Meleklerin, cin türünden olduğunu daha önce belirtmiştik.
Güncel bir örnekle daha anlaşılır olmaya çalışalım;
Bazı insanların önceden belirlenen şartlara sahip olarak üstlendiği kamu görevinden dolayı aldığı ünvana devlet memurluğu denir.
İnsan, bu ünvanın kendisine tanıdığı yetkinin dışına çıkmadan görevini yaparken; devlet memuru unvanını kazanması onun “insan olduğu gerçeğini değiştirmez.”
Aynı şekilde melekliği de cin varlığı içindeki bazı cinlerin sahip olduğu sıfat olarak değerlendirenlerdeniz.
Melekliğin; bazı cinlerin Rabbe samimiyetle tam teslim olarak ve kendilerine tevdi edilen görevleri aynıyla yapacak sadakate sahip olarak kazandıkları bir sıfat olduğunu, ama bu sıfatın onların türünü cin olmaktan çıkarmadığını tekrar ifade etmek isteriz. Şimdi ayetlerle izah edelim;
1. DELİLİMİZ;
Bakara-30: “…Melekler, orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birisini mi halife yapacaksın?…”
diye sual etmelerinden anlıyoruz ki melekler şuurlu, sorgulayıcı fakat Rabbe tam teslim olmuş, insanlar gibi nefsli varlıklardır.
Nefsine yenilmiş melekse, rütbesi olan melek sıfatını kaybedip cin olarak yaşamına devam edendir.
Kura’ndan bir önek; İblisin de bir melek olduğudur. MELEK olarak MELEKLERİN arasındaydı.
Ademe secde emrine isyan etmesiyle sıfat ve rütbesini kaybederek sadece azgın bir cin olarak kaldı. İlgili ayeti;
Kehf-50: “Hani meleklere “Adem için secde edin!” demiştik. Onlar da hemen secde etmişlerdi. İblis hariç. O cinlerdendi ve Rabbinin emrinden dışarı çıkmıştı….”
Emir meleklere ise, cin kabul edilen İblisin orada ne işi vardı?
Melekse, nefsi mi vardı ki Rabbe karşı isyan etti?
Veya “O cinlerden idi ama Rabbinin emrinden çıktı.” ayetini doğru anlamak için doğru soru; “Rabbinin emrinden çıkmayan cinler hangileriydi?
Bunun tek cevabıysa “melekler” olur.
Özetle; burada emre karşı gelen meleğin adı İblis’tir. İblis meleklerden olmasaydı, meleklerin arasında olmazdı ve secde emri onu ilgilendirmezdi.
Geleneksel öğretilerin aksine meleklerde nefs sahibidir ve rütbeleri sabit değildir.
2. DELİLİMİZ;
Bir diğer husus; Kur’anda insanların ve cinlerin yaratılış maddesinden bahsedilirken; meleklerin yaratılışından veya yaratılış maddesinden bahsetmemesi hep dikkatimizi çeken bir detay olmuştur.
Kur’anda 3 şuurlu aktör vardır. Bunlar; melekler, insanlar ve cinlerdir.
Ki melekler Rabbin emirlerini ifa ettirdiği seçkin varlıklardır ve Kur’anda hatırı sayılır çok önemli rolleri açıklanmıştır. Onların yaratımları hakkında bilgi verilmemesi aklımıza takılan bir soru olarak kalmıştır.
Fakat gelenek için bu bir sır değildir, hemen boşluğu doldurur ve rivayetler kanalıyla meleklerin, nurdan yaratıldığını söyler, üstelik Kur’ani tek bir delile dayanmaksızın.
3.DELİLİMİZ;
Rad-13: “…melekler de O’nun ürpertisiyle tesbih ederler….”
Nisa-172: “… mukarrabin melekler Allah’a kul olmaktan kaçınmazlar….” ayetleri melekelerin Allah’ın kulları olduğundan ve ona kulluk yaptıklarından bahsederken;
Zariyat-56: “Ben, cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.”
ayetinden çıkarmamız gereken en önemli soru; şuurlu varlıklar olan insan ve cinler Allah’a kulluk etsin diye yaratıldıysa, Rad-13 ve Nisa-172. ayetlere rağmen meleklerin bu sınıfta neden zikredilmediğidir.
Bu sorunun cevabını en başta vermiş olduk. Çünkü Allah’ın kendine kulluk etsin diye yarattığı 2 şuurlu varlık türü vardır. Bunlar İnsanlar ve cinlerdir.
Ve melekler de; nefslerini Allah’a teslim etmiş seçkin kullardır, türleri cindir.
Kaldı ki cinler insanlardan çok önce yaratılmışlar ve Allah’ın emrine girmiş veya isyan etmişlerdir.
4. DELİLİMİZ;
Sebe-40: “O gün onların hepsini toplayacak sonra meleklere “Size tapanlar bunlar mıydı?” diye soracak.”
Sebe-41: “Derler ki, “Sen her türlü noksanlıktan uzaksın. Bizim velimiz Sensin, onlar değil. Bilakis onlar cinlere tapıyorlardı. Onların çoğu da cinlere inanıyordu.”
Melek ve cinlerin farklı varlıklar olduğu bilgisine sahipseniz, bu ayetlerde Allah’ın alenen ŞAŞIRDIĞINI iddia etmiş olursunuz.
Geçmiş zamanlarda insanlardan cinlere tapanlar vardı. Oysa bu gerçek üzerine Allah’ın CİNLERİ ÇAĞIRARAK, “Size tapanlar bunlar mıydı?” diye sorması gerekirdi.
Fakat Allah, cinleri değil MELEKLERİ çağırarak sorar. Melekler de, bazı insanların kendilerine değil CİNLERE TAPTIĞINI söyler.
