Nisa-34:” (Erkeklerin) Kendi mallarından infak etmelerinden ve Allah’ın onların bazısını bazısına göre fazla(lık) vermesinden (faddale) dolayı erkekler kadınlara göre koruyucudur/gözeticidir (kavvam). Saliha kadınlarsa gönülden bağlı (kanitat), Allah’ın kendilerini koruduğu gibi kendi iffetlerini (lilgaybı) koruyanlardır. Geçimsizliğinden (nuşuz) endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, yataklarda ayrılın (ه ج ر) ve onları ayırın(ض ر ب). Eğer size uyarlarsa onların aleyhine bir yol aramayın. Kuşkusuz Allah Yücedir ve Büyüktür.”
“Kavama” kelimesi, Kuran boyunca örneğin Nisa-135, Maide-8. gibi ayetlerde “gözetmek, dikkat etmek, ayakta tutmak” diye çevrilmesine rağmen, bazı mealcilerin bu ayetteki aynı kelimeye “hakim, yönetici” diye anlam vermeleri, erkek egemen inancının maalesef Kuran çevirilerine yansımasının örneğidir.
Nisa-34. ayete göre erkek, hangi konu olursa olsun, kadını dövmez/dövemez.
Fakat meal hatası, kadının hafifçe de olsa dövüleceğini söyler.
Oysa Kur’anda “vurma”nın hemen hemen her türlüsü ayetlerde yer alır.
Ancak canlı bir varlığa karşı vurmada hiçbir yerde “darabe” fiili ve türevleri kullanılmaz.
Ayette yalın halde kullanılan bu “darabe” fiili, “kendinden uzak tutmak, uzaklaştırmak, ayırmak, bırakmak, vaz geçmek” anlamlarına gelir.
Oysa “Darabe” fiili, Zuhruf-5. ayette “bırakmak, vaz geçmek” anlamında kullanılmıştır.
Zuhruf-5: “Şimdi siz haddi aşan bir kavim oldunuz diye Biz sizi uyarmaktan vaz mı geçelim(ض ر ب)?
Gördüğünüz üzere (ض ر ب); vaz geçme, bırakma anlamında kullanılmıştır.
Kaldı ki, “Onları darb edin” emrinden sonra gelen “Size itaat ederlerse” ifadesi, dövme anlamı vermeyi imkansız hale getirir.
Bu durumda gönülden bağlanma söz konusu olmayacağından, Allah hiçbir kadın kulunun iradesinin şiddet ile tahakküm altına alınmasını istemez.
Eğer ceza olarak dövmeden bahsediliyor olsaydı bunun nasıl, ne ile ve ne kadar olacağı belirtilmesi gerekirdi.
Ve eğer eşler arasında bir cezalandırmadan bahsedilecekse en ağır ceza, çiftlerin birbirinden boşanma yolu ile ayrılmasıdır, birbirlerine şiddet uygulamaları değil.
Kur’anda insanın insanı cezalandırması söz konusu değildir.
Bu yetki devlet idaresinde hukuk içerisinde yapılır.
Bu ayette boşanmadan önce yapılması gerekenler söz konusu edilmektedir.
Döverek boşanma sürecinin başlaMAyacağına veya evliliğin Allah’ın hoşnut olacağı bir evlilik olarak devam edeceğine inanmak oldukça saf bir düşüncedir.
Ayrıca bağlamından ve bir sonraki ayetten de bu sözcüğün dövmek anlamına gelmediği açıkça görülür.
Çünkü Nisa-35. ayette öncelikli olarak evliliğin kurtarılması amaçlı bir heyet kurulmasından bahseder.
Maalesef, dövün anlamının verilmesinin nedeni erkeğin kadına “bakışını” din haline getirilmiş olmasından kaynaklandığı düşüncesindeyim.
Bu ayette önce ve sonra gibi sıralama ifadelerine yer verilmez.
Emirler kademeli üst tavsiyeler şeklindedir;
1) Konuşmak ve öğüt vermek mantık olarak da ilk yapılması gerekendir.
2) Sonra bir üst kademeye geçilir.
Yatakları ayırmak bir üst tedbirdir.
(هَجَرَ) : Birisiyle arkadaşlık veya aşk ilişkisini kesmek; onu bırakmak, terk etmek, ondan ayrılmak; onunla konuşmayı veya görüşmeyi kesmek anlamlarına sahiptir.
Ayette 2. tedbir olarak yatakta kadından ayrılmayı öğütler.
Peki yatakları ayırmanın süresi yok mudur yoksa sınırsız bir süreç midir?
Elbette belli bir süresi vardır. Allah bu süreyi Talak-4. ayette boşanma öncesi iddet süreleri olarak belirlenmiştir.
Boşanma öncesi yatakları ayırmanın yani kadına verilen İddet süreleri;
- Önceden adet olupta adetten kesilen kadınlar için 3 aydır.
- Hiç adet olmamış kadınlar (Amenore) için de 3 aydır.
- Hamile kadınlar için, doğuma kadardır.
Bu süreler belirtilmemiş olsaydı eğer; yatakları ayırma süresi erkeğin iradesine kalacak ve hayatını yeniden düzenlemek isteyen kadın için ayrı bir eziyet konusu olacaktı.
3) Onları ayırmaksa, boşanmak yani boşanma sürecini başlatmaktır.
Vurmak, dövmek nihai bir çözüm olmayacağı gibi başka sorunlara da sebep olacaktır.
Kadını dövme, vurma her ne sebeple yapılırsa yapılsın, izahı mantıktan uzaktan zorlama açıklamalardır.
Erkek eşinden memnun değil ve tahammül edemeyeceği bir evlilik yaşamı varsa son çözüm; Allah’ın emirlerinden olan, sulh yolu olan güzellikle evliliğini bitirmesi en akılcı ve olması gerekendir.
Tesekkurler.