ALLAH HEM AÇIKLAR HEM BEYAN EDER FAKAT RASULSADECE BEYAN EDER

Beyan kelimesinden hareketle, Kur’anın açıklanmaya muhtaç bir kitap olduğu ve açıklayıcısının da nebinin sünneti olduğunu iddia edenlerin sayısı hiçte az değildir.

Beyan etmek; ilan etmek, bildirmek, ileri sürmek söylemek, anlatmak vb anlamlarına sahiptir.

Açıklamak; bir konuyla ilgili açıklayıcı, gerekli ve aydınlatıcı bilgi vermek; izah etmek, açığa vurmak, göstermek, yorumlamak vb anlamlara gelir.

Açıklamak ve beyan etmek aynı kelimeler değildir.

“Açıklamak ve beyan etmek” kelimeleri birbirinden ince bir farkla ayrılır.  Fakat bu kelimeler günlük kullanımda birbirinin yerine öyle rahat kullanılır ki, anlam kaymaları çoğu zaman fark edilmez veya önemsenmez.

Açıklama yapan kişi, açıklanan konunun içeriğin ve detaylarına hakimdir. Açıkladığı konu ile ilgili istediği kadar bilgi ve ayrıntı verme hakkına sahiptir. Bu kişinin  bir konuda istediği kadar ve istediği şekilde bilgi vermesine “AÇIKLAMA”, açıkladığı bu konuyu başkalarına ilan etmesine, bildirmesine, anlatmasına “BEYAN” denir.

Yani söz konusu bu kişi; hem açıklayıcı hem de beyan edicidir.

Biz biliriz ki Allah, kelamın sahibidir. Her şeyi yoktan yaratan ve yaratmaya devam eden, sonsuz ilim sahibidir.

Söz konusu Kur’an ayetleri olduğunda Allah, hem açıklayan hem de beyan edendir.

Şimdi ayetlerden okuma yapalım;

Hud-1: “Elif, Lam, Ra. Ayetleri Hakim ve Habir olan tarafından eksiksiz kılınmış ve ayrıntılarıyla açıklanmış (ف ص ل) bir Kitap’tır.”

Kıyame-19:“Sonra, onun beyanı (ب ي ن) yalnızca Bize aittir.”

Burada özenle dikkat etmemiz gereken konu; Allah, rasulune sadece beyan görevi vermiştir. Bir çok ayetten biri olan delil ayetimiz;

Hud-2: “Öyle ki Allah’tan başkasına kulluk yapmayın. Şüphesiz ben, O’nun tarafından size gönderilmiş bir UYARICI ve MÜJDECİYİM.”

Allah sadece kendisinin açıklayıcı olduğunu beyan eder.

Nebi dahi olsa bir başkasını açıklayıcı kabul etmek, o kimseyi Allah’ın işine ortak etmek olur ki bunun adı “ŞİRKTİR.”

Şirke delil ayetlerimize bakalım;

Hud-1: “Elif, Lam, Ra. Ayetleri Hakim ve Habir olan tarafından eksiksiz kılınmış ve ayrıntılarıyla açıklanmış (ف ص ل) bir Kitap’tır.”

Rab, bu ayette detaylı açıklama anlamında olan “fussilet” kelimesini kullanmıştır. Yine  Allah Kur’anın kendisi tarafından açıklanmış olmasının sebebini, Hud-2. ayette açıklayarak beyan etmiştir.

Şöyle ki; Kur’anı tek açıklayanın kendisi olduğunu, bir başkasını Kur’anı açıklayıcı kabul etmeyi, o kimseye tapmak olarak değerlendirdiğini açıklar ve beyan eder.

Yine insanların açıklayıcı olarak nebiyi seçeceklerini bilen Allah, aynı ayet içinde rasulun görevini de hususan tanımlar.

Kısacık fakat çok önemli konuları açıklayan bu iki ayeti peş peşe okuyalım ki konu bütünlüğü görülebilsin;

Hud-1-2: “Elif, Lam, Ra. Ayetleri Hakim ve Habir olan tarafından eksiksiz kılınmış ve ayrıntılarıyla açıklanmış (ف ص ل) bir Kitap’tır. Öyle ki Allah’tan başkasına KULLUK YAPMAYIN. Şüphesiz ben, O’nun tarafından size gönderilmiş bir UYARICI ve MÜJDECİYİM.”

