RİVAYETLERE DAYALI “AY YARILDI” MUCİZESİ BÜYÜK BİR YALANDIR

Bu ayetin 2 farklı açıklamasına denk geldim.

En doğrusunu Rab biliyor diyerek, Muhammed nebi zamanında ay yarılması/çatlaması olayının fiziki ve mucize olarak gerçekleşmediğini delilleriyle ispatladıktan sonra 2 görüşü de sizinle paylaşmak istiyorum.

Birincisi; Kıyamet yaklaştığında, ayın gerçekten de kozmik bir nedenle yarılıp parçalanacak olmasını anlatan bir olaya işaret olup açıklaması aşağıdadır.

Kamer-1: “Saat yaklaştı ve ay yarıldı.”

Saat, bildiğimiz saat anlamındadır. Bu anlamda es-saat kelimesi “Allah tarafından bilinen ve kararlaştırılmış olan zaman” anlamına gelir.

Kur’anda, Allah’ın bu dünya için belirlediği sürenin sonunda kozmik düzenin bozulma anına “es-saat”; bundan sonra insanların hesap vermek için kalkacakları ana da ‘’yevmülkıyame/kalkış günü’’ denir.

Kuran, çoğunlukla geçmiş zaman kipini geleceği göstermek için kullanır.

Son saat ve kıyamet gününün geleceğinden bahseden ayetlerde de böyledir.

Geçmiş zaman kipinin bu şekilde kullanılması, olayın kesinlikle gerçekleşeceğini vurgulamak içindir.

Bu yaklaşımla bu ayetin anlamı “Son saat yaklaştığında ay mutlaka yarılacaktır.” demek olur.

Yani kıyamet koparken meydana gelecek kozmik bir olay olarak değerlendirilir. Kur’andaki güneşin dürülmesi, ayın karanlığa gömülmesi, göğün yarılması, ay ile güneşin çarpışması vb gibi kıyamet sahnelerine baktığımız zaman, yarılma olayının kıyamet koparken meydana geleceğini anlamak çok daha doğrudur.

“Şakku’l-Kamer” olayı son saat olarak değil de Muhammed nebi zamanında gerçekleştiği şeklinde de yorumlanmış ve bu yoruma uygun rivayetler de aktarılmıştır. Ancak rivayetlerin geneli incelendiğinde birçok tutarsızlık görülecektir.

Bazı rivayetlerde ayın 2 kez yarıldığı, bazılarında yahudi alimlerinin isteği üzerine yarıldığı ifade edilir. Ki Mekki bir surede Yahudi alimlerin değil olsa olsa Yahudi tüccarların olması gerekir.

Enes bin Malik’e atfedilen rivayete göre bu mucizenin kafirlere gösterildiği, diğer rivayetlere göre ise sadece müminlerin gördüğü şeklinde anlatılmıştır.

Ancak bu olayın amacı ve sonucu/kazandırdıkları üzerinde ciddi anlamda durulmamıştır. Çünkü rivayetlerde kabul edilemez hatalar mevcuttur.

Eğer kazanımı iman etmeyenlerin iman etmesi ise, Kur’anda kafirlerin iman etmesi için Muhammed nebinin mucize gösteremeyeceği ayetlerde yer almaktadır.

Eğer kazanımı müminler içinse, zaten iman etmiş oldukları için nebiye sanki bir güç gösterisi gibi neden böyle bir şey yaptırılmıştır?

Sure, boykot döneminde inmiştir. Rivayetler dikkate alınırsa, ayı yaran resul boykotu yaramamıştır.

Oysa birçok mümin bu süreçte işkence ile hayatını kaybetmiştir.

Hadis kitaplarındaki rivayetler, olayın İbn-i Mesud, Enes b. Malik, Abdullah b. Ömer, Cübeyr b. Mutim, Abdullah b. Abbas ve Hz. Ali tarafından anlatıldığını bildirmektedir.

Önemle, dikkatinizi buraya vermenizi rica ediyorum, sizler de çok şaşıracaksınız.

