İRAN, NEDEN HZ. ALİ’Yİ VE SOYUNU İSMET SIFATI İLE SAHİPLENİR

İran kimliğinin öne çıktığı Sasani Devletinde, keyaniler denilen yönetici ve seçkin insanlar sınıfı vardı.

Ortaçağ Farsçası’nda “şah, emir” manasına gelen key kelimesinin çoğulu olan keyan, Doğu ve Kuzeydoğu İran’da Aryani kabilelerin reislerine verilen bir unvandır.

Kabile reisleri bu unvanı hükümdar olduklarında kullanırlardı. Zerdüşti olan Keyaniler’in kutsal kitapları Avesta’da, bütün Keyani kralları olağan üstü yetenek ve özelliklere sahip, dini ve milli bir şahsiyet olarak tanıtılır ki bu avam tarafından kendilerine mutlak itaati gerektiren, üstelik kutsal kitaplarında kendilerinden üstün oldukları vurgulanan seçilmişlerdir.

Dönem dönem halk şahların, yöneticilerin aleyhinde ayaklanmalar başlatmışlardır. İnsanların isyan etmelerine engel çıkartabilmek için yöneticilerin günah işlemeyen, hatasız, masum insanlar olduğuna inandırılmışlardır.

İranlıların inançlarına göre bu keyan sınıfından olanlar yani şahlar, şah soyundan olanlar hata işlemezler. Bu empoze edilen inanç, İran halkına aslında onlar günah işlemezler onlara karşı isyan edilmez mesajıdır.

İranlıların İslam’dan önceki resmi dillerinin adı Pehlevicedir. Bir çok eserleri Pehlevice olarak yazmışlardır. Pehlevice yazılan kitaplardan birisi de Hudaname’dir. Hudaname, Allah’tan bahseden eser anlamına gelir.

Şahlardan bahseden, şahların uygulamalarını anlatan kitaplara hudaname diyorlardı. Çünkü Şah onlara göre hüdadır.

Hüda da kelime olarak “Hud” kendi, “Huda” gelen yani kendiliğinden gelen, kendiliğinden var olan demektir.

İranlılara göre hata işlememek ilahi bir özellikti ve buna inanırlardı. 

İnsanlar da buna inanmışlar ve o masumlara (günah işlemezlere) itaati bir görev addetmişlerdir.

Bu durum İslami dönemde başka boyutlar da kazanmıştır.

İranlılara göre İslam’da masum sayılanlar Hz. Ali ve Hz. Ali’nin soyundan gelen on iki imamdır. Neden derseniz?

Eski İranlılar zerdüştlükten gelen bu inanışlarını terk edemeyerek, Hz. Ali’ye ve onun çocuklarına nispet etmişlerdir. Sasaniler hakkında aşağıdaki kısa bilginin bilinmesi ise bir gerekliliktir.

Medain şehri, 800 seneden fazla bir süre Part İmparatorluğu’nun ve devamında Sasani İmparatorluğu’nun başkenti olmuştur.

Sasani İmparatorluğu yani 3. Pers İmparatorluğu, 4. büyük İran Hanedanı ve 2. Pers İmparatorluğu’nun adıdır. III. Yezdicerd (Yezdigird ya da Yezdicürd), Sasani İmparatorluğu’nun 29. ve son kralıdır

Müslümanlar İran’ın başkentini fethedince Medine’ye getirilen esirlerden biri olan Şehribanu’nun, bu şahın kızı olduğu tespit edilmiştir. Şehribanu esirlerle birlikte Medine’ye getirilmiştir.

Şehribanu, Hz. Ali’nin oğlu Hüseyin ile evlenmiştir.

On iki imamın ilk üçü hariç geriye kalanların hepsi Şehribanu’nun soyundan gelenlerdir.

Şehribanu, şah soyundan gelen bir insandır ve inançlarına göre bu masumiyet ve ismet sıfatı ondan çocuklarına sirayet etmiştir.

Dolayısıyla Şehrubanu’dan sonra gelen on iki imamın fertlerine masumiyet sıfatı verilmiştir.

İşte bu gerçek, İran soyuna verilen önemdir.

Bu masumiyet ve ismet sıfatı İrani bir inanıştır ve İrani muhaddisler yoluyla, rivayetler yoluyla, çarpık anlatımlar yoluyla İslam’a sokulmuştur. 