Bu ayetlerden anladıklarımız;

1- Kur’anın tek açıklayıcısı SADECE ALLAH’TIR.

2- Rasul görevi, kesinlikle KUR’ANI AÇIKLAMAK DEĞİL, sadece beyandır. Çünkü Allah’ın kendi beyanı üzere, Kur’anı zaten AÇIKLANMIŞ olarak indirmiştir.

3- Allah’tan başkasını açıklayıcı kabul etmek, ona kulluk etmek hükmündedir. O kişiyi Allah’ın işine ortak etmek yani ŞİRKTİR.

Kimileri Kur’anın tefsirsiz  anlaşılamayacağını iddia eder. Tefsir; Kur’anı doğrudan tercüme etmek yerine özellikle hadis rivayetleri üzerinden yorumlayarak anlamlar yüklemektir. Oysa Allah’a göre;

Furkan-33:“Onların getirdikleri her örneğe karşı Biz hakkı ve en güzel TEFSİRİ GETİRİRİZ”.

Ayete göre Kur’anı tefsir eden de Allah imiş.

Allah’ın getirdiği en güzel tefsiri eksik bulup, başka tefsirlere muhtaç olduğuna inanan kimselere söylenebilecek hangi söz vardır!

Kafası karışanlar için önemli bir açıklama olan aşağıdaki ayete bakarak, ahirette neden sorumlu tutulacağımıza bakalım;

Zuhruf-43:“Bu, sana ve halkına ait zikrdir. Ondan sorulacaksınız.

Bu kadar net açıklama ve beyanlara göre din gününde, nebiden ve Allah’tan beklentiniz ne olacak peki? Şefkat ve şefaat mi?

Muhammed nebi yaşarken, rasul ve nebi olarak tüm inananlara tüm şefaatini zaten yapmıştır.

Sizin cevabınız evet olabilir ama Muhammed nebi sizden şikayetçi olacak.  İşte ayeti;

Furkan-30:“O gün elçimiz diyecek ki, “Ey Rabbim, benim kavmim bu Kur’anı kendilerinden uzak tuttular.

Bunlar Allah ve rasulunun en çarpıcı mesajlarıdır.

Açıklamak ve beyan etmek kelimelerine dönersek bunların birbirine katıp karıştırıldığı ayetlere örnek, Nahl-44 ve 64. ayetlerdir.

Nahl-64 ayetteyse Rab, “beyan etmek” kelimesini kullanır. Allah’ın açıklamasını daha iyi anlamak için önceki ayetle birlikte bakalım;

Nahl-63: “Allah’a ant olsun ki, Biz, kesinlikle senden önceki toplumlara da elçiler gönderdik. Şeytan, onlara yaptıklarını süslü gösterdi. Şeytan,  bugün de onların velisidir. Onlar için acı veren bir azap vardır.”

Nahl-64:” Biz, sana Kitap’ı, hakkında ayrılığa düştükleri şeyleri, kendilerine beyan etmen ve inanan bir halk için yol gösterici ve rahmet olmasından başka bir şey için indirmedik.”

63.ayette Allah; kendilerine elçiler gönderilmesine rağmen yaptıkları kötü şeylerin şeytan tarafından  süslü  gösterilmesinden sebep onların doğru yoldan çıkmış olmalarını sebep ve sonuçlarıyla açıklarken, o insanların ihtilafa düştükleri şeyler hakkında ALLAH’IN AÇIKLAMASINI kendilerine BEYAN ETMEK için bu kitabı nebiye indirdiğinden bahseder.

Zaten kitabın indirilmesi sayesinde bu açıklamanın yapılmasından anlıyoruz ki; asıl açıklayıcı Allah  kelamı olan Kur’andır, nebi değil.

Şimdi Nahl-43 ile Nahl-44. ayetlere birlikte bakalım;

Nahl-43-44: ” Senden önce de kendilerine vahyettiğimiz erkeklerden başkasını (rasul-nebi) göndermedik. Apaçık delilleri ve zuburları siz bilmiyorsanız, kendilerine vahyettiğimiz  zikr ehline sorun!  İnsanlara kendilerine indirileni beyan etmen için ve düşünsünler diye sana da zikri (Kur’anı) indirdik.”