Fakat olayın vuku bulduğu iddia edilen tarihte (Hicret’ten 5 sene önce) bu kişilerden;

Abdullah b. Ömer 6-7 yaşlarında idi,

Enes b. Malik ve Abdullah b. Abbas ise henüz doğmamışlardı.

O yıllarda Hz. Ali’nin de çocuk yaşta olduğu bilinmektedir.

Cubeyr İbni Mutim’in ise değil o tarihte Bedir ve Uhud savaşlarında bile hala müşrik olduğu kayıtlıdır.

Hz Hamza’yı şehit eden Vahşi,  Cubeyr İbni Mutim’in kölesidir.

Sadece İbn-i Mesud’un reşit yaşta olarak olayı görmesi (olduğunu farz edersek) mümkündür.

Böyle ciddi bir konunun bizlere o tarihte anasından doğmamış veya 5-6 yaşlarında olan çocukların anlatımları ile aktarılmış olması bu rivayetin üretildikten sonra itibar gören sahabeye atfedildiğinin, onların ağzına konduğunun delilidir.

Gece gündüz nebinin yanından hiç ayrılmamış olan, yetişkin sahabeden hiçbirinin adı ile bu konuda bir nakil mevcut değildir.

Muhammed nebinin Kur’an dışında bir mucizesinin olmadığı ise ayetlerle sabittir.

Mucize bildiren hadislerin tümü asılsız ve hatta nebiye iftiradır.

Aşağıdaki ayetleri dikkatlerinize sunuyorum.

İsra-59: “Bizi ayet (mucize) göndermekten alıkoyan şey, öncekilerin onu yalanlamış olmalarıdır. Semud halkına göz göre göre o dişi deveyi verdik. Onunla kendilerine zulmettiler. Ve Biz, ayetleri uyarmaktan başka bir şey için göndermeyiz.”

Ankebut-50: “Ona Rabb’inden ayetler indirilmeli değil miydi?” dediler. De ki: “Ayetler ancak Allah’ın yanındadır. Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım.”

Ankebut-51: “Kendilerine okunan (bu) Kitab’ı sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu? Şüphesiz bunda iman edecek bir toplum için rahmet ve ibret vardır.”

Bu ayet müşriklerin mucize talepleri sonrasında nazil olmuştur.

Kur’anda ‘Şakku’l-Kamer’ meselesi ile ilgili olarak rivayetlere destek anlamında en fazla ön plana çıkarılan ve ileri sürülen delil, Kamer suresinin girişinde anlatılan bu ayetlerdir.

Buradaki konu, Kıyamet-8-9. ayetlere göre son saatte gerçekleşecek olaylardan biridir ve gerçekleşmesi kesin olduğu için de geçmiş zaman kipi kullanılmıştır. Özetle; son saate yakın ayın, kozmik bir nedenle  parçalanması üzerinden yapılan anlatım oldukça güçlü bir açıklamadır.

Zaten Kamer suresinin geneli kavimlerin, devletlerin, sistemlerin faniliği ve yok olmaları üzerinden sürekli bilgilendirip uyaran bir mahiyete sahiptir.

İkincisi; Ay yarıldı ifadesinin, Araplarda kullanılan deyim anlamı.

Ayetteki “inşikak-i kamer” ifadesi, meallerin çoğunda “Ayın yarılması” olarak tercüme edilse de Arap edebiyatında bir işin gerçek yüzünün ortaya çıkmasına bir deyim olarak “inşikak-i kamer” denir.

Yani ay gibi her şey bütün çıplaklığıyla ortaya çıktı, anlamında kullanılır.

Bu itibarla, surenin anlam akışı içinde bu söylemi, “Ayın gelecekte fiziki yarılması” olarak değil de kıyamet saatinin yaklaştığına işaret eden “gerçeklerin ortaya çıkması” olarak anlamak da doğru olur diyenler vardır.

 

 

Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
En Yeniler
Eskiler
Inline Feedbacks
View all comments