Allah şaşırmadıysa ki asla mümkün değildir; bu ayetin de melek ile cinlerin aynı türden varlıklar olması gerektiğine işaret olarak kabul etmemiz gerekir.
Peki melek ve cinler arasındaki fark nedir?
Bizlere öğretilmiş farkları bir tarafa bırakıp cevabı Kur’anda bulmaya çalışırsak, bu fark meleklerin verdiği cevaptadır.
O cevap; ‘Seni her türlü noksanlıktan tenzih ederiz. Bizim dostumuz, onlar değil, Sensin. Bilakis onlar cinlere tapıyorlardı.’ cümlesindedir.
Kişi kime veya neye iman ederse etsin, samimiyetle iman edenler birbirinin dostudur. Öyle ki din günü Allah bazılarına birçok kez; hani nerde dostlarınız diye yapılacak sorgudan sahneler bildirir.
Bu ayet grubundaysa meleklerin cevabı; onların bize tapınması onları bize, bizi onlara dost yapmaz. Bunu biz onlardan talep etmedik. Bizim dostumuz, bizim taptığımız sensin, şeklindedir.
Bu sahnelere göre, tapılan cinlerse, soru yanlışlıkla meleklere sorulmuş olamaz.
5. DELİLİMİZ;
Müşrikler, meleklerin dişi ve Allah’ın kızları olduğunu iddia ederlerdi. Onların iddiasına karşılık Allah;
Saffat-149: “Onlara sor: “Kızlar Rabbinin de erkekler onların mı?”
Saffat-150: “Yoksa onlar şahitken melekleri kız olarak mı yaratmışız!” derken,
Saffat-158: “Allah ile cinler arasında soy bağı uydurdular. Andolsun cinler de kendilerinin mutlaka (huzura) getirileceklerini bilirler.”
Saffat-164-165-166: “Bizim her birimizin bilinen bir makamı vardır. Muhakkak biz sıra sıra durur, Mutlaka Allah’ı tesbih ederiz.”
Yukarda konuşanlar, 1. ayette sıra sıra duran meleklerdir.
Saffat suresinin ilgili ayetlerinde meleklerin dişi ve Allah’ın kızları olduğu müşriklerin ağzından dillendirilirken; Allah ile melekler arasında değil, Allah ile cinler arasında soy bağı kurdular denmiş olması; Allah’ın şaşırması mümkün olmadığı için melekler ile cinlerin aynı türden olduğunu işaret etmektedir.
O halde tekrar soralım; Melekler ile cinler aralarındaki fark nedir?
Aralarındaki fark meleklerin Allah’a tam teslim olmuş olmaları ve O’nun emriyle iş görmeleridir.
İlgili ayetleri;
Enbiya-26: “Rahman çocuk edindi” dediler. O sübhandır. Bilakis onlar onurlu ikram edilmiş kullardır.”
Hristiyanlar İsa’nın Allah’ın oğlu olduğuna, Yahudiler Üzeyr’in Allah’ın oğlu olduğuna, müşriklerse meleklerin dişilerinin Allah’ın kızları olduğuna inanıyorlardı.
Enbiya-27: “Onlar Allah’ın sözünün önüne geçmezler ve ancak O’nun emriyle iş görürler.”
Enbiya-28: “O, onların önlerinde olan şeyleri de arkalarında olan şeyleri de bilir. Onlar, Allah’ın razı olduğu kimselerden başkasına şefaat etmezler. Hepsi de O’nun haşmetinden saygıyla ürperirler/titrerler.”
Ayetlerinden de görüldüğü üzere özne; nebiler ve meleklerden bahsetmekte ve özellikleri tariflenmektedir. Cinlerin bir kısmınınsa bu tariflemenin dışında bırakıldıkları net anlaşılmaktadır.
Özetle; melekler ve cinler aynı türden varlıklardır. Fakat melekler cinler arasından rütbe almış Allah’ın seçkin kullardır.
Maalesef şu zamana kadar ayetler gözümüzün önünde fakat idarakımızın arkasındaymış, tabiki farklı bakış açılarına açık olmaya devam edeceğiz.
Şefaat ile ilgili kapsamlı bir çalışma yağmıştık sayın şevki.
Meleklerin şefaati, dünya yaşamında yaşayanlar ile sınırlıdır. Asla ölüm sonrası değil.
Yazımız ve linki; DİN GÜNÜ ALLAH HARİÇ KİMSENİN ŞEFAATİ YOKTUR (https://nurseldurabay.com/din-gunu-allah-haric-kimsenin-sefaat-yetkisi-yoktur/)
Vaktiniz varsa okuyabilirsiniz üzerine daha sonra konuşuruz, isterseniz..
Bağlam dışı bir sorum olacak. Enbiya suresindeki meleklerin şefaat edecekleri ifadesini nasıl yorumlarsınız Nursel Hocam?
Tessekurler.
Zaten verdikleri cevapta melekler, insanların kendilerine tapınmalarını kabul etmiyor.Ama cinlere taptıklarını ve kendilerine tapınmalarından rahatsız olduklarını anlatıyorlar.
Sorduğumuz soruyu çok yerinde buluyoruz. Rab, cinlere soracağı bir soruyu ASLA HATAEN meleklere sormaz.
Sormuşsa eğer, düşünmemizi istediği bir konu, bulmamızı istediği bir bilgi vardır.
Bu soruya Kur’ani bir cevap bulabilirsek düşüncemizi elbette değiştiririz. Çünkü en doğrunun peşindeyiz sayın anon.
4. delilinizde ki ayeti soyle ceviri versiyonu da var : “Bunlar size mi tapiyordu?” – Cevap: hayir bize tapmiyorlardi.
O halde sizin yorumunuz yalnis olmus olmuyormu?