle, açıkcası akıla zarar bir cümledir.
Ya aklınız yok kabul edilmiştir ya da ilgili ayetleri kendileri de hazmediklerinden çaresiz bir savunma çabası içindedirler.
Oysa Tevrat ehli “Hükümlerdeki fark, şeriat farkıdır” dese, belki durumu bir nebze kurtaracaktır.
Ama bu kez de Allah’ın kadın kulları hakkındaki hükümlerinin değiştiğini, ellerinde olmayan nedenlerle bedenlerinde gerçekleşen biyolojik vakaların, bir dinde onları günahkar ve tecrite mecbur ederken diğer dinde değerli ve özgür olmalarına engel olmadığını izah edemeyeceklerinden ciddi bir çelişkiye düşeceklerdir.
Ki şeriat farkı, sadece dini hükümlerde gerçekleşmiştir.
Allah’ın, kadın ve erkek kullarının kendi iradeleri dışında gereçekleşen sebeplerden dolayı, değerlerini düşürme veya yükseltme şeklinde değil. Eğer şeriat farkı böyle gerçekleşmiş olsaydı, Allah Tevrat ehli kadınlara zulum yapmış olurdu ki bu asla mümkün değildir.
Tevrat ehlinin, Kur’anın tasdik edici tarafını çok sık andığını duyarsınız. Ama onların çoğu, Kur’anın müheymin tarafını bile isteye özellikle anmazlar ve gözden kaçırırlar.
Çünkü andıklarında, kitaplarındaki tahrifi doğrudan kabul ve ikrar etmiş olurlar.
Peki Kur’anımüheymin tarafını biliyor olmalarına rağmen bunu ikrar etmeseler, görmek istemeseler, kabul etmeseler veya kabul etmek istemeseler ne olur ki…
Hiç mi!!
Çok şey mi!!
Elbette hak cevap, din gününde Allah tarafından veilecektir.