KABİR AZABININ KUR’ANİ DAYANAĞI YOKTUR

Kur’anda hiçbir dayanağı olmamasına rağmen, rivayetlere dayalı inançlardan biri de kabir azabıdır.

İnsanların ölüm sonrası ve ahiret öncesi durumları ile alakalı bu kadar önemli bir konunun gerçekliği söz konusu olsaydı, bu durum mutlaka Kur’anda açık veya işaret eder bir biçimde ifade edilirdi.

Oysa bu inanç, rivayetlere dayalı bir iddia olduğu gibi aynı zamanda Kur’andaki birçok ayetle çelişen bir iddiadır.

Kur’anda dünya hayatından, ahiret hayatından ve kabirlerden bahsedilmekte ancak kabir hayatında azap ya da mükafat şeklinde ayrı bir hayattan söz edilmemektedir.

Aksine öldükten sonra insanlara ecirlerinin yani hak ettikleri karşılıkların verileceği yer olarak kıyamet gününün ifade edilmesi, kıyametten önce herhangi bir karşılığın verilmesinin söz konusu olmadığını;

Ali İmran-185: “Her canlı ölümü tadacaktır. Hak ettiğiniz karşılıklar size kıyamet günü, eksiksiz bir biçimde verilecektir…” açıklar.

Ayette açık bir biçimde insanların hesaplarının hesap günü yani din günü görüleceği ve bundan sonra hak edenlere hak ettikleri karşılıkların eksiksiz bir biçimde tanımlanacağı ifade edilmektedir.

Enbiya-47: “Biz, kıyamet günü için adalet terazileri kuracağız. Artık hiç kimseye, hiçbir şekilde haksızlık edilmez. Bir hardal tanesi kadar dahi olsa, onu (adalet terazisine) getiririz. Hesap görenler olarak biz yeteriz.”

Yukardaki ayette sorgunun kıyamet günü yapılacağı açıklanmışken; kabirde azabı iddia edenler henüz sorgu yapılmadan azabtan bahsetmekteler. Bu iddia, Allah’ın ayetlerine açıkça muhalif olmaktır.

Öte taraftan rivayetlerde iddia edildiği gibi kabirde azap ya da mükafat söz konusu olsa, ölen ilk insan ile kıyamete kadar ölen kişiler arasında kabirde azap veya mükafat görme anlamında çok uzun dönemleri kapsayan bir adaletsizlik olacaktır. Hatta bu iddiaya göre kıyametin hemen öncesinde ölen kişilerin kabirlerinde azap da mükafat da görmeyeceklerdir.  Peki adil olan Allah için böyle bir durum da söz konusu edilebilir mi?

Yine ayette inananların Allah’tan iyilik, güzellik ve bağışlanma dileklerinin bu dünya ve ahirete yönelik olduğu görülmekte ve cehennem azabından korunma dilenirken, kabirden hiç söz edilmemektedir.

Bakara-201: “Onlardan bir kısmı “Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver; ahirette de iyilik ver! Bizi cehennem azabından koru!” diye dua eder.”

Ayette, hesaplarının görülmeye başlanacağı yer de kabir değil ahiretteki din günüdür.

İbrahim-41: “Rabbimiz! Hesabın görüleceği gün beni, anamı babamı ve inananları bağışla!”

Yine aşağıdaki ayette, bu dünya hayatının süsüne aldanarak peşinden koşanların hak ettiğinin kabirde azap olduğu değil, cehennem olduğu ifade edilmektedir. Dolayısıyla dünya hayatındaki yaşantının sorumluluğunun üstlenileceği yer kabir değil ahirettir.

İsra-18: “Kim aceleciyi (geçici olanı) isterse, dilediğimiz kimseye dilediğimiz şeyi çabuklaştırırız. Sonra onun için Cehennemi mekan yaparız. Kınanmış ve kovulmuş olarak oraya girer.”

Ayetler açık bir biçimde ölen kişilerin kabirlerinde diriltilmesinden değil, beklenen o saat yani kıyamet geldiğinde kabirlerden diriltilmesine dikkat çekmektedir. Ayetten de görüldüğü gibi Allah diriltmeden önce kabirlerdekiler ölüdürler.

Hac-7:“O Saat mutlaka gelendir. bunda hiçbir şüphe yoktur. Şüphesiz ki Allah, kabirlerdekileri diriltecektir”.

