ALLAH NEDEN HERKESE HİDAYET VERMEDİ?

Bu sorunun cevabını Nahl-9. ayetin içerinde arayacağız. Bu ayet birçok mealci tarafından;

Nahl-9: “Doğru yolu göstermek Allah’a aittir. Yolun eğrisi de vardır. Şayet Allah dileseydi hepinizi doğru yola ulaştırırdı.”  şeklinde maalesef hatalı meal edilmiştir.

Bu ayet, kısa ve 3 cümleden oluşan bir ayettir.

Ayetin başında doğru yolu göstermenin Allah’a ait olduğu ki ayette göstermek ve benzeri fiil yoktur, ortasında tüm yolların doğru olmadığı, ayetin sonunda da Allah’ın dilemesi halinde herkesi doğru yola ulaştıracağı, yazar.

Oysa meal yapanların, ayetin içindeki “dileme” diye tercüme edilen “şae” fiiline ait en bilinen anlamının kullanılmasında bir yanlışlık olduğunu ve tutarsızlığı fark etmeleri gerekirdi.

Neden diye soracak olursanız, böyle tutarsız ifadelerin Allah’tan gelmesinin mümkün olmayacağıdır.

Bakara-256: “Dinde zorlama yoktur. Elbette doğru yanlıştan ayrılmıştır. Kim tağutu reddedip Allah’a inanırsa, kopmayan en sağlam kulba yapışmış demektir. Allah duyandır, bilendir.” ayetine göre;

Allah insanı özgür iradeyle yani “seçim yapma özgürlüğü” ile yaratmıştır. Bu sebeple Kur’an, irade özgürlüğünü tamamen savunan bir hitap ve kitaptır. 

Allah hiç kimseyi zorla iman ettirip ya da zorla sapıklığa sevk etmez. Bu hususta tüm baskıları reddeder.

Bu ayetteki men yeşau filli, çift gözlüdür. Hem “Dilediğini” hem “Dileyeni” şeklinde okunur.

Genelde Kur’an meallerinde bu 2. göz, Allah’ın kudreti adı altında kör edilir ve kör edildiğinde ise anlamda çelişkiler ortaya çıkar.

Ayette dileme diye çevrilen şae fiilinin kökü, “var etme” anlamında olan şeydir.

Buna göre şae fiilinin öznesi Allah olursa “gerekeni yarattı”; insan olursa “tercihinin gereğini yaptı” anlamına gelir.

Yani; Eğer Allah, tercihi kendisi yapsaydı bütün insanları hidayet üzere birleştirirdi fakat iman ile inkar tercihini hür iradeleriyle seçebilmeyi insana bırakmıştır.

Yani Allah, imanı seçene hidayet ederken, sapıklıkta kalmaya ısrar edeni olduğu yolda bırakır. Örneğin aşağıdaki ayette; eğer kişi Allah’a yönelmişse, Allah’ın onu hidayete ulaştırdığı fakat kişi dünyaya yönelmişse saptırdığı açıklanmaktadır.

Rad-27: “Kafir olanlar derler ki: “Ona Rabbinden bir mucize indirilmeli değil miydi?” De ki: “Allah dileyeni saptırır, kendisine yöneleni de doğru yola eriştirir.”

“Allah’ın tercihi, insanların tercihinin bir sonucudur.”

Bu kural Kur’an da Allah’ın dilemesiyle ilgili tüm ayetlerde geçerlidir.

Özetle özgür iradeye müdahale hiçbir ayette söz konusu değildir. Bu durumda, her zaman ve her fırsatta kendisi için özgürlük isteyen insanın, neden kendisine özgürlük verildiğini eleştirmesi tam bir paradokstur!

Ve aslında bu çelişkide boğulmak yerine, seçimlerini isabetli yapmayı tercih edebilecek iradeye de sahiptir.

Bu bağlamda doğru meal;

Nahl-9: “Yolun doğrusu Allah’a aittir. (Yolun) eğrisi de vardır. (Allah) dileseydi hepinizi doğru yola ulaştırırdı..” olacaktır.

1: Tercihi bizzat Allah yapsaydı, yani insana seçim hakkı vermeseydi, kendi dileseydi.

Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
En Yeniler
Eskiler
Inline Feedbacks
View all comments