Sadece on iki imam için değil zaman zaman sünniler de buna inanmışlardır. Onlar da zaman zaman şeyhlerine masum demişlerdir.

Hatta neredeyse her sünni tarikat mensupları kendi şeyhlerini masum görmüşlerdir. Bu inanış o kadar yaygınlaşmış ki sünniler de bu masumiyet, günahsızlık teorisine inanmışlardır.

Ya sonrasına giydirilen ismet sıfatı?

Emevi Devleti’ne karşı Sasani halkının isyanları Emevi’leri çok meşgul etmiştir. Özellikle Hz. Hüseyin’in şehit edilmesinden sonra Emevi Devleti’ne karşı dirençler daha da güçlenmiştir. İranlıların Emevi Devleti’nin yıkılıp Abbasi Devleti’nin kurulmasında çok önemli rolleri olmuştur.

Emevi döneminde Horasan’da yaşayan Ebu Muslimi Horasani adındaki İranlı ve beraberindeki kişilerin öncü olup meydana çıkardığı bu isyan hareketinin hedefi, Emevi Devleti’ni ortadan kaldırmak, Hz. Ali’nin soyundan birisini iktidara getirmektir. Çünkü kendisi de İranlı olduğundan inancı gereği Hz. Ali soyunu ismet sıfatı nedeniyle üstün tutmaktadır.

Kendisi Emevileri deviren ve Abbasilerin tahta çıkmasına yol açan muhteşem bir siyasetçidir. 

Ebu Muslimi Horasani Emevilere karşı isyan hareketlerinde başarılı gösterince Abbasi soyuna mensup ileri gelenler tarafından yakın ilgi görmüştür.

Onların iddialarına göre halifelik nebiden sonra Hz. Ali’nin ve oğullarının hakkıydı. Ebubekir, Ömer ve Osman’ın Hz. Ali’nin haklarını gasp etmişlerdi. Ayrıca Hz. Ali peygamberin amcası oğludur ve bu yakın akrabalık nedeniyle halifelik görevi ona intikal eder düşüncesindeydiler.

Abbasoğullarının iddiası ise, biz de Abbas’ın çocuklarıyız. Abbas peygamberin amcasıdır. Amca, amcaoğlundan daha yakındır. Eğer bu bir haksa, böyle bir akrabalık hakkı var ise biz daha yakınız diyerek, Ebu Müslim Horasani’yi ve çevresindeki destekçilerini ikna ettiler.

Dolayısıyla o hareket Emevi Devleti’ni yıktığı gibi Abbasi Devleti’ni de iktidara getirdi. Abbasi Devleti iktidara geldikten sonra İrani çevreler bu devletin hizmetinde oldular ve Abbasi devletinin bürokratları İrani çevrelerden oluştu. Sonrasında beklenen oldu ve iktidara gelen Abbasoğullarına da masumiyet sıfatını giydirildi.

İddiaları o ki; Muhammed nebi, “El halifetu zillullah fil ard” yani “Halife yer yüzünde Allah’ın gölgesidir” demiştir. Bu ifadeleri, Abbasi halifeleri hakkında da geçerli kabul ettiler.

Peki Allah’ın gölgesi ne demektir?

Allah adına iş yürüten, Allah’ın yer yüzündeki temsilcisi anlamındadır.

Abbasioğullarının, Allah’ın yeryüzündeki temsilcileri olduklarına dair zihniyete inanmaları/inanmak istemeleri de onları her açıdan dokunulmaz, eleştirilmez ve itaati gerektiren bir ilahi vasıfa dönüştü, maalesef.

Özetle Sasani İmparator ve ailelerine layık görülen ismet sıfatı, impartor kızı Şehribanun’nun Hz. Hüseyin ile evlenmesiyle ondan gelen soya da layık görülmüş ve bu soy İran tarafından kutsal benimsenmiştir.

Oysa İslamda, hiçbir kişi veya zümre için bu söz konusu değildir.

Kur’anda nebilere ait hatalar ve günahları için af dilemeleri emredilmesine rağmen, bu soylara verilen ismet sıfatın nebilere verilmemesi izah edilemez olacağı için,  zaman içerisinde nebiler de masum (günahsız) kabul edilerek ismet sıfatı giydirilmiştir.

 

Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
En Yeniler
Eskiler
Inline Feedbacks
View all comments