Yine ayetlerde, tekrar diriltilen kişilerin şaşkınlıkları gösterilmektedir. Herhangi bir ayette “Ne çok kaldık kabirde” veya “Kabirdeki azabımız ne kadar da çetindi” türünden bir ifade görülmediği gibi aksine ölen kişinin tekrar diriltilene kadar bir şeyden haberdar olmadığı görülmektedir.

Yasin-51-52: “Derken sura üflenecek. Ve işte o zaman hemen yattıkları yerden çıkıp Rablerine koşacaklar. Şöyle diyecekler: Vay başımıza gelene! Kim kaldırdı bizi yattığımız yerden? Rahman’ın vaat ettiği işte bu! Demek rasuller doğru söylemişler.”

Bununla birlikte öldükten sonra dünyada kalanların kabirdekiler ile irtibatı kesilir. Yine Kur’anda, Allah’ın ayetlerine ancak gereğince düşünüp inanmak isteyenlerin inanacağı bundan yüz çevirenlerin kabirdeki işitme ve düşünme gibi yetilerinden mahrum kalmış yani bu dünya ile irtibatları kesilmiş ölüler gibi oldukları ifade edilmektedir.

Müminun-99-100: “Onlardan birine ölüm geldiği zaman, “Rabbim beni (dünya/hayata) geri döndür.” der.“ Böylelikle terk ettiğim orada (dünyada) salih iş yaparım.” Asla! Şüphesiz bu onun söylediği bir laftır. Onların arkasında diriltilecekleri güne kadar bir berzah (engel) vardır.”

Fatır-22: “Dirilerle ölüler bir olmaz. Şu kesin ki Allah, işitmeyi dileyene işittirir, fakat sen mezarlar içindeki kimselere işittiren değilsin.”

Ayrıca insanın uyku ve ölüm halinde bu dünya ile irtibatının kesilmesi örneğinin, Kur’an’da Ashabı Kehf yani Allah tarafından mağarada uyutulan inançlı gençler ile ilgili anlatım üzerinden anlaşılması da mümkündür.

Kehf-18: “Onlar, uykuda oldukları halde sen onları uyanık sanırsın. Ve biz onları sağ yanlarına ve sol yanlarına çeviririz. Köpekleri de girişte ön ayaklarını öne doğru uzatmıştır. Eğer sen onlarla karşılaşsaydın, gerisin geri kaçardın. Ve korkudan ürperirdin. ” veya,

Bakara-259: “Veya temelleri üzerine yıkılıp, harap olmuş beldeye uğrayan kimse gibi: “Ölümünden sonra Allah bunu nasıl diriltecek?” demişti. Bunun üzerine Allah, onu öldürüp yüz yıl ölü bıraktıktan sonra diriltti. Ona: “Ne kadar kaldın?” dedi. O da: “Bir gün veya bir günden daha az.” dedi. Allah, “Hayır yüz yıl kaldın.” dedi. Yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamış. Ve eşeğine de bak. Bu, insanlara ayet olman içindir. Şu kemiklere bir bak, onları nasıl düzenleyip sonra et giydiriyoruz. Ona beyan olduktan sonra: “Artık anladım ki, kuşkusuz Allah, her şeye güç yetirendir.” dedi.”

Müminun-112/115: “(Allah) “Yeryüzünde kaç yıl kaldınız?” dedi. “Bir gün veya günün bir kısmı kadar kaldık. Hesabını tutanlara sor!” dediler. “Sadece az bir süre kaldınız. Keşke o zaman bunu kavramış olsaydınız.” dedi. “Yoksa sizi boş yere yarattığımızı ve Bize döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?”

Kur’anda din günü yani hesap gününden bahsedilmekte ancak hiçbir ayette hesap günlerinden şeklinde çoğul bir kullanım bulunmamaktadır.

Yani ahiretteki hesaptan önce kabir gününden ya da kabir hesabından söz edilmemektedir. Dolayısıyla insanlar için tek hesap günü vardır o da kıyametteki hesap günüdür.

Ayetlerden açıkça görüldüğü gibi; ahiretteki hesap öncesi kabirde bir azap da mükafat da söz konusu olmayacaktır. Din gününde sorgu yapılmadan azap iddiası Allah’ın ayetlerini yalanlamak olacaktır.

Subscribe
Bildir
guest
4 Yorum
En Yeniler
Eskiler
Inline Feedbacks
View all comments
Haydar Öztürk
Haydar Öztürk
7 Kasım 2023 12:38

Teşekkürler kaleminize sağlık.

Adnan
Adnan
7 Eylül 2023 12:22

Teşekkür ederim gayet bilgilendirici elinize yüreğinize sağlık