43. ayette Allah; kendilerine elçiler gitmiş topluluklara indirilen kitap ve delillere yönlendirme  şeklindeki AÇIKLAMASINI,  kitap ehline beyan etmesini ister.

Anlıyoruz ki bu ayetlerdeki beyan kelimesi; Kur’anda Allah ne açıklamışsa, nasıl açıklamışsa açıkladıklarını AYNEN BİLDİRMEK ve İLAN ETMEK, DUYURMAK anlamında kullanılmıştır. 

Özetle; açıklanmış olanı beyan eden açıklayıcı değil, SADECE İLAN EDENDİR.

Başka bir ayet üzerinden incelemeye devam edelim;

Maide-15: “Ey kitap Ehli! Doğrusu, Kitaptan gizlediğiniz birçok şeyi size beyan eden ve bir kısmından da söz etmeyen rasulümüz geldi. Doğrusu size Allah’tan bir nur ve apaçık bir kitap geldi.”

Maide-15. ayette Rabbin açıklaması ile, kitap ehlinin kitaplarından birçok şeyi gizlediğini öğreniriz. İşte bu da bir açıklamadır. Açıklamayı yapan yine ve her zaman Kur’andır.

Kitap ehlinin tahrif suretiyle kitaplarının nasıl bozduklarını ve bozulmuş olanların doğrularını yine Kur’an açıklar, Allah rasulu beyan eder.

Örneğin;

1-Eski Ahit, Yaratışlış-2:2; Tanrı 7 günde yarattı, işini bitirdi ve o gün dinlendi, der.

Oysa Kur’an; Allah’ın her şeyi 6 günde yarattığını, yorgunluk yaşamadığını, ne uykusu geldiğini ne de uyukladığını açıklayarak gizlenmiş veya tahrif edilmişlerin doğrusunu açıklar. Bu açıklamayı rasulun bildirmesi; sadece açıklanmış olanı beyan etmektir.

2-Eski Ahit, Yaratışlış-1:26; Tanrı insanı kendi suretinde, kendine benzer yarattı, der.

Oysa Kur’an; hiç kimsenin onun dengi ve benzeri olmadığını, açıklar. Bu açıklamayı rasulun bildirmesi, sadece açıklanmış olanı beyan etmektir.

Beyan etmek; anlamı gizli olan Kur’anın nebi tarafından anlaşılır hale getirilmesi değildir.

Onun yaptığı; Allah’ın açıklamalarını, örneklerini beyan edip, gizlemeyip aynı şekliyle açığa çıkarmak şeklindedir. İşte ayeti;

Ali İmran-187:“Hani Allah, Kitap Ehli’nden, onu insanlara beyan edeceklerine ve asla gizlemeyeceklerine dair kesin bir söz almıştı…”

Ki bu ayet beyan etmenin, gizlemenin zıttı olduğunu açıklar.

Beyan kelimesi, Kur’anda tefsir anlamında kullanılMAmıştır.

Rab tefsiri kendisinin yaptığını söyler ve bunu fussilet kelimesi ile ifade eder.

Detaylı açıklama, beyan değil tafsildir ve sadece Allah’a aittir. Örnek ayetler;

Hud-1:“Elif, Lam, Ra. (Bu Kur’an), ayetleri Hakim ve Habir olanın katından EKSİKSİZ kılınmış ve AYRINTILARIYLA AÇIKLANMIŞ bir Kitaptır.

Fussilet-3:“Bu, bilen bir topluluk için, Arapça bir kuran (kümeler) olarak, ayetleri ayrıntılı açıklanmış bir kitaptır.”

Özetlersek;

1- Allah hem açıklayıcı hem beyan edicidir. Fakat rasul sadece beyan edicidir.

2- Ayetler açıklanmaya muhtaç olmadığından;  rasullere açıklama görevi verilmemiştir.

3- Beyan etmek; anlamı gizli olan Kur’anın nebi tarafından anlaşılır hale getirilmesi değildir. Sadece bildirmesi şeklinde beyan etmesidir.

4- Açıklanmış olanı beyan eden açıklayıcı değil, SADECE İLAN EDİCİDİR.

 

Subscribe
Bildir
guest
1 Yorum
En Yeniler
Eskiler
Inline Feedbacks
View all comments
Mehmet
Mehmet
29 Ekim 2023 11:02

Teşekkürler Allah cc razı olsun